Murat Sevinç
Yeryüzünde, halihazırda böyle bir muhalefet var mıdır? Olup biteni bu şekilde algılayan, böyle yorumlayan ve tepki gösteren. Bilmiyorum. Ancak muhalefetin ‘niteliği’ açısından, AKP’nin çok ama çok şanslı olduğuna kuşkum yok.
İnsan iktidar yanlısı olabilir. İnsan iktidarın sosyal ve ekonomik siyasetini destekleyebilir. İnsan iktidarın dış siyasetini çok beğenebilir. İnsan iktidarın söylemine hayranlık ve hatta aşk duyabilir.
İnsan dediğimiz, tarih boyunca, muhtelif ülkelerde; sevdi, destekledi, beğendi, hayranlık duydu.
Ve o ülkelerin her birinde, iktidarın yapıp ettiklerine, dünya görüşüne karşı çıkan ‘insanlar’ da oldu. Rejimin niteliğine göre, o insanlara ya ‘hain’ denildi ve yok edildiler ya da ‘muhalefet’denilerek, bir gün iktidar olabilmeleri için gerekli koşullar, yollar yaratıldı, sağlandı.
Şimdi, bu yazıda devlet şudur, devlet bu demektir, devlet egemen sınıfın baskı aracıdır vesaire, diyerek gevezelik etmeyeceğim.
Şunu diyeceğim:
Herhangi bir koşulda, herhangi bir ülkede ve zamanda, muhalif olduğunu düşünenlerin, ‘İdeolojileri bir yana bırakalım’ demesi, bu ifadeye ‘söz’ muamelesi yapması, en hafif tabirle şuursuzluktur!
‘İdeolojileri bir yana bırakalım’ demek, iliklerine kadar ideolojik bir temennidir. Bu denli ideoloji yüklü ifadeyi bilgiçlikle sarf edenler, ya hakikaten yaşamı boyunca derli toplu tek bir sosyal bilim eseri okumamıştır ya da toplumu, iktidar her kimse onun amaçları doğrultusunda yönlendirmeye çalışıyordur.
Biz elma değiliz. Biz masa değiliz. Biz fincan değiliz. Biz keçi ya da koyun değiliz. Biz bahçe çiti değiliz. Biz insanız ve ideolojisiz insan olmaz. Bir kez daha: İdeolojisiz insan olmaz. Ve ideoloji, Çarşamba çıkarılıp Perşembe yeniden giyilen bir kıyafet değildir.
İnsan ‘bir yerde’ doğar. İnsan ‘bir ailede’ büyür ve öğrenir. İnsan‘bir okulda’ ve ‘bir yönde eğitim’ alır. İnsan bir ‘dine’ inanır. Bir dine inanmaz. İnsan bir ‘ibadethaneye’ gider. İnsan o okulda ve o ibadethanede ve o ailede her ne dinliyor ve görüyor ise o kadardır. İnsan bir ‘sınava’ girer. O sınavda ‘bir ideoloji’ ile ilintili sorular hazırlanmıştır. İnsan ‘bir işte’ çalışır. İnsan o işine ‘bir yolla’gider. O yolun şekline göre insan, her gün ‘başkalarıyla’ iletişim halindedir. İnsan ‘aile’ kurar. İnsan ‘aile’ kurmaz. İnsan ‘bir biçimde’ yaşar. İnsan sayısız ve karmaşık ‘ilişkiler ağı içinde’yaşar. O ilişkiler ağı ne ise, insan o olur.
Ezcümle, insan ‘koşullarının toplamından’ başka bir şey olmayan, ‘toplumsal’ bir varlıktır.
O toplumsal varlık, öğrendiği, bildiği hemen her şeyi, yaptığı hemen her şeyi, egemen sınıf tarafından daha önce belirlenmiş ilkeler örüntüsünde yapar. Bu nedenle aynı gün ve saatte İsveç’te, Suriye’de ve Türkiye’de doğan çocuklar, yirmi yıl sonra başka insanlar olur. İsveç’te, Suriye’de ve Türkiye’de doğan çocuklar, ülkelerinin farklı katmanlarına mensup, kendi içlerinde de başkalaşan bireylere dönüşür.
Hâl böyleyken;
Sevgimiz, inançlarımız, nefretimiz, alışkanlıklarımız, beğenilerimiz, yaşama bakışımız, ahlaki değerlerimiz, diğer insanlara ve olaylara yaklaşımımız; bir toplumsallık içinde, toplumsallaşarak edinilir. Hepsi öğrenilir. İnsan, ahlaklı olmayı öğrenir, ahlaksız olmayı öğrenir, sevmeyi ve nefret etmeyi öğrenir, kurallara uymayı ve sahtekârca yaşamayı öğrenir.
‘İnsan’ öğrenir. Demek ki insan, belli koşullarda, önceden var olan bir sahada, önceden belirlenmiş kurallar içinde, insanlaşır. Sahip olduğumuz tüm düşünceler, bize birileri tarafından aktarılır.
Dolayısıyla, bir insanın annesini sevmesi dahi, öğrenilir; bir deneyimin ve tarihselliğin sonucudur ve kaçınılmaz bir biçimde‘ideolojiktir.’
Türkiye’de muhalif olduğu iddiasındaki kimi insanların, zırt pırt devlet-hükümet ayrımı üzerinde değerlendirme yaparak ve üstelik -herhangi bir kavram hakkında derli topu bilgi sahibi olmadıkları için- o ayrımı da yanlış yaparak, zor zamanlarda‘ideolojileri bir yana bırakma’ çağrıları, eğer bilinçli bir yönlendirme değilse, hödüklüktür. Zira, o ‘zor zamanın’ oluş gerekçesi, belli bir ideolojik yönelimin tercih edilmesidir.
Kapitalizmi savunmak, bir seçenektir. Kapitalizme, sömürüye karşı ve eşitlikten yana olmak da bir diğer seçenek. Neoliberal siyasete taparcasına bağlı olanların, yaşamda ve tarihte başka bir seçenek yokmuşçasına, hiç olmamışçasına, asla olamazmışçasına, sermayenin başı her sıkıştığında ‘İdeolojilerinizi bir yana bırakın’ çağrısını tekrar etmeleri, vatan sevmek filan değil, siz de kapitalist olun, demektir. Siz de, milli gelirin yarısından fazlasının yüzde 1’in elinde olmasını takdir edin, demektir. Siz de, kendisini Sabancı ile aynı güvertede zanneden asgari ücretlilerden olun, demektir.
Vatan söz konusu ise gerisi teferruattır, sözü iyi hoştur da, ne vatan birilerinin tapulu malıdır ne de teferruat denilen önemsizdir. Belli ki ABD ile arayı düzeltene dek adı sık anılacak olan komünist şair Nazım Hikmet demiyor muydu; “Vatan çek defterlerinizse…”
‘İdeolojileri bir yana bırakın’ önerisi; siyaset yapmayın, düşünmeyin, farklı siyasi öneriler sunmayın, demektir. Size verilenle, size söylenenle yetinin, demektir. Sizin muhalefetinizi de iktidar belirler nasıl olsa, kafanızı yormayın, demektir. Biz her on yılda bir tüm borçları size ödetir ve yeni bir kadroyla devam ederiz, demektir.
Üstelik tüm bu pespayeliği, vatanseverlik zannetmektir.
Çünkü söz konusu ‘muhalifler’ vatanseverlik ile milliyetçiliğin aynı şey olmadığı anlamak istemezler. Çünkü milliyetçi ‘ideolojinin’ bütün bir yirminci yüzyılı kana buladığını anlamak istemezler. Çünkü milliyetçi ‘ideolojinin’, ‘emperyalizmin’ eli ayağı olduğunu anlamak istemezler. Çünkü emperyalist devletlerin, sömürürken din ve milliyetçiliğe nasıl da ihtiyaç duyduklarını anlamak istemezler.
Şu anda, iktidar şunu yaptı, bunu yaptı, o kadar da ilgilenmiyorum doğrusu. Gizli saklı bir şey yok, her şey gözümüzün önünde oluyor. 2001’de yaşananların ‘fırlatılan anayasa’ ile ilgisi ne kadardıysa, bugün yaşadıklarımızın da‘tutuklu rahip’ ile ilgisi o kadar.
Derdim, iktidar yandaşlarıyla, telefon üzerinde tepinenlerle, fotokopi dolarları yakanlar ile değil. O tosunlar, müsebbibi oldukları sistem içinde, üç liraya aldıkları doları yedi liraya bozdurup anormal kârlar elde etmekle ve Katar’a şükranlarını sunmakla meşgul. Kolay gelsin.
Derdim, muhalifliği kimselere bırakmayıp her birimize, bilgiç tavırlarla ‘İdeolojilerinizi bir yana bırakın’ buyuran, milliyetçilik ve emperyalizm hakkında en küçük fikirleri olmayan, kapitalizmle mücadeleyi içermeyen emperyalizm karşıtlığının bayağı bir yabancı düşmanlığından öte anlam içermediğini kavrayamamış olanlarla.
Kendileri istediklerinde, her nasıl olacaksa ‘ideolojilerini bir yana bırakıp’ belirledikleri zaman zarfında bir ‘masa’ olmayı tercih edebilirler kuşkusuz. Hammaddeleri müsait.
Buna mukabil cehaletlerini, antiemperyalizm sandıkları koyu milliyetçiliklerini ve sermayenin/iktidarın ‘gözüne girme’heveslerini, vatanseverlik adıyla pazarlamasınlar. Ayıptır…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.06.2025
18.05.2025
10.05.2025
1.05.2025
22.04.2025
24.03.2025
20.03.2025
18.02.2025
13.02.2025
10.02.2025