Gülay GÖKTÜRK
Bugünlerde olaylar karşısında tavır alma durumunda olanların, hiçbir şeyin yalın kat olmadığını; hemen hemen her noktada çok katmanlı meselelerle karşı karşıya olduğumuzu kabul etmeleri gerekiyor. Yani, olayın çıplak gözle görünen tek görüntüsünden hareket edip kolayca tutum almak gibi bir lüksümüz yok.
TIR olayı da dahil...
Devletin gizli operasyonları olacak mı, olmayacak mı?
Ben yıllardır "Devletin gizli operasyonları olmamalıdır"diye yazıp duruyorum. Devletin gizli operasyonları olmazsa olmaz diyenler bize bir tane devletin halktan gizli tutup da halkın hayrına yaptığı bir "iş" örneği göstersin, diyorum. Başka ülkelerin içişlerine burnunu sokmak, hükümet devirme komplolarına katılmak, bir savaşta taraflardan birine gizlice silah yardımı yapmak... Bu suçlardan hangisi savunulabilir?
Devletlerin gizli operasyonları, kimsenin önüne çıkıp savunamadığı suçlarıdır. Ve eğer hukuk literatürüne bir katkıda bulunup "kamuya yararlı suçlar", "kamuya zararlı suçlar" diye bir ayrım getirmeyeceksek, devletlerin gizli faaliyetlerinin herhangi birini savunma imkânı yoktur. "Devletin gizli operasyonları elbette olacaktır" diyenler aslında, "Devlet elbette ki punduna getirdiğinde suç işleyecektir" demiş oluyorlar. Devletin, suçüstünde yakalanmamak, ele güne rezil olmamak kaydıyla suç işlemesine izin veriyorlar.
Yaşadığımız son TIR olayı yıllardır savunduğum şeffaflık talebinin önemini bir kez daha doğruluyor. MİT'in Hatay operasyonunun gizli kalması yüzünden, şu anda hiçbirimiz bu operasyonun Suriye konusundaki resmi dış politikamıza uygun olup olmadığını bilemiyoruz. Bir açık, bir de kapalı olmak üzere çifte politika yürütüp yürütülmediğini bilemiyoruz. Bu konuyu Meclis'te tartışamıyor, hükümetten açıklama isteyemiyoruz.
Onun yerine ne yapıyoruz?
Hem içerde hem dışarıda bol bol spekülasyon üretiyoruz. İçeride bu spekülasyonlar üzerinden politika yapılıyor. Dışarıda, dünya kamuoyu Türkiye'nin dış politikasıyla ilgili kuşkular listesine bir not daha düşüyor.
Ben söylerim ama savcı yapamaz
Buradan geliyoruz meselenin ikinci boyutuna...
Ben bir yazar olarak bütün bunları söylerim. Bir savcı da benimle aynı fikirde olabilir. Ama fikri ne olursa olsun, eğer mevcut yasalar devletin gizli operasyonlar yapmasına izin veriyorsa, bunları deşifre etmek üzere harekete geçemez.
Bu olayda savcının yaptığı budur; MİT Kanunu'nun değiştirilen 26. maddesini de ihlal ederek...
Önce bu maddeye bakalım:
"MİT mensuplarının (...) görevlerini yerine getirirken, görevin niteliğinden doğan veya görevin ifası sırasında işledikleri iddia olunan suçlardan dolayı (...) haklarında soruşturma yapılması Başbakan'ın iznine bağlıdır."
Bu maddeyi alıp "26. madde, suç işleyen MİT personelinin soruşturulmasını izne bağlamış. TIR'ın aranmasını değil. MİT personelinin de TIR'la birlikte olması, MİT Kanunu'na göre savcının TIR'ı aramasını engellemez" diye yorumlamak, kusura bakmayın ama hukuki metinleri hukukçular dışında kimsenin anlayamayacağını sanmaktır.
O TIR yolda kendi başına mı gidiyordu? TIR'ın aranması, araçla birlikte bulunan MİT mensuplarının "görevlerini yerine getirirken" engellenmelerinden başka neydi?
26. maddenin temel amacı MİT'in görevini yaparken engellenmesinin önüne geçmektir; Başbakanlık izni bunun için getirilmiştir. Mantık sahibi hiçbir insan bu maddeyi, "Savcılar MİT operasyonlarını engelleyebilir ve deşifre edebilir, ama MİT mensupları hakkında Başbakan'dan izinsiz olarak soruşturma yapamaz" diye yorumlamaz.
Özetle, TIR olayı yargı içinde konuşlanmış aynı odağın, hükümeti dünya kamuoyunda zor duruma düşürmek amacıyla MİT'in gizli bir operasyonunu deşifre etme çabasıdır.
Üstelik bu defa, "Yasanın gereğini yapmak savcının görevidir, ihbar gelmiş, savcı da harekete geçmiş. Ne yapsaydı yani, görevini yapmasa mıydı" argümanının da işe yaramadığı bir durum var karşımızda.
Yani niyet kabak gibi ortada...
Yazarlar
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları








































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015