Ayhan ONGUN
Suriye de Kobani denen bölgede bir aydır devam eden çatışmalarda yüzlerce insan öldü.
Tam da barış yoluna girdik, artık geriye dönüş yok dediğimiz bir anda bu kez de Kobani de kesintiye uğrayan barış yolculuğu, yeniden umutsuzluk ve karamsarlık içeren bir bekleyişe dönüştü.
Gelen son haberlerde IŞİD in yaptığı intihar saldırısında 70 kişinin yaşamını yitirdiği iddia ediliyor. Daha ilginç ve üzücü olan yanı, intihar saldırısını yapanlar da Kürt çıktı.
Bu nasıl bir savaştır ki; ölen de öldüren de Kürt.
Bu nasıl bir savaştır ki; 10 tank ve 2 bin militanla IŞİD dünyaya meydan okuyor.
Bu nasıl bir savaştır ki; dünyanın en teknolojik silahlarına ve saldırı araçlarına sahip ABD ve koalisyon güçleri yalnızca hava saldırılarıyla sanki IŞİD e yol veriyor.
Sanırsın gökyüzüne fırlatılan roket ve bombalar, IŞİD militanlarını öldürmek değil, onlara yol göstermek için atılıyor.
Bu nasıl bir savaştır ki; yalnızca petrol ve su yataklarının olduğu bölgede yapılıyor.
En önemlisi de bizler, ellerimiz kollarımız bağlı, naklen savaş izliyoruz.
Herkesin kafası karışık, kimse ne yapacağını, ne yapılması gerektiğini bilmiyor.
İktidar meclisten sınır ötesine asker gönderebilmek için yetki tezkeresini aldı, bekliyor.
Muhalefet partileri, iktidarı köşeye sıkıştırmak ve durumdan vazife çıkarmakla meşgul oluyorlar.
Devam eden olayların ve uzun zamandır üzerinde çalışılan çözüm sürecinin muhataplarından HDP ve diğer Kürt grupları; İmralı’yla Kandil arasında sıkışmış bir halde, her türlü provakasyona ve kışkırtmaya açık eylemler konusunda kendilerini temize çıkarmaya çalışıyorlar.
Şimdi tüm önyargıları bir kenara koyup, gelişen olaylara ilişkin objektif bir değerlendirme yapmaya çalışalım
Suriye de kendi halkına zulmeden, yaklaşık 8 milyon yurttaşının ülkeyi göç etmesine neden olan Esad rejiminin tüm bu olayların ateşleyicisi olduğuna sanırım kimse itiraz edemez.
Suriye’den kaçan mültecilerden yaklaşık 2 milyona yakın olanı da bizim ülkemize geldi.
“sanki bizim yoksulumuz yok muydu, nereden geldi bunlar” diyen endişeli modernler olduğu gibi daha da ileri giderek” gelenlerin çoğu terörist, ajan provakatör, IŞİD militanı” diyenler de oldu.
Kuşkusuz, sığınmacıların ülkeye girişlerinde yeterli denetim ve disiplin sağlanamadığı da bir gerçek.
Belli bir bölgede tutulup, ihtiyaçlarının karşılanması bir yana, uluslar arası örgütlerin ve devletlerin bu konuya gerekli ilgi ve desteği göstermeleri için yeterli çaba ve lobi faaliyetlerinin de eksik kaldığını söylemek mümkün.
“Biz güçlü ülkeyiz, gelenler bizim misafirlerimizdir, onların her türlü ihtiyacını karşılayacak imkanlara sahibiz.” Türünden popülist söylem ve politikalar, ne yazık ki giderek bizi dünyada yalnızlaştırdı.
Bütün yurda dağılan sığınmacıların içinde bulundukları güçlükler ve psikolojik eziklik kimi zaman onarlı suça da itti. Bunu fırsat bilip onlara karşı nefret içeren açıklamalar yapıldığı gibi kimi yerlerde saldırılar da başladı.
Sonuçta bu kaos ve karışıklıktan yararlanan dış güçler, Türkiye nin içinde bulunduğu zor koşulları, siyasi ve ekonomik ranta dönüştürecek projelere yöneldiler.
Şu anda iktidarın içinde bulunduğu durum, tam da bu tespitin kanıtı durumundadır.
IŞİD taşeron örgütünü sahaya süren güçler, rehine kriziyle Türkiye nin elini kolunu bağladığı yetmiyormuş gibi, Türkiye’yi yaklaşık otuz yıldır mücadele ettiği PKK ve onun diğer silahlı gruplarıyla aynı safta savaşa sürüklemeye yeltendiler.
Üstelik de bunu doğrudan içerde muhalefet aracılığıyla yapmayı da başardılar.
Bir yanda Kobani de devam eden kuşatma, Bir yanda, bölgede etnik çatışmaların, mezhep kavgalarının sürmesinden yarar uman savaş baronları, silah ve uyuşturucu tacirleri,Bir diğer yanda da iktidarı devirmek için demokratik yöntemler yerine, bu tür kaotik ortamlardan medet uman muhalefet partileri.
Kobani’nin düşmesi ülkemiz sınırları için elbette çok büyük tehlike ve bölge barışı için önemli bir risktir. Ancak Kobani de şu an sokak savaşı veren militanlar dışında kimsenin olmadığı da bir gerçek.
IŞİD’in katliamlarına karşı duyarlı olunmasını talep etmek ve bunun için protesto eylemleri yapmak elbette demokratik bir haktır, yapılmalıdır. Ancak bu protestoları fırsat bilerek kimi grup ve örgütlerin sokakları bir kan gölüne çevirebileceklerini öngörmek de bir kehanet değildir.
Kobani’yle sınırlı yeniden bir tezkere çıkarılmasını istemek de bir siyasi tavırdır ama, kendi kitle tabanının bile meclisten geçen tezkereye ret oyu verdikten sonra böyle bir talebin samimiyetini sorgulayacaklarını görebilmek de o kadar zor olmasa gerekir.
Sonuçta yaşananları iktidar karşıtlığı üzerinden tek yanlı değerlendirmek ne kadar doğru değilse, iktidarın da “muhalefeti yok sayan, bilgi paylaşımında gerekli duyarlılığı göstermemesi” o denli yanlış ve hatalıdır.
Muhalefet partilerinin halk iradesiyle seçilmiş yöneticilere karşı meşruiyet tartışması açması ne kadar anlamsız ise, Cumhurbaşkanının da hala Başbakan gibi davranmayı sürdürmesi, bir o kadar yanlış ve demokratik teammüllere aykırıdır.
Umarım, Barış yolculuğunda Kobani de verilen mola uzun sürmez.
Dilerim barış ve demokrasinin olmazsa olmaz koşulu YENİ, SİVİL DEMOKRATİK ANAYASA yapımıyla taçlanacak çözüm süreci, barış ve özgürlük yolunda emin adımlarla yoluna devam eder.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.08.2021
31.03.2021
17.03.2021
3.02.2021
23.10.2020
30.09.2020
28.07.2020
19.05.2020
15.05.2020
19.03.2020