Atilla YAYLA
Bir meseleyi tartışmak için iki şeye ihtiyaç duyulur: 1) Olgular 2) Teori ve/veya ilkeler. Eksik olgularla çizilen bir tablo da, yanlış perspektifler de kusurlu ve eyleme rehberlik etmesi hâlinde zarar verecek yorumlara yol açar.
Olgularda eksiklik bazen bilgi kaynaklarının sınırlılığından bazen bilinçli gizleme ve çarpıtmalardan kaynaklanır. Yanlış perspektif ise perspektifler hakkında malumat edinmek yerine hem teorinin hem de hayatın tekrar tekrar yalanladığı ve yanlışladığı perspektiflere kesin inanç olarak bağlanmaktan. Haber kaynaklarının adem-i merkezî ve çok, teorik yaklaşımların ise tekil değil çoğul olduğu toplumlarda bu eksiklikler bir ölçüde giderilebilir. Ancak, bu kendiliğinden olmaz. Gerçeğe saygılı ve güçlü teorik alt yapıya sahip insanların dikkatli ve ısrarlı çabasını gerektirir.
Güneydoğu’da yaşanan üzücü olaylarda bol bol yalan söylendiğini ve çarpıtma yapıldığını görüyoruz. En büyük yalan devletin bir katliam yaptığı, hiç gereği yokken şiddet kullandığı, sivilleri öldürdüğü ve binaları, yerleşim alanlarını kasıtlı olarak yıktığı. Bu yalanları yayan mekanizma öyle güçlü ki, farklı tespit ve görüşleri olanların seslerini özellikle yurt dışına duyurması çok zor. Dünyaya akan haber ve bilgilerin iki ana kaynağı var: PKK ve PDY. Bunun üstüne bir de Batı’daki Türkiye önyargısını eklenince yabancı medyada Türkiye’nin her gün acımasızca infaz edildiğini görmek mümkün.
Güneydoğu’da insanlar ölüyor. Kim ölürse ve sebebi ne olursa olsun bu ölümlere üzülmemek insanım diyene yakışmaz. İnsan hayatından daha önemli bir şey yok. Ancak, ölümlerin tek taraflı olmamasının çatışan iki gücün varlığını göstermesine rağmen PKK ve PDY çevreleri dünyaya tek taraflı ölümler oluyormuş havasını yansıtıyor.
Her şey o kadar açık ki, yabancıları aldatmak mümkün olsa bile bu ülkede yaşayan insanlara aynısı yapılamaz.Güneydoğu’da dağlarda yıllardır süren çarpışmaları şehre taşımaya karar veren ve bunun için adım atan PKK oldu. PKK çeşitli ilçelerde ve Şırnak ilinde mahalle işgalleri gerçekleştirdi. Hendekler kazdı. Özyönetim ilan etti. Silahlı grupları mahallelerdeki mevzi hâline getirilmiş ve muhtemel bir çatışma için tuzaklarla donatılmış mekânlara çevirdi. Bunlar yapıldıktan haftalar, hatta aylar sonra kamu otoritesi harekete geçti. Hendekleri kapatmak ve silahlı insanları etkisizleştirmek için operasyonlar düzenledi, düzenliyor. Hendekler yokken, silahlı adamlar mahalleleri işgal etmemişken mahallelerde güvenlik kuvvetlerinin bu tür operasyonları söz konusu değildi ve olamazdı. Böyle bir durumda güvenlik güçleri şimdi yaptıklarını yapsaydı bu ağır insan hakları ihlâllerine ve hakikaten katliamlara sebep olurdu.
Türkiye’yi katliam yapmakla suçlayanlar PKK ortada yokmuş ve hiçbir rol oynamıyormuş gibi konuşuyor. Sözüm ona ‘barış bildirisi’nden yurt dışına ulaştırılan bilgilere ve haberlere kadar her şey bu durumda. Bu ahlâklı bir tavır mı? İnsanlığa yakışan bir tutum mu?
Demokratik bir ülkede kamu otoritesi bu tür işgalleri önlemekle görevli. Bunu yaparsa değil yapmazsa görevini ihmâl etmiş olur. Dolayısıyla, operasyonlara itiraz etmenin hiçbir ahlâkî, demokratik gerekçesi yok. Ancak şu yapılabilir: Güvenlik güçleri sivillere, masumlara zarar vermemek için dikkatli davranıyor mu? Şiddeti ölçülü kullanıyor mu? Teslim olmak isteyenleri usulüne uygun teslim almak yerine öldürüyor mu? Sivil halkın hayatını cehenneme çevirmek için özel çaba sarf ediyor mu? Şiddeti gözü dönmüş şekilde, bir zevk hâline getirerek kullanan güvenlik görevlileri var mı yok mu? Bunlarla ve benzer hususlarla ilgilenmek hem meşru hem de gerekli.
Bana öyle geliyor ki, asıl katliam yapan, insanları bile bile ölüme gönderen PKK. Nitekim bölge halkının örgüte tepkisi Kürtler arasında da böyle düşünenlerin olduğunu gösteriyor.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019