Sezin ÖNEY
Atina ve Roma; tarihte, demokrasinin doğduğu iki merkez olarak kabul edilir.
Ancak, demokrasi, elbette bir ‘Batı icadı’ değil, insanlığın ortak mirası, ortak aklından doğan bir yönetim biçimi. Köklerini sadece Antik Yunan ve Roma İmparatorluğu’nda değil, Mezopotamya’da Sümerler’de, Hindistan’da da bulmak mümkün. Himalayalar’ın kuzeyinde, 1. yüzyılda yaşayan Şakya halkının, tüm erkeklerinin katılabildiği, seçilmiş bir Raca’nın başkanlık ettiği meclis tarafından yönetildiğini biliyoruz.
Demokrasinin anlamı, o zamanlar, bugünkünden elbette çok farklıydı. Bir kere, kapsama alanında sadece erkekler vardı.
Bugün, Atina ve Roma üzerinden demokrasiye yönelik ciddi bir küresel tartışma yaşanıyor.
Türkiye medyası, elbette ki, bu tartışmayla hiç ilgilenmiyor. Kamuoyu ve siyaset de, bu tartışmanın bir içinde yok. Avrupa Birliği’ndeki son gelişmelere, uzak ve pek de hayırla anılmayan bir hısım başına gelenlere ibretle bakar gibi, mesafeli ve soğuk yaklaşılıyor.
Oysa, tarihin uzun iplerle örülen bağları zaten şu gerçeği oluşturmuş; Avrupa, Türkiye’dir ve Türkiye, Avrupa’dır.
‘Damardan’ dile getirirsek, kaderimiz beraber yazılmış.
AB’de de, çok ilginç gelişmeler oluyor. Artık, avro kullanan ülkelerin bütçeleri, kendi parlamentolarından önce, Avrupa Komisyonu tarafından onaylanmak durumunda.
AB’nin Ekonomik ve Mali İşler Komisyoneri Ollie Rehn, bu gelişmeyi, Birlik genelinde “dayanışma ve güçlendirilmiş sorumluluğun” gelişeceği bir dönemin başlangıcı olarak yorumladı.
Fakat, madalyonun öbür yüzüne bakınca, AB genelinde politikanın halktan, halkın seçtiği temsilcilerin elinden alınıp, siyasetçilerin dırdırından, vırvırından, didişmesinden, popülistliğinden uzak, “teknik elemanlara” devredildiğini görüyoruz. Bu durum, elbette ki, Makyavelli’nin gurur duyacağı biçimde, gene politikacıların kendileri tarafından, güce tapınan ve gücünü ezerek sergilemekten zevk duyan Fransa ve Almanya liderleri Sarkozy ve Merkel gibi isimlerin zorlamasıyla gerçekleştiriliyor.
Ancak, her ne kadar Berlusconi’den hiç hazzetmesem de, kendisi İtalya’nın seçilmiş lideriydi. Keza, Papandreu da Yunanistan’ın...
Şimdi onların yerine geçen Mario Monti ve Lucas Papademos, İtalya ve Yunanistan’da onlarca yıldır ötelenen ekonomik ve yasal reformları gerçekleştirmekle görevliler.
Seçilme kaygısı olan hükümetler, belki de bu reformları asla gerçekleştiremeyecekti.
Time dergisinin genel yayın yönetmenliğini yürüten Fareed Zakaria, ‘liberal demokrasi’ kavramını tartışırken, seçimlerin, hükümetlerin aslında almaları gereken kararları ertelemeleri, siyasi partilerin ‘tribünlere’ oynamasına neden olması gibi bir yönleri olduğunu da vurgulamıştı.
Siyaset bilimcilerin duayenlerinden Philippe Schmitter da, özgürlük ve hakları temel alan liberal düşüncenin ortaya çıkışının, demokrasinin yükselişiyle eş zamanlı, ona paralel bir gelişim olmasının tesadüf olmadığını savunuyordu.
Şimdi, AB’de bir nevi ‘darbe’ yaşanması, yani Türkiye’nin hayli aşina olduğu biçimde, seçilmiş iktidarın ‘beceriksiz’, ‘tehlikeli’ artık her ne yakıştırıyorsanız o sıfatla, halk tarafından değil, ‘üstteki güçler’ tarafından görevden uzaklaştırılması, aslında bizleri de allak bullak etmesi gereken bir gelişme.
Bu yaşanan, demokrasinin, daha doğrusu günümüzde uygulamada olduğu haliyle demokrasinin krizi...
İtalya’da, Napoli mafyası hakkında yazdığı kitap nedeniyle yaşamını kaçak olarak sürdürmek zorunda kalan gazeteci Roberto Saviano’nun, Berlusconi’nin koltuğundan olmasıysa ilgili şu sözleri hepimizi düşündürmeli; “Seçmenlerin, muhalefetin, medyanın ve entelektüellerin yapamadığını, başara başara piyasalar başardı”.
Saviano’nun işaret ettiği gerçek, bugünkü manasında, siyasetin içinin boşaldığı.
Dünyanın birçok yerinde de, örneğin ABD’de de, siyaset herkesin birbirinin kuyusunu kazması, uzlaşmaktan ısrarla kaçınması, farklı politik kutupların işbirliğinden kaçınması nedeniyle kilitleniyor.
Tüm dünyada, muhalefet kavramının yeniden tanımlanması gereken bir dönüm noktasındayız.
Geçtiğimiz günlerde, CNN Türk’te Ahmet Hakan’ın programında ilk kez ekranların karşısına çıkan, Dersim tartışmasının odağındaki Hüseyin Aygün’ü dinlerken, benim de, Hakan gibi tüylerim diken diken oldu. Anlatılanların önemli bir kısmını bilmiyor muyduk?
Aygün’ün sakin, ölçülü tavrında, vakarla anlattıklarının daha da sarsıcı bir vahamet kattığı zalim ayrıntılarının kesiciliğinde, dokunaklı bir şey vardı. Sanki Türkiye’nin Cumhuriyet tarihinde ne neden oldu, bugün siyaset niye böyle, neden Türkiye’nin temel sorunları çözülemiyor; sanki bu soruların yanıtları bir an ‘esrarengiz’ olmaktan çıktı, olanca berraklığıyla su yüzüne çıkıverdi.
Aygün’ün söylediklerine, onu siyasi kimliğinden, partisinden soyutlayabilerek, insanca bir eksenden bakamayan, dursun kendini bir sorgulasın.
Bu aralar, Birleşik Krallık, Cumhurbaşkanı’nın Kraliçe’yi ziyareti dolayısıyla epey bir gündemimizdeydi.
‘Muhalif’ İrlanda’dan iki atasözünü anımsayalım;
An té is lú eolais is é is mó a labhraíonn (En az bilgisi olan genelde en çok konuşur).
Is maith an scáthán súil charad (Bir dostun gözleri gibi ayna yoktur).
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTrump Nobel'i alıp barıştan kaçarsa 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÇözümde tümseklere rağmen tekerlek dönüyor 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaYPG silah bırakır mı? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Kim bu Devlet Büyükleri?” 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAGerçek sanık sandalyesinde 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKaan’ın motorları ve bir soru: Türkiye’nin F-35 alması şart mıdır? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayOVP’nin iç çelişkileri ve stratejik yönelimi 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraDevlet Millet Kucaklaşması 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze Planı: Bölgesel teslimiyete giriş 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANFotoğraflar tarafsız değil 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMeşruiyet ve toplumsal cinsiyet: Eşbaşkanla tokalaşılmadı 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTCumhurbaşkanı, “muhalefet”, “Kürtler” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRDEMOKRATİK TOPLUM VE "YILIŞIK" FOTOĞRAF 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“Siyasette zorlama yoktur!” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ile Batı arasındaki “sözleşme” bozuluyor mu? 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMemleketin geleceği hangi fotoğrafta? 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2025
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024