Hasan Bülent KAHRAMAN
Hükümet, Balyoz ve Ergenekon davalarının yeniden görülmesini orduyla yeni bir yakınlaşma denediği için mi istiyor, sorusu galiba hâlâ orta yerde duruyor. Hükümet sebep olarak haksızlıkların giderilmesini, yanlışların düzeltilmesini gösteriyor ama işte akıllarda düğümlenen soruları aşmaya yetmiyor bu açıklama. Nedeni belli: yargı-iktidar ilişkisinin böyle birdenbire yön değiştirmesi.
Öte yandan hükümetin yeni koalisyonlara ihtiyacının olduğu da ortada.
Demokratik bir devlette bundan daha doğal bir şey olmaz. Demokrasi ve hukuk çizgilerinde kalmak şartıyla iktidar zaten bir koalisyondur. Demokrasinin özü koalisyondur çünkü. Bu, çoğunluk durumu için de geçerlidir.
Demokratik yönetim çoğunluğun yönetimi değildir sadece. Çoğunluğun azınlık haklarını gözeterek yönetmesidir, devleti.
Bu açıdan bakınca ben ilginç sayılacak bir öneride bulunmak istiyorum. Hükümet içinde bulunduğu koşullarda "retrospektif" birtakım onarımlara gidiyorsa, bunu zorlayan şartlar bulunduğunu görüyorsa ortada, o takdirde Gezi koalisyonunu da yenilemesi gerekir. Hatta bu diğerlerinden daha önemlidir. Şundan...
***
Bugünkü iktidar bir taşıyıcı koalisyonla bugünkü konumunu elde etti. Tıpkı DP, AP, Anap gibi. Çekirdek oyun dışında kalan bilhassa liberal ve demokratik çevreler bu iktidarla çeşitli nedenlerle koalisyon kurdu. Ayrıca kabul etmek gerekir ki, iktidara destek veren, daha demokratik bir yapının sağlanması için bu koalisyonu kuran unsurlar ona ek bir meşruiyet sağladı, başından beri. O çevreler belki oran olarak, sayı olarak daha dardır, küçüktür ama son zamanların moda deyişiyle daha yüksek bir "özgül ağırlığa" sahiptirler.
Gezi olayları sırasında bu koalisyon hem de bugün suçlanan ama o günlerde övgüler düzülen, destan yazdı denen polis marifetiyle parçalandı. Bırakalım o vandalizme kaçanları, marjinal örgütlerin yıkıcılıklarını bir yana. Türkiye'nin önümüzdeki 30 yılda uluslararası gücünü ve meşruiyetini oluşturacak genç insanlar siyasetin toplumsal ve mekânsal bir gerçeklik olduğunu anımsatmaya hatta yaşamaya ve yaşatmaya başladığında iktidar bunu sadece kendisine karşı bir girişim olarak görüp dışladı.
Doğrudur, o girişimler hükümet karşıtı bir zemine döküldü hızla. Ama o günlerde çok vurguladığımız gibi bunun nedeni iktidarın olayları mutlak bir "erk" içinden algılayıp ve polise belirttiğimiz övgüleri düzerek ikili bir karşıtlık içine sokmasıydı.
O ölen, yaralanan, şiddete maruz kalan ve devlet denen soyut varlığın somut bir şiddet durumu olduğunu gösteren gelişmeleriyse hiç anımsatmıyorum bile. İktidar şu vurguladığım koalisyon mantığıyla kapsamaya çalışsaydı bugünkü olaylar gelişmeyecekti.
Böyle bakınca bugünkü hadisenin Gezi'de başladığı yorumu doğrudur. Ama bu önlenebilecek bir gelişmeydi. Tersi yol tutuldu, bugüne gelindi.
***
Hükümet belli bir noktadan itibaren bu taşıyıcı koalisyonun çökmesinde, çözülmesinde sakınca görmedi. Aslında bu koalisyonun bozulması Türkiye'deki merkez siyasetin uçlara kaçmasına yol açacaktı ve hükümet de bu gelişmeden payına düşeni aldı. O kadar ki, toplum odaklı veya toplum zöneli diye algılanan bir parti bu defa devletle özdeşleşti, devletin kendisi haline geldi. Gezi olaylarıyla birlikte siyasal erk, iktidar paylaşımı denen ve demokratik mekanizmanın en önemli aracını ortadan kaldırdı.
***
Hâlâ bir umut var mı?
Umuttan değil bir gerçekten ve bir gereklilikten söz ediyorum. Demokratik koalisyonun zorunluluk olduğunu söyledim. İktidar soyut bir erk anlayışının dışına kendisini taşıyarak çok daha kapsayıcı ve paylaşımcı bir anlayışla o kitlelerle yeni bir koalisyonu deneyebilir. AK Parti türünden bir iktidarı yaşayan hiçbir parti o konuma kendi mutlak oyuyla gelmemiştir. Bugünkü iktidar da bu özelliği taşıyor. Koalisyon oyudur sahip olduğu büyük güç. Üstelik koalisyonun unsurlarının çarpan etkisine sahip olduğu da açık.
Retrospektif onarım faaliyetleri Gezi olaylarını yeniden değerlendirerek, eski Gezi koalisyonunu yeniden kurmayı deneyerek başlasın. Kimsenin kaybedecek bir şeyi yok ama herkes çok şey kazanabilir.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024