A.Turan ALKAN
Enine veya boyuna tam ortasından ikiye kesilmiş bir halı gördüğümde şaşırmıştım; öteki yarısı yanmış veya üzerine yağ mı dökülmüştü? Cevap, sorudan daha basitti: Mirasçılar âdil bir paylaşım yapamayınca biraz da işi inada bindirip ortadan ikiye kesivermişler.
Daha komik olanı, eski zaman tarzı bir ahşap konağın sırf inad için tam yarısından yıktırılmasıydı; yıkıma rıza gösterenler ya kardeştiler, ya akraba. Hâbil’le Kabil gibi. Onları ayıran sebep, onların sulbünden gelen öteki kardeşlerin niçin ayrı düştüklerini ima eder: İkisinden birinin takdimesi kabul edilmez, kardeşini öldürür ve “zarara uğrayanlardan olur”.
*
Bütün çağlar boyunca insanlığın en kapsamlı hikâyesini teşkil eden tarihe bir de böyle bakalım: Tarihçiler, tıpkı modern çağların gazetecileri gibi sadece kötü haberleri yazmak için sözbirliği mi etmişlerdir: Kıtlık, çatışma, cinayet, gerginlik, kutuplaşma, kardeş kavgası vesaire... Oysaki tarih boyunca olumlu, yapıcı, barışçı insanların yapıp ettikleri, oran itibarıyla çatışmacılardan daha fazla olmalıdır. Uzun barış dönemlerine biz insanlar kısaca “mutlu ve sıradan zamanlar” diyor ve bir tarafa kaydetmeye pek gerek duymuyoruz. Yazılmaya değer şeyler daima gerilim ve zıt durumlardan bahsetmelidir. Huzur romanının kahramanları bile hiç de huzurlu sayılmazlar; kişi ancak sevdiğine kavuşamadığında dilde kalan pasın adı aşk olur.
*
Gerilim iştah artırır, mutlu son insanları hoşnud eder.
Hikâye dinlemeden yapamayız; hoşlanmak için önce rahatsız olmamız gerekiyor; aksi takdirde hiçbir seyirci gerilim filmlerini seyretmek için üste para vermezdi, ama biliyor musunuz okumak veya seyretmekten bıkmadığımız ‘hikâye’ler bile neredeyse birbirinin tekrarından ibarettir. Bütün hikâye kalıpları, fark itibarıyla iki elin parmaklarını geçmez.
*
İdealistler, kafayı “Hep barış olsa ne iyi olurdu”ya takmışlardır, oradan ister istemez, “insanı kötü ve kavgacı kılan nedir”e gelinir. Ah o şahsî mülkiyet yok mu; zıvanadan çıkaran odur Âdemoğullarını... Mülkiyetin melâneti, küresel nezle gibi yayılır fakat küçük bir kabahati vardır: Âdem’in oğullarını zıvanadan çıkarıp asabileştiren sadece mülkiyet ilişkileri değildir. Biraz yenilgi gibi olacak, mis gibi teoriyi berbad ediverecek ama haset çok kere sebepsiz gelir; böyle verilendirilmişizdir; din adamları bu olguya kısaca fıtrat der geçerler.
*
“Kardeşlik iyidir, düşmanlık kötüdür” veya “Barış mı savaş mı?” şeklindeki yoklamalar safdilâne ve dokunaklıdır. Herkes iyiliği ve barışı savunur ideal planda fakat ideal olan nedir ki hayatın engebeleri karşısında? İstisnai, hatta imkânsız bir durum. Sair zamanlarda, yani hayatın yüzde 90’ında filan insanlar hayata tutunmak için rekabetçiliği, savunma hazırlıklarını, savaşkanlığı veya kısaca, “Kesilir fakat eğilmeye gelmez boyunum” faslından filozofik mütalaalardan asla vazgeçmeyeceklerdir.
*
Devâsı yok. Kabahat Habil’le Kabil’de de değil. Tarihteki ilk trajedi kahramanlarının şüphesiz bu iki kardeşti fakat babaları Hz. Âdem, o trajedinin tohumunu da barındıran ilk dramın temel karakteridir. Hâdise şöyle geçiyor: Allah, meleklere “Yeryüzünde bir halife yaratacağım” deyince melekler, “Orada bozgunculuk çıkaracak ve kanlar akıtacak birini mi var edeceksin!” demişler fakat İblis hariç hepsi itaat etmişti. Âdem ise İblis’in iğvâsına kapılarak kendisine dokunmaması tembih edilen ağaca yaklaşınca dram başladı:
-Cennetten yeryüzüne ‘indirildiler’
-Birbirlerine düşman oldular
-Ve yeryüzünde barınmak ve geçinmekle yükümlü kılındılar.
İnsan tabiatının (Fıtrat-Natura) verilendirilmesini, bu anlatım kadar net ve açık anlatan bilimsel bir izah yoktur. Dinler bunun için hâlâ insanların ilgisini çekiyor ve hep öyle olacak.
Bütün vakayinameler, şiirler, ağızdan kulağa emanet edilen şifâhi şeyler, hikâye ve destanlar, kitâbeler ve efsânelerin aynı noktada önceden sözleşmiş gibi aynı şeyi göstermesi tesadüf olamaz: Düşmanlık bizim yaratılışımızda var ama bize aksi tavsiye olunuyor. Ne kadar hayat gelip geçmişse, hepsi bu iki parantezin içinde işte.
*
Tabiatımız yerinde sayarken dekorlar değişiyor ve aynı hikâyenin içinde yaşamaktan hiç sıkılmıyoruz. Bizi, ‘oyun’u farketmekten alıkoyan, daima bir şeylerin düzeleceğine, daha iyi olacağına, sevenlerin er geç birbirine kavuşacağına, açların doyacağına, zâlimlerin cezasını bulacağına ve mazlumun âhının yerde kalmayacağına dair iyimserlik. Daha iyi bir dünya hepimizin ülküsü; herkesin daha iyi bir dünya için farklı reçeteleri, farklı tesbitleri olsa da iyimserlikte ortağız.
Hayır, günün birinde “iyiler” galebe etmeyecek, “kötülük” de kalıcı olmayacak. İnsanın verilendirilmiş fıtratını mutlak olarak iyileştirecek bir iksir veya bir fikir yok. Dünyanın tuzu dedikleri bu işte; herşeye rağmen nazarımızda hayatı yaşanmaya değer kılan da bu.
*
Tarih dediğimiz süreç, bizi yaratan irâde ile yarattığı insan arasında geçiyor; bazıları bunu insanla kader arasında geçen bir çatışma olarak da görüyorlar.
Ciltler dolusu tarih kitabına, arşivler dolusu tarihi malzemeye ve asla bitirilemeyecek tarih etüdlerine rağmen sonuç değişmiyor. Denizden alınan bir bardak suyun özellikleri, bütün denizlerin özelliklerini ne derece temsil ederse herbirimizin yaşadığı, gördüğü ve anladığı tarih kavrayışı da tarihin tamamına göre –ana hatları itibarıyla- aynı nitelikleri taşıyor. Küçük tesadüflerle ve farklı anlatımlarla her defasında farklı bir hikâyenin içinde yaşadığımızı zannetmemiz hayatın tuzu biberidir, baharatıdır.
Gelmiş geçmiş bütün kavimlerin tarihi birbirine benziyor; peygamberler ve yüksek ahlâka ulaşmış yüce ruhlar dışında bütün insanlar sıkıcı derecede birbirinin aynı. Habil’le Kabil her nesilde yeniden doğuyor, yeniden aynı çelişkiyi yaşıyor ve yeniden ölüyorlar.
Bu bir sır mı, değil! Kur’an-ı Kerîm’i bir de bu nazarla okursanız muhtemelen siz de hak vereceksiniz.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2016
13.07.2016
11.07.2016
10.07.2016
8.02.2016
7.02.2016
6.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
2.02.2016