İbrahim Kahveci
Bazı sorunları anlatmak epey zordur. Mesela siz vatandaşa sorunlardan bahsederken “Kardeşim yollardaki araba sayısını görmüyor musun?” diyebilir.
Mesela 91 seçimlerindeki vaatleri duyan Adnan Kahveci, daha o gün Türkiye’nin en az 10 yıl kaybedeceğini söylemişti.
Önceki gün eski Merkez Bankası Başkanlarından Durmuş Yılmaz İyi Parti Ekonomiden Sorumlu Başkan Yardımcısı olarak genel ekonomi sunumunu gerçekleştirdi. Bazı satırbaşlarını yeniden hatırlatmak istiyorum: İtiraz edilecek bir nokta var mı?
-Demokrasi olmazsa ekonomik kalkınma da olmaz...
-2001 öncesi işlenen günahları tekrar işlemeye başladık.
-Borçlanmadan büyüyemiyoruz. Daha kötüsü ise, borç maliyeti artıyor ama büyüme düşüyor.
-Sanayisizleşme gibi bir sorunumuz var. İmalat sanayinin payı yüzde 20’lerden yüzde 16,5’e geriledi.
-Bu büyüme modelinin değişmesi lazım. Alınan dış borçlarla döviz yaratıcı yatırım ve büyüme gerçekleşmiyor. Bu nedenle dış borç artışı ilerisi için en önemli nokta.
-Düşük ve orta teknoloji alanında yoğunlaştık. Orta üstü ve yüksek teknoloji alanına giremedik.
-Mehmet Şimşek’in bahsettiği “Yerlileştirme Yürütme Kurulu” konusunda çok geç kaldık.
-1 dolarlık yerli imalat için 0,82 dolar ithalat gerekiyor. Yabancı sermaye ve yabancı mallara bağımlılığımız haddinden fazla arttı.
-Borç ödeme sorunu yaşayan yaklaşık 4 milyon vatandaşımız var. Bu sayı önemli.
-TÜİK verileri ciddi derecede sorgulanır noktada. Geçmişte Arjantin’in yaşadığı olayları hatırlamak gerekir. (Arjantin enflasyona dayalı tahvil satmış ama ödeme zamanı istatistik kurumuna emir verilerek enflasyon olduğundan çok düşük ilan edilmiş. Ve Arjantin uluslararası piyasalardan kovulmuş)
-Veri güvenilirliği sorunu 1 numaralı sorunumuz haline geliyor.
ÜRETİM NEDEN ÇÖKÜYOR?
Son iki gündür bu konuyu işliyorum. Aslında bu sorunu 2010’dan beri işliyorum. Eski yazılarımda defalarca dile getirdim.
2010 yılında en fazla şu noktaya gitmiştim: “BU GİDİŞLE BÜYÜME GÜCÜMÜZÜ KAYBEDECEĞİZ.”
Evet, 2010 -2011 yıllarında yüzde 10’nun üzerinde büyüme rakamlarına rağmen defalarca “büyüme gücümüzü kaybetme” tehlikesine dikkat çeken yazılar yazdım. O günlerde bana “Millet o kadar mutlu ki, sana ne oluyor?” diyorlardı. Büyüme verileri kağıt üzerinde artırılmasaydı acaba şu anda kişi başına gelirimiz ne olurdu? Ben söyleyeyim mi... Bugün ki resmi verilerden en az 3 bin dolar daha az olurdu.
Bugün kişi başına gelirimiz 12 bin dolar civarında görülüyor. Buna göre sadece 4 kişilik bir ailenin aylık geliri 15 bin lira civarında olmalı.
Sorarım size, ailesinin aylık geliri 15 bin lira olan kaç kişi var?
Yine TÜİK’in Yaşam ve Gelir verilerine bakın. Oradaki verilere göre aylık geliri bu seviyenin altında olan kesim nüfusun yüzde 90’ının oluşturuyor.
Bu nasıl bir gelirdir ki, nüfusun yüzde 90’ı bu gelire ulaşamıyor. Üniversite sınavını ilk yüzde 1’0 -2,0 dilimler içinde kazanmış ve çok iyi işi olan kaç aile aylık 15 bin TL kazanıyor?
Türkiye’de orta sınıf dediğimiz eğitimli kesimin gelir artışı ilkokul ve okuma yazma bilmeyenlerin daha gerisinde kaldı. Hatta lise mezunları dahi üniversite mezunlarından daha yüksek bir gelir artışına ulaştı.
Ama yine bir başka veride ülkemizin orta-yüksek teknoloji üretiminde artış olduğu görülüyor. Acaba bu verilere bakınca bir Türkiye mucizesinden mi bahsedeceğiz? Yani bizde teknoloji ve bilimi okumayan (veya az okuyan) kesim mi başarıyor...
Resmi verileri izlediğimizde “Nuh peygamberimizin oğlunu cep telefonu ile aradığı” sözüne inanmamak elde mi? Ya da, google aslında II.Abdülhamit’in bulduğuna...
Acaba şu gerçekle ne zaman yüzleşeceğiz: Dış borçlanma ile yabancının ürettiği malları Türkiye’de satarak IMF’nin oluşturduğu bu modeli 2001’den bu yana uygulamaktan ne zaman vazgeçeceğiz?
2003-Ocak 2018:
Verilen cari açık: 555 milyar 411 milyon dolar.
Yabancıdan gelen döviz: 604 milyar 776 milyon dolar.
Kaynağı belirsiz gelen döviz: 37 milyar 562 milyon dolar.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
14.07.2025
10.07.2025
7.07.2025
4.07.2025
30.06.2025
24.06.2025
20.06.2025
19.06.2025
18.06.2025