Gülay GÖKTÜRK
Torba yasa denen şeyin yasaklanması lazım. Kötünün yanında iyinin harcanmaması için; iyinin yanında kötünün gözden kaçmaması için; iktidarların "iyi"yi koçbaşı gibi kullanıp "kötü"yü yasalaştırmalarına fırsat vermemek için; vekillerin oy verirken iyiyle kötü arasında sıkışmaması için...
Bakın işte ne oldu: Herkes içkiyi tartışırken aynı torbada yer alan sigarayla ilgili yeni kısıtlamalar araya kaynadı, hiç tartışılamadan Meclis'ten geçti gitti.
Şimdi tek bir şansımız kaldı; o da Cumhurbaşkanı Gül...Ben de zaten bu yazıyı onu etkilemek için yazıyorum.
Ozonu biz mi deldik?
Torba yasada sigaraya getirilen yeni yasaklardan biri açık alanda sigara içmeye sınırlamalar koymak... Neden bu sınırlama? Yoksa hava kirliliğine biz tiryakiler mi sebep olduk? Ozonu biz mi deldik?
Bu o kadar anlamsız bir kısıtlama ki, böyle bir düzenlemeyi olsa olsa sigara içenlere gıcık olunmasına, onlara eziyet yapma isteğine bağlayabilirsiniz.
Zaten bugün dünyada böyle bir eğilim var. Artık konu, sigara içmeyenleri koruma sınırlarını aştı; sigara içenlere düşmanlığa dönüştü. Yasakçılık kimi ülkelerde insanların kendi dairelerinde sigara içmelerini bile engelleme noktasına geldi.
İkinci kısıtlama ise özel araçların sürücü koltuklarında sigara içilmesinin yasaklaması. Yasanın gerekçesini okumadım. Eğer sigara yakarken, küllüğe silkelerken ve içerken sürücünün konsantrasyonu bozulabilir ve bu durum kazalara neden olabilir deniyorsa, hiç inandırıcı değil. Zira sürücünün konsantrasyonu bozulacak diye dertlenenlerin sigaradan önce cep telefonlarını, CD çalarları, radyoları yasaklaması gerekirdi.
Ararsanız formül bulursunuz
Aslına bakarsanız, bazı kapalı alanlarda sigara yasağı konması da şart değildi; önüne geçilebilir bir kısıtlamaydı. Hem içenlerin özgürlüklerini kısıtlamayan hem de içmeyenleri sigara dumanından koruyan formüller geliştirilebilirdi.
Mesela ben olsam, lokanta, cafe, bar gibi kapalı alanlarda sigara içme iznini tıpkı içki gibi ruhsata bağlardım. Semtlere göre, ihtiyaca göre, dengeli bir biçimde bazı lokanta, bar ve kafelere sigara ruhsatı verir, sigara içilen mekanlara 18 yaşından küçüklerin girmesini yasaklardım. Böylece hem içmeyenleri korumuş hem de içenlerin özgürlüklerini kısıtlamamış olurdum. İçen ve içmeyenlerden oluşan bir grup birlikte yemek yiyecekse, birlikte olabilmek için içenlerin mi yoksa içmeyenlerin mi fedakarlık edeceği kendilerine kalırdı.
Ama tabii, böyle bir çözümü düşünebilmek için, özgürlükleri korumak diye bir perspektife sahip olmak gerekir. Eğer en miniğinden en büyüğüne, bütün özgürlükler sizin için önemliyse, herhangi bir konuda toplumun farklı kesimleri arasında bir çıkar çatışması ortaya çıktığında, hemen kelle hesabına başvurmak ve çoğunluğun isteğine göre "tek tip" bir çözüm geliştirmek yerine "bu meseleyi kimseyi mağdur etmeden nasıl çözerim" diye düşünürsünüz.
Her oylama, bir kesimi (azınlıkta kalanı) diğer kesime (çoğunluğu elde tutana) kurban etmektir. O yüzden de sorunları oy çoğunluğuyla çözmek, arzu edilen değil, çok mecbur kalmadıkça başvurulmaması gereken bir yöntemdir. Demokrasi, başkalarıyla bir arada yaşayabilmek uğruna verdiğimiz tavizler, uymayı kabul ettiğimiz sınırlamalar ve kısıtlamalar listesidir bir bakıma. Ortak yaşamı kabul ettiğimiz anda, ortak karar alma zorunluluğunu da kabul etmişiz demektir.
Ortak kararları sıfırlamak mümkün değildir (örneğin ülkeyi kim yönetecek kararını genel oy dışında bir yöntemle çözemezsiniz) ama azaltabilir, en aza indirmek için çaba harcayabiliriz.
Medeni ülke, insanların daha az ortak karar aldığı; yani daha az yönetildiği; bireysel karar alanının mümkün olduğu kadar geniş tutulduğu, yani insanların daha özgür olduğu ülkedir.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015