Mehmet ALTAN

Mehmet ALTAN
Mehmet ALTAN
Tüm Yazıları
ALÇAK...
20.01.2016
2245

 Türkiye, 2004 yılında Anayasa’nın 90. Maddesi’nde değişiklik yaparak yeni bir cümle ekledi: 


“…Temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır.” 

Böylece Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni yorumlayan ve uygulayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 60 yıllık içtihadını kendi ulusal hukukunun bir parçası yaptı. 

AİHM kararlarına ulusal yasalarına göre öncelik tanıdı.

Buna yasama, yürütme ve yargının uyma mecburiyeti var. 

Çünkü Anayasa hükmü… 

*** 

Peki, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, ‘ifade özgürlüğünü’ nasıl tanımlıyor? 

1976 yılındaki Handyside kararıyla… 

O karar ne? 

O karar fikir özgürlüğünü, “… şiddet çağrısı, övgüsü yapmayan ama devleti ve toplumu sarsıcı, çoğunluğun değer yargılarını alt-üst edici, bireyleri şok edici fikirlerin de ifadesine olanak tanınması” olarak tanımlıyor. 

Üstelik bu yasal çerçeve bir kez de 2004 senesinde TAŞ Kararı ile Yargıtay içtihatına da dâhil olmuş. 

Ayrıca, temel hak ve özgürlüklere dokunulamayacağını vurgulayan Anayasa’nın 13. Maddesi de orada duruyor. 

*** 

Kısacası, ‘imzacılar’ ile fiilen uğraşan herkes anayasa suçu işliyor. 

‘Siyasal İslamcı’ların sivil darbe peşinde koştuğu, Hitler faşizmi yolunda demokrasi ve özgürlük adına karşılarına çıkan her şeye ‘hain’ deme zevzekliğinin alıp yürüdüğü bir sırada bunları not düşmenin bir anlamı yok sanmayın… 

Türkiye yakın bir zamanda mecburen ‘hukuku’ anımsamak zorunda kalacak. 

Hukuk, bir kenarda unutulmuş bir enkaz olmaktan kurtulacak. 

*** 

Hep birlikte işlerin nasıl çığırından çıktığını izliyoruz. 

Kendi vatandaşlarına ‘alçak’ diyen cumhurbaşkanı da kendi vatandaşını döven ‘başbakan’ da görmemiştik… 

Bütün bu skandallara ahlâksızca susan beslemelerin böylesine düzeysizleşmesine de bu dönemde şahit olduk. 

Bu mevcut durum ve bu zehirleyici atmosfer, eğer Türkiye diye bir yer var ise çok uzun zaman sürdürülemez… 

*** 

Bu arada Recep Tayyip Erdoğan’ın 30 Mart 2012’de yaptığı bir konuşmaya rastladım: 

“Bugün yeni bir gün, bir milattır. Artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı aşikârdır. 

Alenen cinayet işleyen, alenen katliam yapan saldırgan bir devletin pişmanlık dilemeden ve hesap vermeden insanlığa kendisini anlatması, uluslararası toplumun yüzüne bakması mümkün değildir. 

Masum insanlara silahla saldırmak, kan akıtmak, katliamda bulunmak açıkça devlet terörüdür.” 

Bugün akademisyenlere ‘alçak’ diyen cumhurbaşkanı dört yıl önce bu sözleri söylüyormuş. 

Bu sözlerin daha hafifini söyledi diye akademisyenlerin evlerini terör şubesinin polisleri basıyor bugün. 

O gün öyle, bugün böyle… 

*** 

Türkiye’de siyasetin, ülkede mağdur bırakmayacak ve sorunları çözecek bir toplumsal proje üretme ve uygulama yeri olması gerekiyor. 

Siyasal iktidar ise ezik ve gözü dönmüş bir yamyamlıkla para ve iktidar peşinde koştuğu için ne bir sorun çözebiliyor ne de yeni bir proje üretebiliyor. 

Dört yıl önce Erdoğan’ın söylediği sözleri bugün suç kabul eden şiddetli zikzaklar çiziyor. 

Ne bir ilkeleri, ne bir inançları, ne bir hukukları var. 

Biraz daha para için, kendilerini de ülkeyi de batırıyorlar.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar