Berrin Sönmez
Ev mükemmel olacak. Çocuklar sadece kadının sorumluluğunda kalacak. İş yerinde hem nezaketle “hanfendi” hem erkek meslektaşlarıyla kıyasıya yarışa kalkışmadan çok çok başarılı olacaklar. Hem de itaatkar dindar kadın olacaklar. Kariyerist olmak istiyorlarsa ille de “annelik kariyeri”nde sonsuzca ilerleyebilecekler. Günümüz dindar camianın çalışan dindar kadına biçtiği rol de bu.
Eğitim ve çalışma hayatına katılıp, sosyal yaşamda özgürce yer alan pek çok dindar kadın var günümüzde. Özellikle çalışma hayatında artık başörtüsü yasağı da kalkmış olduğu halde neden hâlâ hak ettikleri pozisyonu alamadığını sorguluyor dindar kadın. Yazık ki feminizmden uzak kalabilmek için de azami çaba gösteriyorlar. İtiraz ettikleri, rahatsız oldukları şeyi eril tahakküm olarak isimlendirmenin çok uzağında oldukları için de eşitlik talebini ağza almaktan ar ediyorlar. Eşitlik İslam’a aykırı sanıyorlar. Sorunlarının tüm kadınlarla aynı olduğunu ve sadece feminist politikalarla çözülebileceğini henüz idrak etmiş değiller. Ama ilk dalga feminizmin kız kardeşlik ruhu şu an onlarca da kabul edilmiş görülüyor. Pek geriden gelen bu fikri ilerleme bile dindar camiada hoş karşılanmadığından olsa gerek evrensel feminist ilke ve kavramlardan da uzak durabilmek için insanın için sızlatan bir çaba içindeler.
Edinilmiş cinsiyet rollerini dinin/dindarlığın ve kadın olmanın gereğiymiş gibi içselleştirdiklerinden çalışma yaşamında “erkeksileşmeden” var olabilmenin arayışında yıpranıyorlar. Süper ötesi süper kadın olabilmek için kendilerini tüketişlerini görmek çok acı. Ev mükemmel olacak. Çocuklar sadece kadının sorumluluğunda kalacak. İş yerinde hem nezaketle “hanfendi” hem erkek meslektaşlarıyla kıyasıya yarışa kalkışmadan çok çok başarılı olacaklar. Hem de itaatkar dindar kadın olacaklar. Kariyerist olmak istiyorlarsa ille de “annelik kariyeri”nde sonsuzca ilerleyebilecekler. Günümüz dindar camianın çalışan dindar kadına biçtiği rol de bu.
Kadınların bu rolü kabullendiklerini, “çalıştığı halde kendisi olarak kalabilme” şeklindeki garip kavramsallaştırmayı yaşayabilmek için insanüstü çaba harcadıklarını görüyoruz. Ah bilseler “kucağa düşen kırıntılar” çoktan bütünleşip eşitlik adını aldı. O kadınlığından vazgeçip kabalaşmak zorunda kalmadan çalışabilmenin yolu iş yerinde ve karar mekanizmalarındaki eşitlikten geçiyor. En azından yüzde 33’lük kritik eşiği aştıktan sonra başlayarak yavaş yavaş dönüşecek eril alan eşit alana. Aile, ev, çocuk sorumluluğunu özel alanını eşit kurguladığın, eşinle eşit paylaştığında kolaylaşacak iş yaşamın. Sen de iş çıkışı arkadaşlarınla kahve sohbetine katılabilecek, orada dönen iş paylaşımlarından geri kalmayacaksın. Kendini suçlu hissetmeden kariyerist olmanın yolu ilkin eşit birey olduğunu anlayıp, karşındakine de anlatmaktan geçiyor. Tabii bunun için cemaatlerden sıyrılmış özgür birey dindarlığı, Kur’an dindarlığı gerekiyor önce. Ataerkil geleneğin, din olmaktan çoktan çıkmış dini yorumlarıysa hem siyasal düzlemde hem dindar camiaya ait iş yerlerinde ve tabii artık yazık ki kamu kurumlarında çok etkili. Bu çemberden sıyrılabilmek için düşünerek hareket edecek özgürlük gerek ve özgürlük kafada başlar. Özgür olduğunu idrak etmen gerek. İtaat değil itizal gerek. O zaman anlayacaksın her alanda eşitliğin İslam’a aykırı değil bilakis İslamın gereği olduğunu.
Ne çare ki kadını eksik, yarım, eğri gören, İslam öncesi ve İslam dışı anlayışları din gibi sunan çeşitli rivayetler hâlâ çok etkili. Kur’an’da karşılığı olmayan hatta çoğu zaman vahye aykırı düşen rivayetleri hadis külliyatına sokuşturmuşlar, her nasılsa. Arap ve İsrail mitolojisinden kimi örnekleri dinmiş gibi sunarak hatta ayetlerin izahını bu mitolojik unsurlarla sözüm ona delillendirenler pek çok.
Kerameti kendinden menkul hocaların etrafına doluşmuş cemaatler içinde aklın yerini nakil, ayetin yerini rivayet almış halde. Özellikle kadın söz konusu olduğunda bırakınız eleştirel düşünmeyi minicik bir “acaba” bile imkansız. Üstelik şimdi bu cemaatlerin Diyanet İşleri Başkanlığı’nda karar sahibi olma riski var.
İki gündür Görmez’in ayrılacağı ve yerine İsmailağa Cemaati’ne yakın bir ilahiyatçının geçeceği yolundaki haberler henüz doğrulanmadı ama yalanlanmadı da. Cumhurbaşkanı “tartışılması için” derken partisindeki iç dengeleri gözlediğini, tabanın nabzını tutmak istediğini ima ediyor. Umarım Ak Parti tabanı sinyali alır ve bu her biri diğerini tekfir etmek bakımından DAEŞ’le çok benzeşen cemaatlerin kurumun başına geçmesini engeller. Yazık ki göründüğü kadarıyla şu an sadece hadis karşıtlığıyla itham ettikleri Görmez’in aleyhine yaygara koparılmakta, sosyal medyada. Akıl ve bilgi dini İslam’ı nakilden ibaret görenlere karşı da sesler cesaret ve açık yüreklilikle yükselmeli.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.10.2025
12.10.2025
4.10.2025
21.09.2025
23.08.2025
17.08.2025
10.08.2025
10.08.2025
28.02.2025
31.01.2025