Yıldıray OĞUR
Hozat’ta Dersim Katliamı’nda öldürülen iki ailenin gömülü olduğu düşünülen toplu mezar kazılıyor. Mahkeme kararıyla. İlk resmî Dersim Katliamı kazısı bu. Bu tarihî olayı dünkü Cumhuriyet’in sürmanşetinde görünce insanın aklına o söz geliyor ister istemez;
“Katil muhakkak cinayet mahalline geri döner.”
Sözün muhatabı tabii ki katliamda büyük dedelerini de kaybetmiş, onların mezarlarını arayan gazetenin Hozat’tan bildiren muhabiri değil.
78 yıl önce o cinayetler işlenirken tam da Hozat’tan bildiren muhabirinin şu izlenimlerini manşet yapan Cumhuriyet:
“Nihayet ulaştık. Gerçek zaferi temin ettik. Hozat'tayız. Bir zamanlar cehaletin yuvası, geriliğin ana merkezi olan bu dağlar şimdi Türk motörlerinin uğultusunu birbirlerine aksettirmekle müterennim… Kutu Deresi’nin muhtelif kolları da cehaleti ve geriliği ezmek için yaratılmış olan kahramanların topuğu altındadır...”
73 yıl süren büyük Dersim Katliamı sessizliğini nedense 2011 yılında “mezhepçi” olmakla suçlanan Erdoğan’ın devlet adına özrü bozmuştu. Ne tesadüftür ki yine AK Parti iktidarında ilk kez bir mahkeme kararıyla Dersim Katliamı’nın ilk toplu mezarı kazılıyor.
Tesadüfler zincirinin başındayız daha. Yine ne büyük tesadüftür ki, önce 1936 Beyannamesi daha sonra Kıbrıs meselesinin hararetiyle 1974’teki Yargıtay’ın verdiği kararla gayrimüslim vakıflarının el konan mallarını, arazilerini iade etmek de 77 ve 30 yıl sonra aynı “İslamcı” iktidara kaldı.
Tesadüfler burada da bitmiyor. 90 yıllık Cumhuriyet tarihinde ilk kilise inşaat iznini de AK Parti iktidarı verdi. 1934 Trakya Pogrom’undan beri atıl haldeki ilk sinagogu da bu “anti-semitik” iktidar onarıp, törenle açtı. 100 yıl sonra Ahtamar adasındaki Ermeni kilisesini onarıp ibadete açmak, Sümela Manastırı’nda ilk ayine izin vermek…
İlk resmî Holokost anması, 73 yıl önce Ankara Hükümeti’nin katkılarıyla batırılan Struma için ilk resmî anma da bu “her şeyi Yahudi komplosuyla açıklayan” partinin ilkleri listesinden…
Diyanet’in devletin mezarını bile rahat bırakmadığı Said Nursi’nin risalelerini, yok saydığı Alevilerin klasiklerini ilk kez basmasını da bu tesadüfler zincirine ekleyelim.
Daha 30 yıllık başörtüsü zulmünü bitirmek, 30 yıllık savaşı bitirmek siyasi müzakereye oturmak, 60 yıllık askerî vesayeti sonlandırmak, son 60 yılın bütün darbelerini yargılamak, darbecilerin adlarını kamu binalarından, sokaklardan silmeye gelemedik bile. Hepsinin koskoca cumhuriyet tarihinde aynı beş yıla denk gelmesi de koskoca bir tesadüf olmalı.
Peki ya 1915’ten beri süren 100 yıllık Ermeni Soykırımı inkârını 99. Yılında bitiren taziyenin zamanlaması? O da mı tesadüf. 1919’daki yargılamalar bir tarafa, 99 yıl sonra bir Başbakan çıktı ve 1915’te ölen Ermeniler için taziye yayınladı.
Muhafazakâr-milliyetçi seçmenlerinin çoğunlukta olduğu yüzde 50 oy alan bir iktidar yaptı bunu.
Tesadüf işte…1915’in yüzüncü yılındaki ağır yükünü sırtlamak, 99 yıllık bir gecikmenin ceremesini çekmek de, ilk taziyeyi yayınlamış iktidara düştü.
Soykırım kelimesi etrafında kopan gürültüyü, dünyada doğal olarak 100. Yıl dolayısıyla artan basıncı karşılamak, seçime iki ay kala bunları yaparken 99. yılında gelen taziyeden geriye adım atmamaya çalışmak da..
Aslında hiçbir şey tesadüf değil.
AK Parti’nin sırtındaki yük hepimizin ortak eseri olan, 100 yıllık bir tarihin yükü.
“Eski Türkiye” ve “Yeni Türkiye” de bir siyasi retorik değil. Son 100 yılla hesaplaştığımız son 10 yılın her gününde rutin bir gündem olarak karşımıza çıkan bütün bu tesadüfler zincirinin artık bir teoriye kavuşturulması çabası…
Bir dayatma değil, yaşadığımız şeye adını koymak Yeni Türkiye.
AK Parti’nin Haziran 2015 seçim beyannamesini ve yeni anayasa vaadini “İnsanlık Onuru” kavramı üzerine oturtması da o yüzden bu tesadüfler zincirinin son halkası değil.
TESEV için akademisyen Ayda Erbal’ın yazdığı “Biz Türkiye’nin Haysiyetli İnsanları” başlıklı rapordan okuyalım:
“…anayasalarda haysiyet kullanımı birkaç kez anlamlı şekilde artmıştır: Örneğin ilk artış, görülür şekilde 2. Dünya Savaşı’nın hemen akabinde, ikincisi kadife devrimler ve demokratikleşme hareketlerinin yükseldiği yıllarda, üçüncü ve en çok artışsa Doğu bloku ülkelerinin demokratikleşmesi esnasında gerçekleşmiştir.”
“Tam da bu nedenle literatürde ‘güçlü haysiyet anayasaları’ olarak bilinen anayasalar aslında, soykırım, apartheid, holokost, etnik kıyım veya dekolonizasyon sonrası toplumlarda, müzakere sonucu yapılan yüzleşme, hesaplaşma ve kopuş anayasalarıdır: Holokost sonrası Almanya, Apartheid sonrası Güney Afrika veya Portekiz’in kolonisi olmaktan kurtulmuş Angola, Cape Verde, Mozambik gibi ülkelerin anayasaları gibi” (Erbal onur yerine haysiyet kelimesini öneriyor. Çok da haklı.) (Raporun tamamını okumak için: http://www.tesev.org.tr/assets/publications/file/10032015100717.pdf.)
Türkiye de bir devrin kapanıp yeni bir devrin açıldığı bir eşikte duruyor. O yüzden Yeni Türkiye, insanlık onuru kavramları dolaşımda, o yüzden tarih hiçbir zaman olmadığı kadar güncel siyasetin bir konusu, o yüzden büyük kırılmalar, pozisyon değişiklikleri yaşanıyor, o yüzden iktidar bazen bocalıyor, yanlışlar yapıyor, isyanlar çıkıyor. Elle tutulur hale gelmiş büyük nefret, meşruiyet zırhı kazanmaya başlayan şiddet, muhalafetin en büyük seçim vaadinin “yargılanacaksınız” olması hiçbiri tesadüf değil.
Sevseniz de sevmeseniz de geri dönülmez bir değişim sürecinin içindeyiz. Çıkmanız da mümkün değil. Bütün kapılar kapandı.
Ne başörtüsü yasağı, ne Kürt meselesinde savaş, ne de 1915’in inkârına geri dönemeyiz artık. Dersim’in toprağın üzerine çıkmış suçları geri gömülemez. Çok isteseniz de olmaz, artık çok geç.
Ne askerî vesayeti yeniden canlandırmak mümkün, ne cemaat vesayetini tamir edip yola devam etmek, ne de dış politikada “Batı ne derse doğrudur, biz de onu deriz” siyasetine geri dönmek…
Buradan geriye gitmek isteyen karşısında bu yolu zorluklarla yürümüş, bu meseleleri içine sindire sindire konuşmuş tartışmış aşmış bir toplumu bulacak. Bütün bunları yaşayıp zihnen geride bırakmış bir topluma yeniden aynı filmi vadetmek iyi bir siyaset olmasa gerek.
Bu yüzden AK Parti onuncu seçimini kazanmaya doğru gidiyor. Yeni Türkiye gerçeğine sahip çıktığı, geleceği vadettiği için.
AK Parti, bütün insan hakları sözleşmelerinin demokratik anayasalarının girişinde bulunan “insanlık onuru” üzerine kurulmuş bir demokratikleşme perspektifinden bahsederken, karşısındaki muhalefet hâlâ o sözleşmelerin ve anayasaların insanlık onurundan sonraki ilk maddesi olan yaşam hakkı kısmında takılıp kalmış halde.
Elindeki silah daha üç yıl önce kutlamaya giden genç Kürt kızlarını, tarlasına giden yaşlı çiftçileri, dershane önünde bekleyen öğrencileri vurmuş, sakat bırakmış ve o silahı bırakmamak için hâlâ türlü bahaneler uyduran bir silahlı örgütün siyasi kanadındaki bir parti üzerinden, insanlık onuru diyen bir iktidara otoriterlik eleştirisinde bulunanlar, o silahlı örgütün, şiddete en ufak bir eleştiri getirmeyen belgeselerle propagandasını yapmayı bir sansür konusu yapanlar önce insan hakları sözleşmelerinin ilk maddesi olan “yaşam hakkı” maddesinin gereğini yerine getirmekle mükellefler.
Sıra sonra sansüre, nükleer santral karşıtlığına, cinsel yönelim hakkına, kadın haklarına gelir ve AK Parti’nin insan hakları, demokrasi sicilini eleştirme hakkınız doğar. Ama silahi şiddet, yaşam hakkı konusunda net bir ahlaki ve siyasi pozisyon edinmeden demokrasi standardı, otoriterllik eleştirisi gülünç kaçar, işe yaramaz, karşılık da bulmaz. En azından Türkiye’de…
Maalesef AK Parti neredeyse Türkiye’nin tek sivil siyasi hareketi.
Bu 10 yılda muhalefet olarak karşısında sivil siyasi bir aktör olmadı hiç. Önce ve uzun bir süre yargısı, medyasıyla orduyu, sonra polisleri savcıları kasetleri tapeleriyle cemaati, şimdi de bir elinde silah olan PKK/HDP’yi buldu karşısında. Karşısındaki muhalif merkez medya, ana muhalefet partisi, silahlı sol bir örgütün cinayetinden adalet bekleyecek insanlarla dolu.
Bir siyasi parti için en büyük bir talihsizlik. Belki de bir talih.
Çünkü insanlık onuru silahı, şiddeti yeniyor ve yine yenecek…
Yazarlar
-
Murat YETKİNYargı İstanbul Yönetimini Görevden Alınca CHP Direniş Kararı Aldı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNYıkıcı korku değil kurucu cesaret 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ1 Eylül Dünya Barış Günü ve toplumsal sorumluluk 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURErbil’deki tartışma: Zor yakalanan mı zor olan mı? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciPiyasaları kim hazırladı? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERGeri Çağırma Hakkı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAUmut Hakkı, Özgürlük ve Demokratik Gelecek: Toplumun Vicdanına, İktidara ve Halklara Çağrı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVer elini kayyumokrasi 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanHukuk devletinden uzaklaşmak boşuna değildi, tam da bugünler içindi 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolSuriye’de haberler kötü 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUMerkeziyetçilik bütün kötülüklerin anasıdır! 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilMillî mi, Evrensel mi? Muhafazakâr Savunma Sözlüğünün Anatomisi 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRT20 Yılda Ne Değişti? 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBarış Umudu 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMalazgirt ruhu: Sultan Alpaslan ve Cevdet Sunay yeni Türkiye’ye el sallıyordu 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Kusursuz fırtına’nın tam ortasında: Türkiye krizler kavşağında hangi yola sapacak? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluKim demiş İslam ülkeleri bir araya gelemiyor diye 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBir Demokrasi Kurultayı hikâyesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞDİYANET NE ZAMAN ”KENTLİ” OLACAK? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞAnayasa Madde 66: Türk vatandaşlığı 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNLevant’taki İsrail düşü Türkiye için kâbus mu? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazRüşvetçileri merak eden bir savcı var mı? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.09.2025
30.08.2025
27.08.2025
23.08.2025
20.08.2025
18.08.2025
16.08.2025
13.08.2025
11.08.2025
9.08.2025