Mehmet Y. Yılmaz
Cumhurbaşkanlığı seçiminde ise Recep Tayyip Erdoğan’a oy vermeyeceğini söyleyenler, vereceğini söyleyenleri geçmiş durumda.
Hep söylediğimi tekrarlayarak başlayayım: Seçim sath – ı mailine girilmeden, kampanyalar başlamadan yapılan araştırmalar, eğilim belirlemekte belki işe yarar ancak, kesin sonuç gibi görülmemelidir.
Seçmenin oy verme davranışlarını etkileyecek çok faktör var ve o faktörlerin ne yönde çalışacağını tahmin edebilmek için o dönemi yaşamak gerekir.
Ancak söylediğim gibi bu araştırmalar genel bir eğilimi de gösteriyor ki Erdoğan’ın seçilmeme olasılığı çok yüksek.
Üçüncü kez Cumhurbaşkanlığı seçimine girecek ancak bu sorunu YSK marifetiyle atlatacaktır, bugünden iddiaya girerim.
Öyle görünüyor ki muhalefet kampanyasının ana eksenini “güçlendirilmiş parlamenter sistem” oluşturacak.
Böyle bir sistemi daha önce hiç duymadığımı da yazmıştım ancak belli ki Ala Turka başkanlık sisteminde yaşadıklarımız nedeniyle muhalefet, bu talebin seçmende bir karşılık bulacağına inanıyor.
Ben de bugünden söyleyeyim ki yanılıyor!
Seçim bunun çok daha ötesinde bir zemin üzerinde kazanılacak ya da kaybedilecek.
* Birincisi adayınız kim olacak?
* İkincisi, iktidara gelirseniz ne yapacaksınız?
Muhalefet liderlerinin bu durumdan pek hoşlanacağını zannetmiyorum ancak muhalefetin adayının Ekrem İmamoğlu olmasını kaçınılmaz görüyorum.
O da zaten seçim kampanyasını şimdiden başlattı, il, ilçe demeden Türkiye’yi dolaşıyor, halkla temas ediyor, yerel güç odaklarıyla, politikacılarla buluşuyor.
Kuşkusuz ki seçimi çantada keklik görüp, parti liderlerini aday olmaya yönlendirmeye çalışanların sayısı iki büyük muhalefet partisinde de küçümsenemeyecek kadar çoktur.
Bunların temel davranış saiki esasen kendi pozisyonlarını korumaktır.
Lider seçimi kaybetse de parti içinde pozisyonlarını muhafaza etmek. Kazanırsa da bu yakınlıktan istifade ederek daha üst pozisyonlara sıçrayabilmek.
Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener bu tür “dolduruşlara” pirim verirler mi diye soracak olursanız, mümkündür, böyle bir dolduruşa gelebilirler.
Kazanırlar mı, kaybederler mi derseniz, bugünkü araştırmalar eğer bir genel eğilimi temsil ediyorsa kaybederler diye iddiaya da girebilirim.
“İktidara gelirseniz ne yapacaksınız” sorusunun yanıtı da önemlidir demiştim.
Özellikle de TBMM seçimi açısından.
Bugünkü tablo başkan seçimini kazanmaya yetse de TBMM seçimini AKP –MHP blokunun daha çok milletvekili kazanarak tamamlamasının mümkün olduğunu gösteriyor.
Bu seçimde öne geçmeyi sağlayacak şey “güçlendirilmiş parlamenter sistem” vaadi olamaz.
Vatandaşın işsizlik sorunu nasıl çözülecek? Tencere nasıl dolacak ve kaynayacak? İnsanlar çocuklarının geleceğinden nasıl emin olacak? Her çocuğun iyi eğitim hakkına sahip olabilmesi nasıl sağlanacak? Bireysel özgürlüklerimiz nasıl teminat altında olacak? Rejim, hayatıma karışmayı aklından geçirebilecek mi?
Böyle birçok temel soru var ve bunların en önemlisi de ekonomi.
Türkiye’yi bugünkü çıkmaza sürükleyen sadece Erdoğan’ın kendisini ekonomist zannetmesi ve tuhaf para politikası fikirlerine sahip olması değil.
Türkiye ekonomisinin yapısal sorunları, sadece para politikasıyla çözülemez.
Sorun sistemin kendisinde.
Milli gelirin nasıl paylaşılacağında. Milli gelirin nasıl arttırılacağında.
Bunun için dört başı mamur bir program ortada yoksa, beklenen oy yağmurunun olmayacağını söylemem için falcı olmam gerekmiyor.
Ve en zor olanı da bu programı ortaya koymak: CHP, neo liberal ekonomi politikalarını daha iyi uygulayacağını mı vaat edecek?
Dünyanın neresinde neo liberal politikalarla işçi, köylü, küçük memur, küçük esnafın refahı arttırılabildi ki Türkiye’de artsın?
Millet İttifakı’nın ortaklarının ekonomi programı hangi zeminde oluşacak?
Anayasa’yı değiştirmek için ortak program üzerine çalışmak bundan daha önemli değil.
***
Anayasa’nın hatırlatılmasından niye gocundular?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, memurları kanun dışı emirlere uymamaları konusunda yüreklendirmek için konuşunca AKP lideri çok kızdı.
Kılıçdaroğlu, TÜGVA gibi vakıflar ile tarikatların bir tür paralel devlet yapılanması oluşturmakta oldukları iddiaları gündeme gelince şunu söylemişti:
“18 Ekim Pazartesi itibarıyla bu düzenin illegal isteklerine verdiğiniz tüm desteğin sorumluluğu size de ait olmaya başlayacaktır. 'Emir almıştım' diyerek bu kirli işlerden sıyrılamazsınız. Size kanun dışı ne yaptırılıyorsa pazartesi itibarıyla durun. Bu illegal paralel sistemlerden elinizi eteğini çekin.”
Bunun üzerine AKP Genel Başkanı “sen nasıl olur da bu ülkenin memurlarını tehdit edersin” dedi.
Erdoğan’ın Meclis’teki vekili el yükseltti:
“Ateşle oynuyorsun. Biz tiyatro diye itibarsızlaştırmaya çalıştığın 15 Temmuz cehenneminden çıktık. Kimi tehdit ettiğine dikkat et.”
“Tehdit” imalı söz burada kime aittir diye sormayacağım.
Ancak bir ülkenin meşru ana muhalefet partisi liderinin, Anayasa’nın 137. Maddesini devlet memurlarına hatırlatmasının, iktidarı niye bu kadar kızdırdığı üzerine düşünmek gerek.
Anayasa’nın 137. Maddesi şöyle:
“Kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse, üstünden aldığı emri, yönetmelik, tüzük, kanun veya Anayasa hükümlerine aykırı görürse,
yerine getirmez ve bu aykırılığı o emri verene bildirir. Ancak, üstü emrinde ısrar eder ve bu emrini yazı ile yenilerse, emir yerine getirilir; bu halde, emri yerine getiren sorumlu olmaz. Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getirilmez; yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz. Askerî hizmetlerin görülmesi ve acele hallerde kamu düzeni ve kamu güvenliğinin korunması için kanunla gösterilen istisnalar saklıdır.”
- maddede de memurlar ve diğer görevlilerin Anayasa’ya, kanunlara sadık olarak faaliyette bulunma yükümlülüğü yok mu?
Devletin her düzeydeki memuruna kanuna aykırı emir vermiyorsanız, bu durumdan da gocunmuyor olmanız gerekir.
Ancak AKP yöneticileri kızıyor çünkü her iktidarın başına gelen, onların da başına geliyor.
Bu da devlet bürokrasisinin, iktidardan gitme ihtimali beliren yönetimlerin verdiği emirlere uymak konusunda titizlenmesidir.
İktidarın ilk günlerinde emirleri yerine getirirken kimse kanundu, tüzüktü dinlemez ancak iktidardan gidiş hissedilmeye başlandığı andan itibaren fotokopi makinaları da çalışmaya başlar.
Bürokrasi, kendini güvene almak için belge ve bilgi biriktirir ki yeni iktidarla birlikte gelebilecek olası suçlamalara karşı hazırlıklı olsun.
Bu iktidar döneminde kapalı kapılar ardında yapılan ihalelerin, nüfuz ticaretinin haddi hesabı yok.
Bakın belediyelerde AKP döneminde neler yapıldığı birer birer ortaya çıkıyor.
Bunların büyük bölümü o gün verilen kanunsuz emirlere uymak zorunda kalanların, güvence arayışıyla bir kenara kaldırdıkları belgelerle ortaya çıkıyor.
Rejimin korkusu da esasen budur.
Bir siyasi çağrıya böyle tepki verilmesinin başka bir nedeni olamaz zaten.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2025
26.06.2025
23.06.2025
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025