Yıldıray OĞUR
Artık yazacak yeni bir iddianamemiz daha var. Hem de 4658 sayfa. Gofret reklamlarını tersten dinleyip gizli mesaj arayanlar için değil, hâlâ ve inatla gerçekle bağlarını koparmamaya gayret edenler için 15 Temmuz’un hikâyesini yazmaya devam... Gündemde bundan daha önemli bir şey de yok zaten.
(İlgililere not: Gofretten darbe çıkartılırken değil, gerçekten darbe olurken kimin nereye koştuğuyla ilgili elimizde daha üzerinden 9 ay geçmemiş somut bir tecrübemiz var, merak eden oraya bakabilir…)
Bu iddianame darbenin merkez üssü Akıncı’da 15 Temmuz günü sabaha kadar ne olduğunu anlatıyor. Zaman zaman çok öfkelendiren, hatta ağlatan, zaman zaman bunu da sor dedirten, ama genel olarak düzenli ve okunaklı yine tarihî bir iddianame var karşımızda.
Her şüpheliyle ilgili suçların başında şu paragraf tekrarlanıyor:
“Şüpheli Fetullah Gülen'in de FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü Kurucusu ve Yöneticisi olarak darbenin yönetim merkezi olan Akıncı Üssü’ndeki eylemleri koordine etmesi, emir ve talimat vermesi, diğer yöneticilerle eylem ve işbirliği içinde bulunması, darbeye teşebbüs faaliyeti sırasında gerçekleştirilecek eylemlerle ilgili darbeyi yönetip organize eden Şüphelilere; Adil Öksüz ve Kemal Batmaz vasıtasıyla emirler vermesi nedeniyle, TCK. md. 37/1 delaletiyle…”
İddianame “Akıncı Sivil Yönetici Şüpheliler” başlığı altında o gece darbeyi Akıncı Üssü’nden bizzat yöneten sivil imamlar (iddianamedeki hiyerarşik sırayla yazarsak Adil Öksüz, Kemal Batmaz, Hakan Çiçek, Nurettin Oruç, Harun Biniş’le daha yakından tanıştırıyor bizi. Ama o gece üs’te olan başka sivillerin olduğunu öğreniyoruz.
Bu sivil imamlardan son dördü hâlen tutuklu. O yüzden önce elden kaçırılan ve herkesin en çok merak ettiği Adil Öksüz’le ilgili neler yazdığına bakacağız.
Tabii ilk akla gelen geçen haftanın en önemli gündemi, Türkiye gazetesinden arkadaşımız Batuhan Yaşar’ın yazısından öğrendiğimiz bilginin iddianamede nasıl geçtiği.
21 Temmuz 2016 günü saat 10.22.34’te ABD İstanbul Başkonsolosluğu’ndan Adil Öksüz’e açılan telefondan bahsediyoruz.
Üzerinde hafta boyu epey büyük laflar edildi bu önemli haberin. Teoriler yazıldı, TV’lerde tekrarlandı. Herkes yine her şeyi çözmüştü. Tuhaf olan iddianame çıktıktan sonra ise bir anda bununla ilgilenilmemesi, sessizce geçiştirilmesi. İddianamede bu telefonla ilgili tek bir cümle geçiyor çünkü. Öncesinden itibaren okuyalım:
“Şüpheli Adil Öksüz'ün bu görüşme sırasında İstanbul/Atatürk Mahallesi baz istasyonundan hizmet aldığı, 19/07/2016 tarihinde saat 12.43'de L. C.’nin kullanmış olduğu 0506… no.lu hattı ile telefon görüşmesi yaptığı ve Şüpheli Adil Öksüz'ün bu görüşme sırasında Sakarya/Akyazı baz istasyonundan hizmet aldığı, 20/07/2016 tarihinde saat 13.02'de Sakarya Üniversitesi Rektörlüğü adına kayıtlı 264956730 no.lu hat ile telefon görüşmesi yaptığı, 21/07/2016 tarihinde saat 10.22.34'te ABD Başkonsolosluğu adına kayıtlı 2123359000 no.lu hattan şüpheli Adil Öksüz'ün kullandığı 0530 346 36 88 no.lu telefon numarasının arandığı…”
Bu kadar. ABD İstanbul Başkonsolosluğu Öksüz’ü kaçarken ayın 21’inde aramış. “Görüşme yaptığı” denmediğine göre Öksüz’ün telefonu açmadığını anlıyoruz buradan. Yani bir telefon görüşmesi olmamış. Bu telefonla ilgili savcılığın başka hiçbir girişimi de olmadığını anlıyoruz iddianameden. Yani elçiliğe sormamışlar, niye aradığını merak edip araştırıp iddianamelerine yazmamışlar, yani üzerine geçen hafta destanlar, teoriler yazılan telefon hakkında sadece bir cümleyle yetinilmiş.
Günün sonunda elimizde ABD Elçiliği’nin “Emniyet bize vizesinin iptali için başvurdu, biz de prosedür gereği onu aradık” açıklamasından başka bir ayrıntı yok. O açıklamayı Emniyet yalanlamadığına göre doğru kabul etmek zorundayız. ABD’nin böyle rutin bir prosedürü olup olmadığını, neden Emniyet’in Adil Öksüz’ün elden kaçırıldığının anlaşılmasından günler sonra vize iptali için ABD elçiliğine başvurduğunu ise bilmiyoruz.
“ABD elçiliğinden aranmış, o hâlde darbenin arkasında ABD var” dışında her türlü gerçeğe kapılarını kapatmışlar için uzatmaya gerek yok. Gerçeğin hoşuna gitmeyen kısmıyla karşılaşınca “Neden savunmaya geçiyorsun” gibi bir soru daha geliyor ki gerçekle kavga edenlerle uğramaya artık sabır da vakit de yok…
Daha önemli sorulara dönelim; Adil Öksüz tüm Türkiye’de aranırken, vize alırken ABD elçiliğine verdiği, darbe günü yanında olan, gözaltına alındıktan sonra el konan ama yine iddianameden anladığımıza göre serbest bırakılırken kendisine teslim edilen telefon hattıyla görüşmeler yapmış, bu telefon günlerce açık kalmış ve sinyal vermiş. İddianameden en azından 21 Temmuz sabah saatlerine kadar bu telefonun sinyal verdiğini anlıyoruz. Buna rağmen yerinin tespit edilememiş olması ilginç!..
Daha ilginç olan yine iddianameden anladığımız Öksüz telefonunu Akıncı Üssü yakınlarında yakalanmasından sonra da kullanmış. Buradaki tuhaflığı görmek için önce şu tuhaflığı okumalıyız:
“Şüpheli ile ilgili 16/07/2016 tarihinde üst arama işleminin yapıldığı, şüphelinin gözaltında bulunduğu karakolun lavabosuna bıraktığı markası ZTE4GLTE olan GPS cihazı, kol saati, 1 adet Samsung Note-5 cep telefonu, 1 adet Iphone 6 cep telefonunun ele geçirildiği, şüphelinin Ankara Batı Cumhuriyet Başavcılığı'nca sorgusunun yapıldıktan sonra tutuklamaya sevk edildiği, Ankara Batı Sulh Ceza Hakimliği'nce Şüpheli Adil Öksüz'ün serbest bırakıldığı, şüpheli serbest kaldıktan sonra üst aramasında ele geçirilen 2 adet cep telefonu ve GPS cihazının dosya kapsamında sureti mevcut 18/07/2016 tarihli teslim tesellüm tutanağı ile şüpheliye teslim edildiği, şüpheliden ele geçirilen ve üzerinde Hava Kuvvetleri amblemi olan kol saatinin ise emanete alındığı anlaşılmıştır…”
Tabii ki ilginizi esas çekenin üzerinde Hava Kuvvetleri amblemi olan kol saati olması normal. Darbe sabahı Akıncı Üssü yanında yakalanmış bir İlahiyatçı’nın üzerine Hava Kuvvetleri amblemi olan saatinden bile şüphelenmeyenler herhâlde son 5 yılı Paraguay’da falan yaşamış olabilir. Aslında şüphelenmişler ama saate el koyup, onu takan adamı bırakmışlar. Bunu yapanlarının hiçbirinin Amerikalı olmadığı ise kesin bilgi.
Tekrar tuhaflığa dönersek, Adil Öksüz 16 Temmuz’da yakalanıyor ve 18’inde telefonları iade edilerek serbest bırakılıyor. Yani bu iki gün boyunca o telefonları kullanmamış olması gerekir. Şimdi iddianameden okuyabiliriz:
“16/07/2016 tarihinde saat 11.30'da 0533… no.lu hattı kullanan ve Kadıköy/İstanbul baz istasyonundan hizmet alan M. B.den mesaj aldığı, 17/07/2016 tarihinde saat 15.15'de H. B. kullanmış olduğu 0505… no.lu hattı ile telefon görüşmesi yaptığı ve şüpheli Adil Öksüz'ün bu görüşme sırasında Etimesgut baz istasyonundan hizmet aldığı, saat 15.16'da M. G'nin kullanmış olduğu 0546… no.lu hattı ile telefon görüşmesi yaptığı ve bu görüşme sırasında şüpheli Adil Öksüz'ün Etimesgut baz istasyonundan hizmet aldığı, saat 15.20'de H. B. kullanmış olduğu 0505… no.lu hattı ile telefon görüşmesi yaptığı ve şüpheli Adil Öksüz'ün bu görüşme sırasında Etimesgut baz istasyonundan hizmet aldığı, saat 15.23'de Avukat M. D.'nin kullanmış olduğu 0533… no.lu telefon hattı ile görüşme yaptığı ve şüpheli Adil Öksüz'ün bu görüşme sırasında Etimesgut baz istasyonundan hizmet aldığı, saat 15.25'te H. B'nin kullanmış olduğu 0505… no.lu hattı ile telefon görüşmesi yaptığı ve şüpheli Adil Öksüz'ün bu görüşme sırasında Etimesgut baz istasyonundan hizmet aldığı, saat 15.30'da Av. A. Ç’nin kullanmış olduğu 0532… no.lu hattı ile mesajlaştığı, 18/07/2016 tarihinde saat 08.01'de Z. Ç.'nin kullanmış olduğu 0505… no.lu hattı ile telefon görüşmesi yaptığı ve şüpheli Adil Öksüz'ün bu görüşme sırasında Ankara Esenboğa Havalimanı baz istasyonundan hizmet aldığı…”
Bu kadar yeterli. 18 Temmuz günü konuşmaları sürüyor. Ama saat kaçta serbest bırakıldığını bilmediğimiz için sabah saatlerinde duralım. Yani Adil Öksüz, gözaltındayken telefonunu kullanmaya devam etmiş. Avukatlarıyla dahi konuşmuş. Başka kimlerle konuştuğu iddianamede yazıyor. Ama isimler ve telefon numaralarını ‘mozaik’ledim. Herhâlde savcılar zaten bu isimlere ulaşmıştır. Şimdi bunlar kim diye o numaraları arayıp, yarın bir gün Adil Öksüz’ün darbeden sonra konuştuğu kişilerle arama kaydınız çıkmasın. Ben de o yüzden aramadım. Çünkü “gazeteciydim, yazı yazıyordum, iddianamede gördüm aradım” da işe yaramayabilir.
Adil Öksüz’ün yakalanmasından bir gün sonra telefonla görüştüğü isimlerden H. B. epey ilginç. O da davanın sanığı olduğu için ismini yazabiliriz; Hasan Balcı. Mesleği de çok ilginç Balcı’nın; “Atatürk Dil Tarih Yüksek Kurumu'nda Atatürk Araştırma Merkezi'nde Şube Müdürü…”
İddianamedeki bilirkişi raporuna göre Balcı; 15 Temmuz gecesi “Akıncı Üssü 143. Filo'da gece saat 03.00 sıralarında, koridordaki kamera görüntülerindeki kişi…” Adil Öksüz, Kemal Batmaz ve diğer isimlerle benzer zamanlarda ABD’ye ziyaretleri olmuş Balcı o gece Akıncı Üssü’nde yalnız da değilmiş. İddianameden okuyalım:
“Şüphelinin küçük oğlu Halil Burak Balcı'nın Konya 3. Ana Jet Üs Komutanlığı'nda MAK timinde astsubay rütbesiyle görevli olduğu, 15/07/2016 tarihinde darbeye teşebbüs faaliyeti sırasında Konya'dan önce İstanbul'a gittiği, darbe karşıtı komutanların Akıncı Üssü'ne kaçırılması eylemine iştirak ettiği, daha sonra darbenin yönetim merkezi olan Akıncı Üssü'ne geldiği, şüphelinin diğer büyük oğlu Gökhan Balcı'nın Tekirdağ'da Kara Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde 8. Piyade Tank Taburu'nda kurmay binbaşı rütbesiyle görev yaptığı, 15/07/2016 tarihinde Gökhan Balcı'nın da Genelkurmay Karargahı'nda darbeye teşebbüs faaliyetine iştirak ettiği, şüpheli Hasan Balcı'nın da iki oğlu ile birlikte darbeye teşebbüs faaliyeti sırasında Ankara'da bulunduğu…”
İki oğluyla birlikte aile boyu darbeye katılmış Balcı, yine iddianamede 21 Temmuz’da ilk ifadesini verdiğine göre o gece üs’ten çıkmayı ve kaçmayı başarmış. Hatta 17 Temmuz’da gözaltındaki Adil Öksüz’le telefonda bile konuşmuş. Adil Öksüz’ün gözaltı şartları hakkında bir fikrimiz olmuştur.
Peki, Adil Öksüz’ün o gece Akıncı Üssü’nde ne yaptığıyla ilgili neler yazıyor iddianamede?.. Devam edecek…
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış, Demokratik Toplum ve Demokratik Sosyalizmin İnşası.. 31.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUBir uğraktır sevgili… Bir durak olsa bile! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSurvivor entelektüel! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇözüm Süreci’nin künhüne vakıf kaç kişi var? 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSıfır oranlı gelir vergisi neden uygulanmıyor? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTasarruf edilecek makam aracı bulunamamış mı yani? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yol temizliği için harekete geçmeli 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokratların çilesi 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNHepimize Yetecek Evrensel Bir Utanç 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciTefeci faizi gerçek ama nedeni ne? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden çürüyor ve çürüme neden durdurulamıyor? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKKM kasıtlı bir uygulamaydı, kastı da zengine servet transfer etmekti 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.08.2025
23.08.2025
20.08.2025
18.08.2025
16.08.2025
13.08.2025
11.08.2025
9.08.2025
4.08.2025
2.08.2025