Elif ÇAKIR
Yüksek Seçim Kurulu, İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı seçiminin iptaline ilişkin günlerdir merakla beklenen gerekçeli kararını nihayet açıkladı.
Merakla bekleniyordu çünkü, YSK’nın 6 Mayıs tarihinde verdiği “aynı zarftaki dört pusuladan sadece biri geçersizdir” kararını hangi hukuki temellere dayandırdığını gerekçeli kararında açıklayacaktı. Nitekim YSK’nın 255 sayfalık gerekçeli kararını 216’ıncı sayfasına kadar “seçim sonucuna müessir olan” hususun hukuki gerekçelerini bulabilmek umuduyla okudum.
Şunu net bir şekilde söylemem gerekir ki, kararın “gerekçeli karar” ile uzaktan yakından alakası yok. Bu karar YSK’nın hukuki bir karar vermediğini, bu coğrafyalarda hukukun gücünün değil güçlünün hukukunun geçerli olduğu acı gerçeğini bir kez daha ortaya koydu.
Önerim üşenmeyip sizlerin de okuması..
YSK’nın hukuk devleti ilkesini nasıl tahrip ettiğini, hukuku nasıl yok saydığını kendiniz görün... Kararın 255 sayfa olması gözünüzü korkutmasın en fazla 5 ya da 6 saatinize mal olacak. Daha da önemlisi anlamak için hukukçu olmanıza gerek yok. Çünkü gerekçeli kararın hukuk diliyle yorumlanabilecek bir yanı da yok.
Okuyun ki, İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı seçimlerinin iptaline karar veren YSK üyesi 7 yargıcın verdikleri kararlarına hukuki dayanak bulamadıklarını kendiniz görün.
Daha önemlisi okuyun ki, en azından, ortada somut bir şekilde duran “Gerekçeli Karar” gibi açık bir kaynak üzerinden medyada nasıl manipülasyon yapıldığını, mevcut bir bilginin kendi çıkarları doğrultusunda yanlış ve yalanlarla nasıl mikserlenerek kendi siyasi çıkarları için ahlaksızca nasıl çarpıttıklarını görün.
Mesela, “YSK gerekçeli kararında “çaldılar” dememiş mi, bir daha bakın bakalım” diye önünüze sürdükleri karardaki şu satırlar: “İstanbul genelinde kullanılan yaklaşık 300.000 oy pusulasının hukuki durumunun belirsiz hale gelmiş olmasından dolayı seçim sonuçlarının her türlü şüpheden uzak ve kesin olarak belirlenmesine hukuken imkan bulunmadığı, ayrıca tüm bu hata ve usulsüzlüklerin sehven ve münferiden değil, bilakis kasten ve organizeli bir şekilde yapıldığını gösterdiği...”
Bu satırların AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz tarafından İBB seçimlerinin iptal edilmesi için YSK’ya verilen 16-20 ve 22 Nisan tarihli itiraz dilekçelerinde yer alan iddialar olduğunu görmüş olursunuz. Medyadakiler bu satırları yargıçlar yazmış gibi çarpıtıyorlar.
Şunu baştan söylemeliyim ki YSK’nın gerekçeli kararında oyların değil çalınması silinmesi başkasının üzerine kaydırılması gibi durumlarda yer almıyor.
Hukuk dilinde “hırsızlık”, “çalma” gibi kavramlar olmadığı için YSK kararında bu kelimelerin geçmediğini söyleyenler bilmiyorlar mı ki hem ceza kanununda hırsızlık suçları vardır hem de seçim kanununda seçim suçları...
***
Elbette hukuki bir gerekçe yazmaları mümkün değildi zaten. Eğer İstanbul seçimlerini iptal etmek için esaslı hukuki sebepler olsaydı YSK’nın kararı dört muhalif oyla değil oy birliği ile çıkardı.
Bu ayrı bir tartışma konusu... Anayasa Mahkemesi’nin bir hukuk garabeti olan 367 kararı nasıl bugün hala “hukuk kullanılarak demokrasi nasıl devreden çıkartılır” sorusuna örnek olarak gösteriliyorsa... YSK’nın İBB Kararı da 367 garabetinin yanında yerini aldı. Hatta Anayasa Profesörü Osman Can, YSK’nın bu kararını 367 kararından daha vahim olduğunu yazmıştı.
255 sayfa da neler var:
* Gerekçeli kararın başlarında AK Parti’nin seçimlerin iptaline yönelik YSK’ya üç valizle sunduğu itiraz dilekçesinin özeti var. Yani AK Parti’nin 2 Nisan’dan itibaren yaptıkları basın açıklamalarında, çıktıkları televizyon programlarında, verdikleri röportajlarda ısrarla dile getirdikleri “oylar çalındı”, “hile yapıldı”, “oy kaydırıldı”, “ölüler, kısıtlılar ve hükümlüler oy kullandı” iddialarının tamamına yer verilmiş.
* İkinci kısımda ise YSK’nın AK Parti’nin iddialarını sorduğu ilçe seçim kurullarından gelen cevaplar yer alıyor.
* Kararın hukuken can alıcı bölümü “Değerlendirme” başlığı altında 7 yargıcın yazdığı 10 sayfa civarındaki kanıtsız iptal gerekçesi bölümü.
Bu üç ana bölümden oluşan kararda, televizyonlarda çokça konuşulan kısıtlı, akıl hastası, ölü seçmen iddialarıyla neler var.
* Bunlardan oy kullananlar olmuş. Mesela AK Parti 21 bin 782 kısıtlı, engelli, ölü seçmenin oy kullandığını iddia etmişti ama YSK bunların toplam sayısının 706’dan ibaret olduğunu tespit etmiş.
* Yani 9 milyona yakın seçmenin 31 bin 186 sandıkta oy kullandığı bir şehirde bu 706 kişinin seçim sonuçlarına nasıl etki ettiğini 7 YSK üyesi maalesef açıklama gereği duymamış.
* Aslında sadece şu bile ne olduğunu fazlasıyla anlatıyor: Seçimlerin iptaline karar veren YSK’nın yedi yargıç üyesinin iptal gerekçelerini yazdığı sayfa sayısı 255 sayfa içinde 10 sayfadan ibaret. Yani 10 sayfa 7’ye bölündüğünde her bir üyenin bir buçuk Word sayfasından daha az yazdığı görülüyor.
ANKARA’DA HAKİMLER VAR DEDİRTEN 4 YARGIÇ
Karara muhalefet şerhi yazan dört yargıcın bu ülkeye dair umutlanmamızın sebebi olduklarını gönül rahatlığı ile söyleyebilirim. Anayasa Mahkemesi’nin 7 Mayıs 2007 tarihli 367 Kararına karşı çıkan 11 yüksek yargıç arasından hukuk tarihine gururla geçen Haşim Kılıç ve Sacit Adalı gibi YSK’nın dört yargıcı da hukuk tarihine gururla geçecektir.
YSK Başkanı Sadi Güven: Sandık kurullarının kanuna aykırı oluşturulması seçim iptal nedeni sayılmaz. 2 Martta sandık kurullarına itiraz süresi doldu. 754 kişinin görev yaptığı sandıkların 750’sinde AK Partili üyeler vardı. İmzasız sayım döküm cetvelleri ile sandık sonuç tutanakları uyumlu olup seçim iptal nedeni olabilecek bir uyumsuzluk görülmemiştir.
Cengiz Topaktaş: Seçmenlerin sandık kurulunun oluşumuna itiraz etmeleri ve sandık kurullarının nasıl oluşturulduğunu bilmeleri mümkün değildir. Seçmenler seçme hakkını kullanarak oy vermişlerdir. Oy sayım ve döküm işlemlerini yok sayarak, seçimin iptali ile yenilenmesi kararı ile seçmenlerin iradesi yok sayılmıştır.
Kürşat Hamurcu : Seçim hukukuna egemen olan serbest, genel oy, eşit ve tek dereceli, gizli oy, açık sayım ve döküm ilkelerinin hangisinin kamu görevlisi olmayan sandık kurulu başkanı tarafından ihlal edildiği, hiçbir şekilde ortaya konulamamıştır. Sandık kurulu başkanının, seçmenin oyunu yönlendirdiği, değiştirdiği veya etkilediği yönünde AK Parti dahil hiçbir sandık kurulu üyesinin bir itirazı ve şikayeti olmamıştır. Tutanaklar itiraz yapılmadan kayıt altına alındı.
Yunus Aykın: İtiraz gerekçesi belirtilmeyen ve delilleri gösterilmeyen itirazlar incelenemez. Sandık kurulu üyeleri ve başkanlarının genelgelere aykırı davrandıkları, şüpheli tutum ve davranış sergilediklerine dair hiçbir delil ve gerekçe gösterilmemiştir.
Sonuç... YSK gerçekten hukuka uygun davrandı mı? Mesela bir hukukçu olan AK Partinin YSK temsilcisi Recep Özel kendisiyle baş başa kaldığında, gerçekten de YSK’nın hukuki karar verdiğine inanıyor olabilir mi?
Bugün YSK’nın vermiş olduğu karar bir tarafı sevindirmiş olabilir. Fakat hukuk evrensel ilkelere göre değil güce göre karar verdiğinde kim hukuka güven duyabilir.
Değerli büyüğüm saygın hukukçu Taha Akyol’un dün yazdığı gibi siyasi güç kimdeyse hukuka onlar etkili olduğu müddetçe bu ülkede hukukun üstünlüğü ilkesinin hakim olması mümkün olamaz. Soru şu: Biz gerçekten hukuk devleti olmayı istiyor muyuz?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.05.2025
30.04.2025
22.04.2025
28.03.2025
28.02.2025
21.01.2025
8.01.2025
1.01.2025
18.12.2024
19.11.2024