Mümtazer TÜRKÖNE
Seveni-sevmeyeni vardı. Kötü haber duyulunca ortalığı bir şok dalgası sardı. Olanlar anlaşıldı, umutlar ve tereddütler artık yerini gerçek haberlere bırakmaya başladı.
Her kriz fırsatlara kapı aralar, tabii daha çok huzursuzluğa yol açar. Toplum huzursuz. Huzursuzluğun sebebi belirsizlik. Bize düşen, taşları yerli yerine koyarak, önümüzde uzanan yolları tanımaya çalışmak.
Ortada bir cenaze var. Hükümet'e destek olmak da karşı durmak da durumu değiştirmiyor. 17 Aralık soruşturması, eninde sonunda tamama ermesi gereken bir süreç başlattı. 16 Aralık gününe dönmenin artık imkânı yok. Daha ötesi, durdurulan bir soruşturma dalgası dosyasına sığmakta zorlanıyor. Endişeye kapılanların, huzursuz olanların önlerini görmek için peşinen kabul etmesi gereken bir öngörü: Bu mesele mahkemede bitecek. Siyasî olarak üretken tartışmalara ve kavgalara girişmek sonucu değiştirmeyecek. Kararı mahkeme verecek. Birileri uluslararası komplonun peşine düşüp, "paralel devlet"i deşifre etmeye ve "şer ittifakı"na halkı ikna etmeye çalışırken, savcı elindeki yolsuzluk soruşturmasını tamamlayacak, topladığı delilleri bir iddianameye döküp mahkemenin önüne koyacak. Mahkeme de bize dönüp "nasıl bilirdiniz" diye sormayacağına, yani kamuoyu araştırmaları veya seçim sonuçlarına bakmayacağına göre cenazeyi bu delillere bakarak kaldıracak.
Toplumdaki belirsizlik ve huzursuzluk, duygusal tavırları keskinleştiriyor. Yargı duruma el koyduğuna ve elini geri çekmesi de mümkün olmadığına göre herkesin durumu kabullenmesi lâzım. Masumiyet karinesine saygı gösterip, yargının işini baskı altında kalmadan yapmasına fırsat vermekten başka çare yok. Bizler işin siyasî boyutuna bakıp, orada olup bitenlerden anlamlar devşirmeye çalışıyoruz. Savcılar ve yargıçlar siyasî polemiklere giremiyorlar; önümüzü görmek için kullanacağımız bilgileri, bu soruşturmalar hakkında sürekli konuşan Başbakan veriyor.
Başbakan, 11 yıldır başımızda. Hangi durumda ne tepkiler verdiğini ezberledik. Söyledikleri gibi söylemedikleri de vaziyeti aydınlatıyor. Bir yolsuzluk var mı? Başbakan kendi üslubu ve tarzı içinde, soruşturma dosyasının ürkütücü olduğunun işaretlerini fazlasıyla veriyor. Öncelikle, yolsuzluklar hakkında çelişkili şeyler söylüyor: Halk Bankası genel müdürünün evinde bulunan paranın bir hata olduğunu sonunda kabul etmesi gibi. Yolsuzluk iddialarının "iftira" olduğuna dair bir savunmaya girişmiyor. Delillere ve bulgulara dayalı bir savunma yerine davayı siyasî alana taşıyor ve orada çözüm arıyor. Önce yargıya topyekün bir savaş açarak, hakkında verilecek hükmü peşinen tartışmalı hale getirmeye çalışıyor. Tribünlere hitap ediyor; arkasındaki halk desteğini yargının karşısına dikiyor. Kaos endişesini ve alternatifsizliği tahrik ederek, toplumun huzursuzluğunu siyasî desteğe dönüştürüyor. Yargı karşısında güç toplamak adına, ordudan kurumsal destek arıyor. Bu desteği sağlamak için Pandora'nın kapanmış kutusunu sonuna kadar açıyor; davaları yeniden yargılamaya teşebbüs ediyor. Cezaevinde yatanların kurtuluşu, Hükümet'in ayakta kalmasına bağlı olduğu için doğru bir hesap; ama çok tehlikeli. Kimse minnet hissi duymayacağına göre, Hükümet'in yağmurdan kaçarken yakalanacağı doluyu kestirmek pek zor değil.
Başbakan'ın işaretlerini verdiği üzere, savcıların elindeki dosya çok sağlam ise bu tedbirlerin hiçbiri çare olmayacak. İkinci dalga tutuklamalar gerçekleştiğinde durumun vahameti kamuoyu için de "üstü örtülemez" bir şekilde zihinlere yerleşecek. Bundan sonra netleşecek olan duruma hazır olalım. Hükümet'in kaosu engelleme yeteneği olmadığı ortaya çıkacak. Bu tablo netleşince, toplumu istikrarsızlık ve ekonomik çöküş ile korkutma argümanları da çökecek. Başbakan da dahil hep birlikte, ülkeyi istikrar içinde tutacak bir çözüm ve alternatif arayışına girişeceğiz. Bulabilecek miyiz? Çözüm fırsatı Başbakan'ın elinden kayacak. Sonra?
Yüksek bir hararetle Başbakan'ı seven veya sevmeyenlerin körüklediği kavgayı ve kutuplaşmayı bir kenara bırakmalıyız. Ortada artık bir cenaze var. Ölüyü diriltmek mümkün olmadığına göre; "Bu cenaze nasıl kalkacak?" sorusu, hepimizden cevap bekliyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025
27.05.2025
23.05.2025
13.05.2025
12.05.2025
6.05.2025
5.05.2025
5.05.2025