Hasan Bülent KAHRAMAN
Şu Türkiye gerçekten garip ülke. Her gün, her sabah yeni bir şaşkınlığa uyanıyoruz. Amerikalıların 'sıkıcı anı yok' dedikleri türden bir siyasal ve toplumsal ortamda nefes alıyoruz. Neredeyse o şaşırtıcı 'şeyi' bulmasak, yaşamasak, şaşıracağız. Hayatımızda bir boşluk olduğunu düşüneceğiz. Üzüleceğiz. Yeniden gündemimize oturan kozmik odatartışması bu türden.
İşin 'komplo' yanı da ilgilendiriyor beni, herkes gibi. İlgilendirmemesi olanaksız. Sonuç itibariyle siyasetin zirvesindeki bir kişiye suikast ihbarı yapılmış, onun neticesinde kozmik odaya girilmiş. Orada bulunan, 'top secret' belgeler ele geçirilmiş. Onun üstüne bina edilen olaylar sökün etmiş. Böylesi bir hadisenin insanı ilgilendirmemesi mümkün mü? Gene de beni işin daha fazla çeken yanı İsmet Berkan dostumun yazdıkları. Berkan, odada neler olduğunu, daha girilmeden bildiğini yazdı. Bu çok önemli bir vurgu. Gerçi, Berkan'ın bildikleri ayrıntıya inen şeyler değil. Veyahut biz onun öyle bir bilgiye sahip olduğundan habersiziz.
Gene de Soğuk Savaş döneminin askeri 'kuvvetlerine', yerine göre 'gayrimeşru güvenlik güçlerine' ait bilgilerin saklandığı bir mekân/mış orası ve şimdi bu bilgiler bir yerlerde. Yani Susurluk skandalı sırasında Türkiye'yi sarsan Gladyo bilgileri mesela, orada imiş. (Ertuğrul Özkök bu yazılanlar üstüne heyecanlı bir yazı yazdı ama söylediklerinin meselenin esasıyla ilgisi yok.)
Bu bilginin bir bölümü işte Türkiye'nin ansızın patlayacak bir savaşa karşı yaptığı planları içeriyor -diyelim. Ama bu kadarla kalmıyor. Fişlemeler var o odada, Rektörlerle ilgili bilgiler var. Türkiye'de vatandaşların kimliğine, ideolojisine göre nasıl ayrıldığı oradaki kayıtlardan izlenebiliyor.
Tamam, kozmik odaya girilmesi bir skandaldır. Değildir diyen yok. İşin içinde o odadan çıkarılan bilgilerle kurulan senaryolar, hazırlanan iddianameler var. Onlar daha da büyük bir skandaldır. Gereği derhal yerine getirilmelidir. (Bu arada hemen görüşümü yazayım. Ben 2000'lerde bir darbenin planlandığına dair düşüncemi daima korudum.
Ama bu Ergenekon davalarını savunmak, onların doğruluğuna kefil olmak anlamına hiçbir zaman gelmedi. Dolayısıyla o davaları savunanların bugün o tutumların gereğini yerine getirmesini beklemek bir haktır.) Ama Allah aşkına bütün bu fişlemelerin, bütün bu 'gizli' bilgilerin, o bilgilerden hareket ederek atılan adımların, o adımları atanların üstüne hiç gidilmeyecek mi? Ne alakası var, 'stay behind' kuvvetiyle bunların? Belki başka ülkelerde de yapılmıştır benzeri şeyler, hatta hâlâ yapılmaktadır fakat bunların hesabınınsorulmayacağını düşünmek nasıl manasız bir şeyse aynı şekilde o hesabın sorulmadığı bir ülkeye demokratik ülkedir demek de o derecede anlamsız.
Taha Kıvanç dostumuz da bu konuda yazdı ve mesela faili meçhullere dönük bilgilerinKutlu Savaş raporlarında, başka iddianamelerde dile getirildiğini belirtti. O raporların 12 sayfası devlet sırrı diye sansürlenmişti. Yapacak bir şey yok. Ama diğer taraftan saçılan bilgilerin üstüne bugüne kadar gidilmemesini nasıl, neyle açıklayacağız?
İşte şaşırdığımız şey bu: böylesi bilgiler apaçık biçimde ortadayken, askeri vesayet tartışmaları yapılmışken, karanlık cinayetlerin üstüne gidilmemesi aklın alacağı şey değil. Bunların devlet sırrıyla alakası yok. Bir ülke ya demokratiktir ya değildir. Demokratikse bu türden 'gizli' bilgiye yer yoktur. Maraş'ın, Çorum'un, Malatya'nın, 1980 öncesi ölen beş bin kişinin kanı yerdeyken, Kanlı Pazar, 1 Mayıs katliamı henüz aydınlatılmamışken hemen celallenip aman devlet sırrı demek nasıl bir iştir, nasıl bir devlet düzenidir? Aynı şekilde, bu bilgiler henüz ortaya çıkmamışken ama çıkabileceğine dair en küçük bir işaret görülmüşken gene celallenip ordunun 'bütün kalelerine girilmiş, bütün tersaneleri zapt edilmiş' diye yakınmak da herhalde kendisine ait bir anlam içeriyor.
Ve gene ilginçtir, iki anlamsız şeyden bir anlam çıkıyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024
8.10.2024