Nabi YAĞCI-Taraf Yazıları

Nabi YAĞCI-Taraf Yazıları
Nabi YAĞCI-Taraf Yazıları
Tüm Yazıları
Yeni İpek Yolu, yeni Türkiye
26.09.2011
2756

 Yüzme öğrenmeye çalışan biri suyla boğuşurken bir süre sonra aniden fark eder ki artık suyun yüzünde durabiliyor, yüzüyor. Yıllardır değişimden söz ediyoruz, değişimin gerekliliğinden, nasıl değişebileceğimizden falan. Düşünürken birden fark ettim ki yanlış bakıyorum, değişim hâlâ bir gereklilik ve sürmekte de ama dünkü Türkiye’de değiliz artık, Türkiye değişti.

Yeni bir Türkiye’de yaşamaktayız...

Değişmekte olan ama artık değişmiş bir ülkedeyiz...

Bundan böyle yeni Türkiye kavramını kullanacağım ve onun ışığında gelişmelere bakmaya çalışacağım.

Değişiyoruz demekle değiştik demek arasındaki fark değişeni, yeni olanı fark edebilmek açısından önemli. Artık yüzmeyi öğrenmiş birisi olarak bu yeni imkânınızı nasıl kullanacağınızı düşünürsünüz. Suyla boğuşmaz, bundan böyle su size değil siz suya hâkim olursunuz. Yüzmeyi öğrenmiş olmak sizi Manş denizini geçecek yüzücü yapmaz hemen ama artık o potansiyele sahipsinizdir, bu imkânı kullanıp kullanmamak size bağlı.

En önemlisi artık boğulma korkusunu atmış durumdasınız, kendinize güvenerek enginlere açılabilir, buna cesaret edebilirsiniz. Özgürlüğü talep eden değil özgürleşen ve en önemlisi suya girerken can yeleklerine (vesayete) ihtiyaç duymayan, özgürleşmeden korkmayan insan oluruz.

İşte değişen Türkiye ile değişmiş Türkiye nitelemeleri arasındaki fark bunun gibidir. Türkiye yüzmeyi öğrenmiş ise, yüzebiliyor ise artık eski Türkiye’den değil yeni Türkiye’den söz etmeliyiz. Yeni Türkiye’nin insanları olarak kazandığımız yeni imkânlarla geleceğe bakabilmek, eski Türkiye’nin yeniyi bekleyen insanı olmaktan her halde çok farklı olacaktır. Fakat soru şu;


Yüzmeyi öğrendik mi gerçekten?

Yine bombalar patlıyor, dört genç kadınımızın ardından beş insanımızı daha yitirdik. Acımasız şiddet sürüyor. Fakat yeni bir kamuoyu oluştu artık, paniğe kapılmıyor ve dolayısıyla şiddete başvuranların ve şiddetten siyasi rant elde etmek isteyenlerin ekmeğine yağ sürmüyor. Sivillere yönelik terör eylemlerinin daha da arttığı durumda bu sağlam duruş bozulabilir elbette. Ama bozulmaması için önce şu anda kazanılmış olanı görüp bu olumlu ruh halini takviye etmeliyiz. MİT-PKK görüşmesinin basına yansımasının kamuoyunda bir bakıma anlayışla karşılanması, tepki görmemesi hayli ilginçti. Üstelik şiddetin tırmandığı koşullarda.

Son üç beş yılın Türkiye’sini düşünelim: Şeriat geliyor, laik cumhuriyeti koruyalım diyerek insanların sokaklara döküldüğü, bayrak mitinglerinin yapıldığı, evlerin pencerelerine bayrakların asıldığı Türkiye’yi... Artık bu korku yok. Görüldü ki şeriat falan gelmiyor. Gelmeyecek. Öyleyse din ve laiklik meselelerine gerilimsiz, daha geniş bir demokrasi penceresinden bakabiliriz. Daha fazla demokrasiden korkmayız.

Bırakalım şeriatın gelmesini Başbakan’ın Mısır’da yaptığı konuşma yeni bir laiklik anlayışı üstüne düşünmeye davet ediciydi. Din özgürlüğü ile inanç özgürlüğünü ayırt eden bir yeni anlayışı gündeme getiriyor. Bu durum, Türkiye’nin bu tür tartışmaları yapabilecek bir demokratik hoşgörü birikimi yaratabilmiş olduğunu gösteriyor, eskiye dönülemez artık.

Ergenekon-Balyoz davaları nedeniyle üst üste muvazzaf subaylar gözaltına alınıyor, tutuklanıyor ama kamuoyu bu tutuklamaları olağan yargı süreci olarak görüyor ve tedirgin olmuyor. Başka deyişle askerî vesayetin çökmesi kimsede gelecek kaygısı yaratmıyor. Yani sivil demokrasi yerleşiyor.

Ekonomik açıdan da Türkiye eski Türkiye değil. Türkiye dünyayı da şaşırtan biçimde küresel krize rağmen büyümeyi başarabilen az sayıdaki ülkelerin arasına girdi.


Yeni İpek Yolu

Yeni Türkiye’ye işaret eden önemli bir gösterge bu. Soğuk Savaş sonrasında Türkiye gerek enerji yolu, gerekse uluslararası ticaret ve siyaset açısından kilit bir kavşak olma durumuna geldi. Bunun için tarihe gönderme yaparak yeni İpek Yolu diyorum buna.

Eleştirilecek birçok yanları olmakla birlikte yeni dış politikasıyla Türkiye bu yeni role uygun doğru yanıtlar veriyor. Bölgemizde ABD ve NATO’nun ileri karakolu misyonu köklü biçimde kırılmış, Türkiye kendi yolunu kendi çizebilen bir ülke konumuna gelmiştir. Bu rota değişikliğinin sonucu olarak Türkiye dün Arap halklarının tepkisini çeken bir ülke iken bugün örnek aldıkları ülke haline geldi.

Sözün özü: Yeni Türkiye’de yaşıyoruz artık ama yeni Türkiye henüz ne tamamlanmış ne de kurumsallaşmıştır. Ama bu amaca bizi götürecek imkânlar eskiyle kıyas kabul etmez biçimde artmış durumda. İşte sivil ve demokratik yeni anayasa bu gelişmeyi hem derinleştirecek hem de kurumlaştıracaktır.


Ama ondan önce asıl mesele, kendimizin gerçek kıldığı bu yeni imkânları görebilmekte.


[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar