Ahmet AY
Almanya bugün Hollanda, Belçika, Avusturya, İsviçre gibi ülkelerin patronu konumunda bir ülke. Alman devleti istediği an bu ülkeleri topaç gibi çevirebilir ve kimi konularda bu devletleri öne sürüp asıl istedik ve mesajlarını bu devletler üzerinden söyleyebiliyor.
Bu ülkedemizde 1960 darbesi oldu, başbakanımız, bakanlarımız idam edildi, ama bu Avrupa, “değerlerim” deyip bize dayattığı demokrasinin, “çağdaş hukukun”, insan hakları ve milli irademizin yanında yer almadı.
1971, 1980, 1997 darbe ve muhtıralarında Türkiye'de hem demokrasi, hem insan hakları, hem hukuk ve hürriyetler tank paletleri altında ezilirken bu Avrupa darbecileri kınamayı çok gördü.
Yine bu Avrupa 8 ay kadar önce, 15 Temmuz 2016 akşamı darbe işe işgal teşebbüsünde bulunan FETÖ elemanlarına tek kelimelik olsun laf etmedi. Tam aksine darbeyi püskürten milletimize kin ve nefret duyduklarını her fırsatta gösterdiler. Darbeci FETÖ'cüleri de ülkelerinde besleyip Türkiye aleyhinde kara ve kirli propaganda malzemesi olarak tutuyorlar.
Son aylarda Türkiye ile ilgili tutumlarını yakından incelediğimizde görüyoruz ki bu Avrupa ülkeleri 15 Temmuz'da FETÖ'nün darbe yapmasına imanıyla, yüreğiyle, cesaretiyle mani olan bu millete buı sefer bizzat kendileri saldırmaya başlamıştır.
Hep böyle olur, Batılılar taşeronlarını tek tek üstümüze sürerler, başaramadıklarında taşere ettikleri bütün örgütleri topluca üstümüze salarlar. Nadiren de olsa bu taşeron örgütler Avrupa'daki ağababalarının verdikleri işi başaramadıklarında ise ordu içindeki elemanları eliyle yönetime el koyarak işlerini yoluna sokarlardı.
15 Temmuz akşamı da yukarıda saydığım süreçleri 2013 itibariyle bir bir yaşadık. Örgütlerinin saldırılarını göğsümüzde bertaraf ettiğimizi gören Avrupa, ordu içindeki FETÖ elemanlarına yaptırmak istedikleri darbe de başarısız olunca açıktan, bizzat kendileri saldırıya geçti.
Bunun nedenlerini 4 yıldır yazdıklarımızda bulabilirsiniz. Ancak bu saldırılarının zamanlamasını yazmadan geçemeyiz.
Bildiğiniz gibi Türkiye Cumhuriyeti 1923'ten bugüne kadar parlamenter sistemle yönetilmiş, “şeflik” dönemlerini geçersek sadece 2 dönem (1950-1960, 1983-1989+1991) yani 17 yıl güçlü iktidarlar bu ülkede hükümet edebilmiştir. 1960 darbesinden sonra 5 yıl Demirel hükümetleri tek başına kurulsa da darbe ve artçı şoklarının etkisiyle güçlü iktidar olarak kabul görmedi. Nitekim 1971 muhtırası bu hükümet döneminde verildi ve güçsüz Demirel ve biçare kabinesi bir fötr şapkasına sığ(ın)dı. Keza güçlü dediğimiz Turgut Özal dönemi de darbe sonrası Evren'li yıllar olduğu için yine muktedir olmaktan uzaktı.
Bu ahval ile Kasım 2002'ye geldik. Kasım 2002'de yapılan seçimlerde % 34, Temmuz 2007 seçimlerinde % 46, Haziran 2011 seçimlerinde % 49 ve 1 Kasım 2015 seçimlerinde % 49,5 oy alan Ak Parti güçlü iktidar olduğunu ispatlayarak Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan günümüze kadar en güçlü ve en uzun ömürlü hükümeti oldu.
Hem rahmetli Adnan Menderes, hem de rahmetli Özal dönemlerinde iktidarlar yaptıkları hizmetlerle, vatandaşa yaklaşımıyla, yasal ve anayasal değişiklikleriyle o güne kadar ötekileştirilmiş, dışlanmış, hor ve hakir görülmüş Anadolu insanı, yani bütün milletle barışmayı esas almışlardı. Sırf bu yüzden hem içerden hem de dışarıdan bu iki lidere büyük saldırılar olmuştu. Nihayetinde Adnan Menderes idam edilirken, Turgut Özal'ın nasıl öldüğü konusu hala muamma.
2002'den sonra Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki iktidar Türkiye'de sesli ve sessiz devrimler gerçekleştirmeyi başardı. Vesayetleri sona erdirdi, ülkesini dünya faizcilik hatta tefecilik sisteminin kıskacından kurtardı, yasal ve anayasal düzenlemelerle ülkede yaşayan vatandaşların hukukunu gözetti, ülkesinin uluslararası arenada prestijini arttırdı, ekonomisini güçlendirerek “dilenci” konumundan kurtardı Türkiye'yi.
Şimdi ise yüzyılın açıklarını kapatan, gelecek asırlara umutla girmemize yarayan sistem değişikliği için referanduma gidiyorken Avrupa yine tedirgin. Çünkü artık Türkiye'de zayıf hükümet, güçlü vesayet dönemi kapanıyor. Çünkü artık kullanabilecekleri maşaları ülke içinde zemin kaybedecek. Çünkü artık Türkiye dinamiklerini ülke ve milleti için hem de verimli kullanabilecek.
Hollanda'ların neonazizme teslim olmasının başka bir izahı olamaz. Bu Avrupa'da şu anda en rağbet gören parti aşırı sağcı, yani ırkçı, yani faşist, yani nazizimin yeni versiyonu partilerdir. Türkiye'nin yükseliş korkusu Avrupa'yı neonazizme itiyor ise bu Avrupa'nın alarmı demektir.
Anlayacağınız Avrupa Türkiye'ye, referanduma, referandum sonrası güçlü Türkiye'nin doğacağına inanıyor.
Biliyorlar ki durum böyle olunca önceki dönemlerde iktidarların özellikle Batı ülkelerine “YES” teslimiyetini yerle yeksan ediyor, Türkiye ve Erdoğan. Bu şu demek:
Ey Batı, bugüne kadar sadece sizin çıkarlarınızı üstün tutan bir Türkiye vardı, şimdi ise milletinin onur ve haysiyetini üstün tutmak için çabalayan bir Türkiye var demek.
Bu da şu demek:
Türkiye babanızın çiftliği değil, siz kendiniz için ne düşünüyorsanız, biz de kendi milletimiz için onu düşünüyoruz, lakin bizimkisi helalinden demek.
Peki, bunu kim söyledi?
Recep Tayyip Erdoğan,
İşte bu savaş sebebiydi. Ve neonazilerine esir olup savaşı başlattılar, bütün yöntemleri deneyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan'a saldırıyorlar. Bakınız Sayın Numan Kurtulmuş ne diyor?
''Erdoğan karşıtlığı üzerinden siyaset ürettiklerini görüyoruz. Dün ve evvelsi gün Avrupa'da yaşananlar tam da kötülüğün İslam düşmanlığı, Türkiye düşmanlığı, Erdoğan düşmanlığı üzerinden örgütlenmiş şeklidir.”
Sayın Kurtulmuş'a katılıyorum, yoksa bakanlarımıza ambargo koyan bu ülkeler aynı gün terör örgütü mensuplarını HAYIR kampanyası yapmak üzere ülkelerinde ağırlar mıydı?
Dedik ya, saldırı 140 yıllık serencamın ta kendisidir. Bu saldırıları tanıyoruz, bu saldırıların sebebinin bizi yeniden dizüstü çökmeye zorlamak olduğunu biliyoruz, kullandıkları bütün “oğlan”larını ve taktiklerini tanıyoruz.
Ve biliyoruz ki korktukları gerçeği yakında kabul edecekler;
Yıkamayacaklar, diz çöktüremeyecekler, bölemeyecekler bizi. Aksine kendi sömürgeci, islamofobik, katliamcı iktidarlarının çöküşünü hızlandıracaklar.
Bu millet her şeyin farkında…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.04.2019
13.04.2019
8.02.2019
27.03.2019
25.03.2019
6.02.2019
21.02.2019
6.02.2019
4.02.2019
26.01.2019