Atilla YAYLA
PKK'nın argümanlarını değerlendirmeye yan argüman olduğunu söylediğim şeylerden başlayabiliriz. Bazı Kürtlerin Türklerin işgalci olduğu yolundaki iddiası doğru olmaktan uzak. İşgal, ABD'nin gelip Irak'ı işgal etmesi gibi bir olaydır. Türklerle Kürtler arasında hiçbir zaman böyle bir olay vuku bulmadı. Evet, Türkler Anadolu'ya geldiğinde Kürtler buradaydı, yani Kürtlerin bu topraklardaki tarihi Türklerin tarihinden eski. Ancak, Türkler mevcut, bütünleşik bir Kürt siyasî entitesini tasfiye ederek bölgeye oturmadı. Bu yüzden Türkler işgalci argümanı yanlış. Kaldı ki, bu argümanı esas alırsak, herkes işgalci sayılabilir. Tarihte ne kadar geriye gideceğimize bağlı olarak her toplumsal gruba işgalci demek mümkün. Burada, 30 yıl 60 yıl gibi hatırlanabilecek derecede yakın geçmişe gitmek makul olabilir ama yüzyıllarca öncesine gitmek anlamsız. Kaldı ki, bir yerdeki eskiye dayanan işgalin giderilmesi zamanımızda birçok yeni acının ve adaletsizliğin yaratılması sonucunu verecekse, doğru olmasına rağmen işgal argümanı geçersiz kalabilir.
Türklerin Kürtleri sömürdüğü iddiası da geçersiz. Türkiye ekonomik bakımdan yakın zamanlara kadar az gelişmiş ülkeler kategorisindeydi. Son 15 yıldaki gelişmelerle orta derecede gelişmiş bir ülke seviyesine çıktı. Bu zenginleşme belli ölçülerde Güneydoğu'ya da yansıdı. Daha fazla yansımadıysa bunun en önemli sebebi güvenlik problemi oldu. Kuşku yok ki, ülkede bazı bölgeler daha çok diğer bazıları az gelişmiş. Ancak, kasıtlı olarak geri bırakma tek parti döneminde uygulanan bir politikaydı. Demokrasiye geçince kaçınılmaz olarak değişti. Bence Türkiye'nin iyi olduğu ve Kürt probleminin ağırlaşmasını engelleyen olgulardan biri, her şeye rağmen ülkede mülk edinme, seyahat etme ve yerleşme özgürlüğünün bulunması. Bugün bir Kürt Hakkari'den kalkıp İzmir'e yerleşebilir. Orada mal mülk edinip bir iş kurabilir. Bu harika bir durum. Bu mümkün olmasaydı iki toplum birbirinden iyice ayrışabilirdi.
PKK çevreleri self determinasyonu çok kuvvetli ve meydan okunamaz bir argüman zannediyor. Evet, self determinasyon hakkı önemli ve güçlüdür ama ne mutlaktır, ne her durumda sorunsuz uygulanabilir, ne de tüm karşı argümanları geçersizleştirebilir. Önce şunu belirtmekte fayda var: Self determinasyon daha ziyade gruplarla ilişkili olarak kullanılan bir kavram. Ama bazı durumlarda grupların varlığını tespit etmek veya sınırlarının nerede çizileceğini bilmek zor. Ayrıca, tam anlamda homojen bir grup bulamayız. Her grubun içinde alt gruplar bulunabilir. Self determinasyon bir grubun hakkıysa öbür grupların da hakkıdır. Bu bizi sonu gelmez bir self determinasyonlar zinciri ile karşı karşıya bırakabilir.
Bir diğer mesele grup self determinasyonu ile bireysel self determinasyon arasında çelişki çıkınca ne olacağıdır. Liberal demokrasinin esasta bireysel self determinasyona dayandığını söyleyebiliriz. Grup self determinasyonu büyük ölçüde bağımsızlığa, bireysel self determinasyon ise bireysel özgürlüğe tekabül eder. Ancak, hiç de ender olmayacak şekilde, grup self determinasyonu tek tek bireyler için özgürlüğün tümüyle kaybedildiği bir cehennemin kurulması sonucunu verebilir. Bu yüzden, grup self determinasyonu hareketinin hangi siyasî felsefeye dayandığı çok önem taşır. Ortodoks sosyalist bir çizgi kaçınılmaz olarak bireysel self determinasyonu boğar. Nitekim, PKK bunun işaretlerini devamlı vermekte.
Grup self determinasyonunu arama metodu da en az ilkenin kendisi kadar önem taşımakta. Self determinasyon peşinde koşmanın tek yolu şiddet değil. Barışçıl yollarla bu hedef daha etkili şekilde takip edilebilir. Şüphe yok ki, şiddete dayalı veya barışçıl yöntemi seçmede etkili olacak bir diğer faktör, içinde bulunulan rejimin niteliğidir. Temel hak ve özgürlükleri tümden gasp eden, demokratik kanalların kullanılmasına izin vermeyen bir rejimde silaha başvurmak meşru olabilir. Buna karşılık, demokrasinin işlediği, siyasî kanalların açık olduğu bir yerde şiddete başvurmak ancak bir sapma olarak kabul edilebilir.
Yukarda çizilen çerçeveden bakıldığında açık olan gerçek şu. PKK şiddeti gayri meşrudur. Sadece ahlâk dışı değil aynı zamanda akıl dışıdır. PKK'nın tüm talepleri meşru olsa bile bu değişmez. Seçimlere katılmanın, hükümete ortak olmanın, her türlü talebi siyaseten dile getirmenin mümkün olduğu ve problemin tarihsel trendinin iyiye gittiği bir siyasî coğrafyada silaha başvurmak, şiddet kullanmak bir bağımsızlık mücadelesi olmaktan ziyade bir akıl tutulması ve demokrasiye savaş açılmasıdır. Bu tüm ülkeye ve bu arada adına savaşıldığı iddia edilen kitlelere ağır zararlar verecektir, vermektedir. PKK derhal silah bırakmalı, akil Kürt aydınları ve kitleleri de onu manen buna zorlamalı, taleplerini demokratik yollarla takip etmeye teşvik etmelidir.
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019