Mümtazer TÜRKÖNE
Bu soruyu “İhsanoğlu’nun şansı var mı?” diye sorduğunuz zaman her denklem alt-üst oluyor.
Yarış iki aday arasında geçiyor. Birinin şansı diğerinin şanssızlığı demek. Seçim kampanyası için bir ay çok kısa görünüyor; ama siyasette bütün dengelerin alt-üst olmasına yetecek kadar uzun bir süre. Yukarıdaki soruya vereceğiniz cevap, hızla bozulan dengelere göre bu süre zarfında çok değişecek.
Dün Çırağan Sarayı’nda, İhsanoğlu’nun basın tanıtım toplantısını izledim. Erdoğan’ın adaylığını ilan ettiği dev toplantı ile ister istemez mukayese ediyorsunuz. Yerinden ok gibi fırlayan Ferrari’nin şoföründe gördüğünüz nefs emniyeti ile, enerjisini tasarruflu kullanmaya çalışan bisiklet yarışçısının sabırlı duruşunu mukayese edin. Hiç mübalağası yok. Erdoğan ile İhsanoğlu arasındaki cumhurbaşkanlığı yarışı, ikiyüz beygirlik motora sahip bir yarış arabası ile vitesi bile olmayan bir bisiklet arasında geçiyor. Bu eşitsizlik ve adaletsiz tabloya rağmen yine de soralım: Kim şanslı? Tabii ki İhsanoğlu. Şu yorumda iddialıyım: Çünkü yarış Formula pistinde değil, çoluk çocuğun koşturduğu, insanların huzur aradığı ve trafiğe kapalı şehir içindeki bir parkta yapılıyor.
Şayet bir cumhurbaşkanı seçecekseniz, Erdoğan bu göreve talip değil; o yürütme gücünü tek başına kullanmak istiyor. Nitekim bütün mesajları ile “beni devlet başkanı seçin” demiş oluyor. Selahattin Demirtaş’ın ispat-ı vücut gayretini bir kenara bırakırsak cumhurbaşkanlığına sadece İhsanoğlu talip. Sadece o, umhurbaşkanı olarak anayasal yetkilerimi kullanacağım diyor. Bu anayasal yetkiler arasında, icranın başı olmanın yer almadığını, altını çizerek hatırlatıyor.
Genel vizyonu: “Ülkede huzur, dışarıda itibar”. Toplumu kutuplaştıran ve dış politikası çöken rakibine karşı kuvvetli bir pozisyon. İnce siyaset yapıyor. “Monşer” polemiğini, Erzurumlu İbrahim Hakkı’dan iktibas ettiği “azizim” hitabı ile karşılıyor. “Başörtülüye sıkmabaş, Gezi eylemcisine çapulcu dedirtmem” sözü, demokrasi ve özgürlük isteyen geniş kitleler için sonuna kadar açık bir kapı. Üstelik “siyasete uzak” denilen biri için fazlasıyla siyasî. Siyaset aynı anda hem “kavga” hem de “uzlaşma” anlamına gelir. Açık şekilde karşınızda iki siyaset tarzı ve iki siyasetçi duruyor. Ne arıyorsunuz? Kavga mı, yoksa uzlaşma mı?
Seçimin temel dengeleri şöyle oluşacak. Selahattin Demirtaş faktörü yüzünden Erdoğan’ın ilk turda kazanması imkânsız. CHP’li ve MHP’li seçmenin, motivasyon eksikliği yüzünden katılma oranları düşecek. İkinci turda HDP, siyasî kimliğini muhafaza edebilmek için 2010 referandumunda olduğu gibi boykota gidecek. Saflar belirginleşecek ve ikinci turda seçime katılma oranı yükselecek. Sandıkta bir kralı seçememek için, “Erdoğan’ın kaybetmesi” genel bir eğilime dönüşecek. Bu bir senaryo. Bu tür senaryolar önünüzü görmenizi sağlar. Bu seçimlerde biri cumhurbaşkanı, diğeri devlet başkanı adayı olan iki rakip yarışıyor. Kim kazanacak sorusunun cevabı kişilerde değil, sisteme dair bir uzlaşmada yatıyor. Cumhurbaşkanı mı, yoksa devlet başkanı mı seçeceğiz.
Bugün Erdoğan’ın açıklayacağı “vizyon belgesi”, bir cumhurbaşkanının uzlaşı vizyonunu değil, icra ve yasama gücüne sahip bir devlet başkanının programını yansıtacak. Erdoğan iddialı bir kampanya yürütmek zorunda. Artık kabul edilebilir sınırlara çekilmesi imkânsız. Bu yüzden cumhurbaşkanı seçilme ihtimali yok; devlet başkanı olarak tahta çıkmak zorunda.
Bu durumda tek cumhurbaşkanı adayımız var: Ekmeleddin İhsanoğlu.
AK Parti gibi bir kitle partisinin, tesbih gibi imamesi kopunca derin bir dağılma yaşaması kaçınılmaz. Erdoğan’da gördüğünüz kontrol kaybının ve alenen kendi adamlarını tehdit etmesinin sebebi işte bu. Demek ki, devlet başkanı olma şansı da yok. Bugünden ortaya çıkacak manzara: Halefi kim olursa onu meşru sınırlar içine çekilmeye zorlayacak. Böylece Uhud senaryosu işlemiş olacak.
İpi kim göğüsleyecek? Bu seçimin sorusu bu değil. Yaya yolunda Ferrari mi istiyorsunuz? Değilse, biri hükmen mağlup olacak.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- CHP evrim geçiriyor
24.09.2025 - Demokrasinin içerideki ve dışarıdaki dinamikleri
21.09.2025 - Muhafazakârlığın önlenemeyen düşüşü
18.09.2025 - Sokak çağrısı
14.09.2025 - Nereye gidiyoruz?
9.09.2025 - Yargı sopası her sorunu çözemiyor
6.09.2025 - Demokrasinin sonu mu?
5.09.2025 - Barış Umudu
2.09.2025 - İslâmcıların iki yüzü, Türkçülerin devleti ve Kürt sorununun çözümü
1.09.2025 - Çözüm Süreci’nin künhüne vakıf kaç kişi var?
30.08.2025
Yazarlar
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
Dağda Gezen Adidas
Kürtler dağ türkleridir. Eskiden dağda yürürken kart kurt sesi çıkardı.