Cemil KOÇAK
Tam yüz yıl önce bugünlerde Sarıkamış harekâtında on binler çok güç kış koşullarında kendilerine verilen emirleri yerine getirmeye çalışıyorlardı. Pek çoğu dondurucu soğuğun içinde eridi gitti; binlercesi de Ruslara esir düştü.
Aradan geçen yüz yıldan sonra Sarıkamış’ı bir kez daha hatırlıyor ve anıyoruz. Lâkin Sarıkamış’ta Ruslara esir düşen askerlerin görüntüleri, daha çok sisler içinde kaldı. Onlar için savaş bitmişti. Onlar uzun yıllarını Sibirya’da geçirmek zorunda kaldılar. Bazıları hiçbir zaman geri dönemediler. Onları geride bıraktıkları anılarından bir kez daha hatırlayalım istedim.
İhsan Paşa’nın Sibirya’dan kaçışı
İhsan Latif Sökmen, o sırada tümen komutaydı; esir düştü. Bir ay kadar süren bir tren yolculuğu sonucunda esaret mıntıkasına varabildi. O bir yandan bu uçsuz bucaksız memleketten kaçış plânı yapmaya hazırlanırken; bir yandan da günlük hayatını idame etmeye çalışıyordu. Koşullar, yüksek rütbeli komutan olduğu için kötü değildi. Bir otelde kalıyordu; rütbesi göz önüne alınarak kendisine ayda 350 ruble kadar maaş bağlanmıştı. Bu arada belirtmeliyim ki, esir düşen subaylara, özel barınma imkânı ile rütbelerine uygun bir de aylık maaş bağlanırdı. Ruslar da öyle yaptılar. Kaçmak mümkündü; ama çok güçtü. Mesafelerin büyüklüğü bu güçlüğün başlıca nedeniydi. Ruslar, onunla birlikte başkaca savaş esirlerini de alarak, onu kuzeye Sibirya tarafına gönderdiler. Esaret mıntıkasına vardığında aradan aylar geçmişti.
Sibirya’daki barınma koşulları kısa sürede daha iyiye gidecektir. Yine kendisiyle birlikte esir düşmüş olan birkaç subay arkadaşıyla Rusların onayını da alarak boş bir eve yerleşmeyi başardılar. Haftada bir kez hamama gitmelerine, iki üç günde bir yakındaki ormanda temiz hava almalarına, dolaşmalarına izin çıkmıştı. Bu bölgede de Müslümanlar vardı; yakındaki camide cumaya gitmek de mümkündü. Tabiî her zaman muhafızların gözetimi altındaydılar. Zaman ilerledikçe sinemaya bile gidebildiler. İlkbahar geldiğinde ise, İhsan Paşa uzun zamandır planladığı kaçışı gerçekleştirecektir.
Rusya’dan Çin’e kaçış…
Bulunduğu yerden ayrılmak zorsa da, biraz yardımla mümkündü. O da öyle yapmıştı zaten. Asıl güçlük, tanınmadan en yakın tren istasyonuna ulaşmak ve oradan doğru istikâmete giden trene binebilmekti. Trene binildikten sonra da; önceden edinilmiş tren tarifesinden yararlanılarak, istasyonların isimlerini izlemek gerekiyordu. Trenden sonrası ise, daha da zor bir süreçti; çünkü artık yürüyerek gitmek gerekiyordu. Ama hiç olmazsa kendilerine yol gösterecek bir rehber bulmuşlardı. Elbette karşılığını ödemek koşuluyla… Bu şekilde Mançurya’ya kadar gelmişlerdi. Buradan da trenle Vladivostok limanına varmaya çalışacaklardı.
Epey de ilerlemişlerdi; fakat sonra hedeflerini değiştirmek zorunda kaldılar ve bu kez de Pekin’e yöneldiler. Pekin’e vardıklarında buradaki Alman elçisiyle temas kurabildiler. Şangay üzerinden vapurla Japonya’ya doğru yola çıktılar. Bu kez Tokyo’ya vardılar. Buradan yine vapurla ABD’ye, San Fransisko’ya vardıklarında; Temmuz ayı gelmişti bile. Buradan da New York’a geçtiler. Yeniden vapura bindiler.
Memlekete dönüş ve sonrası…
İhsan Paşa, Eylül ayı ortalarında Pire limanına vardığında; geride pek çok macera bırakmıştı. Buradan son kez bir daha trene bindiler; son durak Dedeağaç’tı. İki gün sonra da Sirkeci’ye indiklerinde, esaret ve uzun aylar süren yorucu kaçış öyküsü geride kalmıştı artık. Kaçış yolunda, sekiz yüz kilometre kısmen yaya, kısmen araba ile; on binden fazla kilometre ise trenle kat edilmişti. Deniz yolculuğunun on bin milden fazla sürdüğü hesaplanıyordu. Toplamda yirmi bin kilometreden daha fazla yol alınmıştı! İhsan Paşa, dünyanın çevresinde tam bir tur atmıştı yani!
İstanbul’da Enver Paşa’yı ziyaret ettiğinde; her ne kadar kendisini çok iyi karşıladığını belirtiyorsa da; aradan kısa bir süre geçtikten sonra; esaretinin daha ilk ayında emekliye ayrıldığını öğrenecektir. Altın liyakat madalyası almış; ama emekliye ayrılmıştı!
Cumhuriyet döneminde vali ve milletvekili oldu
İhsan Paşa’nın öyküsünü burada bırakmak mümkündür; ama biz devam edelim… Emekli olmuştur; artık sivil hayattadır. Onu İstanbul belediyesinin bir şubesi olan Yeniköy belediye başkanlığına getirirler. 1917 yılına kadar belediye başkanı olarak kalır. Mütarekeden sonra, 1919 yılının sonbaharında emekliliği kaldırılacak ve askerliğe geri dönecektir. Bu kez İstanbul’da genelkurmay başkanlığında görev alır. Millî Mücadele’yi destekler. 1923 yılının Kasım ayında ise ikinci kez emekliye ayrılır. 1924 yılının yaz aylarında onu İzmir valisi olarak görüyoruz. Yaklaşık olarak iki yıl İzmir’de valilik yaptıktan sonra; 1926 yılının Mart ayında İstanbul milletvekili seçilecektir. 1946 yılına kadar aralıksız CHP milletvekili olarak parlamentoda bulunur.1955 yılında vefat eder.
İLGİLENENLER İÇİN OKUMA LİSTESİ
Bu alanda o kadar çok kitap var ki… Öncelikle İhsan Latif Sökmen’in anılarından söz etmeliyim. Necdet Öklem tarafından otuz yıl önce 1985 yılında İzmir’de yayınlanmıştı bu anılar. İhsan Paşa’nın bir başka kitabı daha vardır ama: “Bir Serencamı Harb: Harbi Umumî Safahatına Ait Hâtırat” (İzmir, 1988). Hayri Gökçay’ın “Bir Türkün Hâtırat ve İntikamı (Rus Zulmünden Canlı Hâtıralar)” kitabı da, 1958 yılında yayınlanmıştı. Fuat Tokad’ın günlüğü ise, birkaç yıl önce, Timaş tarafından yayınlandı. Halil Ataman’ın Ferhat Ecer tarafından yayına hazırlanan anıları (“Esaret Yılları) daha önce çıkmıştı. Albay Arif Baytın’ın “Sarıkamış Günlüğü” de Yeditepe yayınlarından çıktı. Bir başka esaret anısı da, Tuğgeneral Ziya Yergök’ün “Sarıkamış’tan Esarete” başlığını taşıyan ve Sami Önal tarafından yayına hazırlanan kitabıdır. Belki bunlara Mülâzim Mehmet Sinan’ın “Harp Hâtıralarım” (Vadi yayınları) kitabını da katabiliriz.
Eğer Sarıkamış harekâtının askerî tarihine meraklı iseniz; bu takdirde de, kolayca bulabileceğiniz iki kitabı önerebilirim (her ikisi de İş Bankası yayınlarındandır): Köprülü Şerif İlden’in “Sarıkamış” anıları ile; Ahmet Tetik tarafından yayına hazırlanan Mareşal Fevzi Çakmak’ın “Büyük Harpte Şark Cephesi Harekâtı”…
FUAT TOKAD’IN SİBİRYA GÜNLÜĞÜ
Sibirya esareti konusunda elimizde çok sayıda anı ve günlük bulunmaktadır. Yakın zaman önce yayınlanan Fuat Tokad’ın günlüğü, bunlardan yalnızca biridir. Erzurum önündeki savaştan hemen sonra, 1916 yılının kışında Ruslara esir düşen yedek subay Tokad’ın öyküsünü de bu sûretle gün be gün öğrenebiliyoruz. Tokad’ın günlüğünden esaret şartlarının fena olmadığı anlaşılmaktadır. Kendilerine olabildiğince iyi davranılmıştı. Her ne kadar düşük bir maaş alıyorsalar da; hayat Rusya’da çok pahalıydı. Şöyle yazıyor: “Yurdumuzda beş, nihayet on kuruşa alınabilen bir ufak tencere yemeğini burada üç buçuk rubleye aldık.” Ama en küçük bir ayrıntı bile sorun olabiliyordu: “Rusların abdesthanesi tuhaf… Türkiye gibi bir muhitte ecnebi âdât ve ahlâkı tarzı hayat vesairesi hakkında tam ve doğru bir fikir edinmek kâbil değil. (…) Rus abdesthanesi susuz, açık meydanda, ortası delik bir iskemle… Hep kâğıtla temizlenirler. Bunlar umumîdir. Ara sıra hususîleri de var. Bizim bu kışlada yalnız etrafı örtük, zabitana mahsus bir tek abdesthane de vardır. Biz bundan müstefid oluyor ve rahat ediyorduk.”
Dört yıl süren esaret
Aradan biraz zaman geçince Rus subaylarla arkadaşlık da başlayacaktır. Biraz Fransızca, iletişimi mümkün kılabiliyordu: “Akşam yemeğinden sonra bu Rus zabit beni odalarına davet etti. Gittim. Orada beş zabitle bir madam vardı. (…) Madam biraz Fransızca bildiğinden bununla konuşuyorduk. Fakat görmeli… Ne saçma… O da lisanı iyi bilmiyor. Ben de ortada adeta bir pandomima… Hem saçma soruyor. Biraz harpten, biraz öteden beriden sordular. Madam güzel idi. Sözleri de gayet şuh… Fakat hiç hoşuma gitmedi. (…) Bana iki kadeh konyak, bir kadeh de çay, ekmek, peynir, çikolata ikram ettiler. Ayrılırken arkadaşlar için de çikolata verdiler.”
Tokad, yaklaşık dört yıl süren esaret hayatından sonra; 1917 yılında baş gösteren ihtilal ve barış anlaşmasının imzalanmasının ardından serbest kalabilecektir: “İhtilal sırasında Ruslar bize dost olduklarını söylüyor ve müsamahalı davranıyorlardı” diye yazıyor. Önce Moskova’ya ve oradan da Varşova’ya trenle gelirler. Yurda dönüş de kolay değildir bu koşullarda… Nihayet Viyana, Budapeşte, Belgrad ve Sofya üzerinden Sirkeci’ye varırlar.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016