Kadri GÜRSEL
Önümüzdeki günlerde Fırat’ın doğusunda bir şeyler olacak da, ne olacağını ‘oyun kurucular’ın dahi şimdilik tam olarak bildiğini zannetmiyorum.
Manzara bana çocuk iken sokakta, okulda futbol maçları öncesinde takımları belirlemek için şu tekerleme eşliğinde oynadığımız ‘ayak oyunu’nu hatırlatıyor: Aldım, verdim, ben seni yendim…
Birkaç metrelik bir mesafede karşılıklı duran iki baş oyuncu, birbirlerine, aynı anda birer adım atarak yaklaşır. Her adımda, ileri atılan ayağın topuğu sabit duran ayağın ucuna temas etmelidir. Oyuncular arasındaki mesafe birkaç adıma düşmeden önce kimin kazanacağı bilinemez. Attığı son adımla rakibinin ayağına basan kazanır.
Kazanan, kendi takımına bir oyuncu seçer. Aynı ‘ayak oyunu’rakip takımlar son halini alana kadar tekrarlanır: Aldım, verdim, ben seni yendim…
Fırat’ın doğusundaki ‘aldım-verdim’ oyununda taraflar birbirlerine şu adımlarla yaklaştılar:
Önce, Türkiye’nin ordusunu Fırat’ın doğusuna sokmasının muhtemel değil mukadder olduğunun ilgili tüm taraflarca algılanması temin edildi. Ekonominin bıçak sırtında olması nedeniyle bu askeri seçenekten iç siyasette yararlanmak yoluna gidilmedi. Harekatın yerel seçimler sonrasına bırakıldığı, Ankara’dan verilen mesajlara önemli bir dipnot olarak iliştirildi.
S-400 hava savunma sistemlerinin taşıyıcı ünitelerini Türkiye’ye getiren ilk Rus uçağı 12 Temmuz’da Mürted Hava Üssü’ne indi; ABD’den beklenen yaptırım beş gün sonra geldi, Türkiye F-35 programından çıkarıldı.
Dipnot: Rusya’dan S-400 alımı nedeniyle Türkiye’nin maruz kalabileceği Amerikan yaptırımlarını, Suriye bağlamındaki Türk-Amerikan krizinin serencamından ayrı düşünmek artık imkansızdır.
Devamında, 22 Temmuz’da ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Büyükelçi James Jeffrey bir heyetle birlikte Ankara’ya geldi. Amacı, Türkiye’yi Fırat’ın doğusuna tek taraflı, velhasıl ABD ile müzakere edilmemiş bir askeri harekat yapmaktan caydırmaktı. Bu temaslar sırasında Amerikan tarafı ikili ilişkilere zarar vermeyecek bir harekatın türünü ve çapını anlatmış olmalıdır.
Bu tarihten sonra ‘aldım, verdim, ben seni yendim’ oyununun adımları hızlanıyor.
1 Ağustos’ta Büyükelçi Jeffrey, ABD’nin başkenti Washington’da düzenlediği basın toplantısının Suriye’yle ilgili bölümüne şu cümleyle başladı:
“Suriye’de, halifeliğin (IŞİD’i kastediyor) yenilmesinden sonra, arta kalan hücreleri bertaraf etmek için yerel ortağımız Suriye Demokratik Güçleri ile birlikte çalışıyoruz. Bu faaliyet iyi gidiyor.”
Belkemiğini, PKK’nın Suriye’deki uzantısı YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) ABD’nin ‘yerel ortağı’olduğunu tabii ki herkes biliyordu. Jeffrey’nin bu gerçeği bir kez daha ve fakat Türkiye ile müzakere ortamındayken teyit etmiş olması, malumun ilamına önem kazandırıyor.
4 Ağustos’ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Afrin’e girdik, El-Bab’a, Cerablus’a girdik. Şimdi de Fırat’ın doğusuna gireceğiz. Biz bunu Rusya ile paylaştık, ABD ile paylaştık” dedi.
5 Ağustos’ta Amerikan ve Türk askeri heyetleri, Suriye’nin kuzeyinde bir ‘güvenli bölge’nin koordineli biçimde kurulmasıyla ilgili planları görüşmek üzere Ankara’daki Milli Savunma Bakanlığı’nda bir araya geldi.
6 Ağustos’ta, Ankara’daki görüşmeler sürerken, ABD Savunma Bakanı Mark Esper şunları söyledi: “Türkiye’nin (Suriye’nin kuzeyine) tek taraflı bir operasyonunun kabul edilemez olduğuna inanıyoruz. Yapacağımız şey, tek taraflı bir operasyonu ve Amerika, Türkiye ve Suriye Demokratik Güçleri’nin Suriye’nin kuzeyindeki ortak çıkarlarına yeniden zarar verilmesini önlemek olacaktır.”
ABD Savunma Bakanı, Türkiye’nin tek taraflı, velhasıl ABD’nin rızası alınmadan yapacağı bir operasyonu ‘önlemekten’bahsediyordu… Tabii ki diplomatik yollarla.
Esper, Ankara’daki görüşmelerde ‘bir uzlaşı sağlanacağını umduğunu’ da belirtti.
Esper’in bu açıklamasından bir gün sonra, 7 Ağustos’ta, iki taraf da Suriye’nin kuzeyinde bir ‘güvenli bölge’ kurulması hususunda anlaştıklarını ayrı ayrı ilan ettiler. Üç maddelik kısa açıklamada, güvenli bölgeyi birlikte kurmak ve koordine etmek üzere Türkiye’de bir ‘müşterek harekat merkezi’nin oluşturulmasına ve Suriyeli sığınmacıların ‘barış koridoru’ olarak tanımlanan bu mıntıkaya yerleştirilmelerine dair ortak bir irade beyan edilmekteydi.
Dikkat çekici olan, bu açıklamanın ‘güvenli bölge’nin uzunluğu ve derinliği konusunda herhangi bir ayrıntı içermemesiydi. Halbuki iki tarafın müşterek bir harekatı söz konusu olacaksa üzerinde öncelikle anlaşmaya varmaları gereken konu buydu. Net olan ise Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde tek taraflı bir harekata şimdilik girişmeyeceği ve buna karşılık ABD’nin de bu bölgeyi PKK’dan arındırma taahhüdünde bulunduğuydu.
ABD ve Türkiye, Suriye’nin kuzeyindeki ‘aldım-verdim’oyununda birbirlerinin ‘ayağına basmamaya’ karar vermiş gibi göründüler. Sanki birbirlerine, “Ben seni yendim” dememek üzere şimdilik mutabık kalmışlardı.
Oysa Savunma Bakanı Hulusi Akar, ’30-40 kilometrelik bir derinlik gerektiğini’ Amerikalılara ‘her ortamda ilettiklerini’söylemişti.
Amerikalıların ise beş kilometre derinliğindeki bir hat boyunca sınır bölgesinin SDG’den tamamen arındırılmasını ve bu unsurların ağır silahlarını sınırdan 14 kilometre geriye çekmesini önerdikleri, iyi haber alan yabancı kaynaklar tarafından bildirildi.
Toplam 14 kilometre derinliğindeki bu iki kademeli bölge Amerikan kontrolü altında olacaktı. Amerikalılar SDG’den arındırılmış beş kilometrelik birinci kuşakta ABD ve Türk ordusu haricindeki üçüncü bir gücün devriye görevi yapmasını kabul ediyorlardı.
Türkiye ise en az 30 kilometre derinliğinde olmasını istediği güvenli bölgeden SDG’nin bütün unsurlarının yanı sıra SDG’yle işbirliği yapmış Arap aşiretlerinin de çıkmasını ve burada güvenliğin TSK tarafından sağlanmasını şart koşuyor.
Amerikan ve Türk pozisyonları arasındaki makas açıklığı neredeyse 180 derece.
Türkiye’nin önceliği, Suriye sınırında algıladığı YPG/PKK tehdidine karşı kendi güvenliğini sağlamak ve Fırat’ın doğusunda Amerikan koruması altındaki SDG-YPG alanının coğrafi bütünlük ve derinliğini ortadan kaldırarak ileride fiili bir Kürt devletinin oluşmasının önüne geçmek.
ABD’nin önceliği ise müttefiki SDG-YPG’yi ve bundan dolayı da PKK’yı Türkiye’ye karşı korumak. ABD’nin anladığı ‘güvenli bölge’ aslında bir ‘tampon bölge’: Türk güvenlik güçleri ve PKK’nın birbirlerinden aralarında kurulacak bir tampon bölgeyle ayrılmasını hedefliyor.
Taban tabana zıt oldukları görünen Amerikan ve Türk yaklaşımlarının uzlaştırılması kolay değil ama bu iki modeli sınırın farklı noktalarında birbirinden ayrı biçimde uygulamak mümkün.
Misal, Türkiye’nin ‘Suriyeliler’ sorununu hafifletmek için bir miktar sığınmacının sınırın Suriye tarafındaki güvenli bölgeye nakledilmesi isteniyorsa, Tel Abyad gibi Arap çoğunluklu yerlerde Savunma Bakanı Akar’ın telaffuz ettiği 30-40 kilometrelik derinliklere ulaşılması hususunda bir uzlaşma doğabilir, diğer mıntıkalarda ise Amerikan modeline yakın çözümlerde anlaşıldığını görmek de pekala mümkündür.
Suriye’nin kuzeyindeki ‘aldım-verdim’ oyununun sonunda taraflar birbirlerinin ayaklarına gerçekten basarlarsa…
Türkiye’nin tek taraflı ve derinlere inen bir operasyonu sonucunda, Fırat’ın doğusundaki YPG-IŞİD denklemine dayanan Amerikan pozisyonu sarsılır ve hatta çökebilir.
Bunun sonucunda Suriye’deki Rus-Amerikan dengesi Rusya’nın lehine bozulur.
Washington’da Türkiye’ye karşı S-400 yaptırımlarının kapsamlı biçimde uygulanması için harekete geçildiğini görebiliriz.
Kriz, Türk-Amerikan ilişkilerini kapsamlı, çok sancılı ve tarihsel bir kopuşa sürükleyerek iki tarafın da farklı türden ama kendince büyük zararlar görmesine yol açar.
Sonra da bu patırtıda kimin ne aldığını, ne verdiğini, kimin kimi yendiğini tartışmaya devam ederiz.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.03.2020
5.03.2020
26.02.2020
20.02.2020
17.02.2020
4.02.2020
19.01.2020
9.01.2020
6.01.2020
3.01.2020