Namık ÇINAR
Televizyonlarda “boru muydu, değil miydi”den yola çıkarak bilmem kaçıncı tartışması yapılan şu meşhur law silahı, geçenlerde bu kez CNN-Türk’ün Medya Mahallesi programında ele alınıyor; partneri Akif Beki’yi karşı durarak ağırlayan Ayşenur Arslan Hanımefendi, “Boş law silahlarını ne diye toprağa gömerler, hâlâ anlayabilmiş değilim!” diyerek, buna dair suçlamaları akıllara seza gördüğü o davranışların üstüne giderek zayıflatacağını sanıyordu.
1972 yılıydı. Tüm subay astsubayı alayın subay gazinosunda toplayan alay komutanı, tıpkı İlker Başbuğ’un otuz kırk generali arkasına alarak Türkiye toplumuna aba altından sopa gösterip de gözdağı vermeye kalkıştığı o meş’um basın toplantısında yaptığına benzer şekilde, elleri arasında tuttuğu law silahını tanıtarak şöyle demişti:
“Arkadaşlar! Bu gördüğünüz cephane, yeni tanksavar roketimizdir. Silah diyemiyorum, çünkü tek atımlıktır. Yani sizin anlayacağınız, nişan ve tetik tertibatını kendi üzerinde taşıyan bu roket bir defa sarf edildi mi, artık geriye kalan kısım çöp olmaktadır. İşte şimdi görmüş olduğunuz şey de, atışı yapılmış bir roketin arta kalan o çöp kısmıdır.”
Hepimiz, alay komutanının çöp diye gösterdiği geride kalan o şeye, sessiz bir şaşkınlık içinde bakakalmıştık. Elimizdeki 89 mm’lik roketatarlara nispetle, ne ondaki ateş gücünün mukayesesi ilgilendiriyordu bizi o an, ne daha güzel göründüğü, ne de başka bir şey.
O yüzden, varsa yoksa cânım bir silahın tek atımla ıskartaya çıkacak olması içimize kolaycacık sinmeyecek ve hiçbir zaman atlatamayacağımız bir duygu olarak daima o silahtan önde duracaktır.
Öyle ya, biz zaten teneke kurşunkalem kutularına da kıyamayıp senelerce saklayan bir neslin çocukları değil miydik?
Periyodik atış çizelgelerinde, meselâ bir erin yedi, sekiz ve dokuzuncu atış görevlerine üçer tane fişek tahsis edecek denli hasislikler, bizi tanımlamaya yetmiyor muydu?
Kıbrıs Barış Harekâtı’nın icrası esnasında sarf ettikleri mermilerin boş kovanlarını da erlere toplatan bir askerî kültürden gelmiyor muyduk?
O boş kovanlar ki, bu law silahının yanında, kabak çekirdeğinin tükürülmüş kabukları yerine gibidirler üstelik.
Alay komutanının elinde tuttuğu işte o boş law, benzini biten lüks bir arabanın hemen oracıkta terk edilerek, gidip yenisinin alınmasına benzemekteydi âdetâ.
Ama olaylara bir açıklama getirmek için, sadece bu nedenlere dayanmak ve o haletiruhiyelerle yetinmek, tek başına gene de doğru değildir.
Law, mühimmat kaleminden sayıldığı için, eğitim alanında koğuşta şurada burada sürekli birlikte yaşanan ve o yüzden de aşinası olunan tabanca, tüfek, roketatar vs. gibi silahlara benzemez. Onun yeri cephaneliklerdir.
O nedenle bu ihtiyacı, atımı yapılmış ama kendisi atılmamış, işte bu boş law silahları karşılar.
Kaldı ki eğitimine duyulacak gereksinim, asla gözardı edilecek gibi durmamaktadır.
Çünkü henüz sarf edilmemiş law silahı bir kez kurulunca, yani silah iki uçtan çekilerek iç içe duran silindirik namlusu atış vaziyeti alınca, artık o cephaneyi sarf etmek zarureti hâsıl olmakta; vazgeçip eski hâline getirmek mümkün olmaktan çıkmaktadır.
O hâlde oynamak ve kurcalamak, üzerinde eğitim yapmak olanağı da bulunmuyor demektir.
Hâlbuki namlunun kurulmasıyla görünür hâle gelen dürbünü dahi başlı başına bir eğitimi hak edecek kadar karmaşıktır.
Hareket hâlindeki hedeflerin hızlarına, yaklaşma açı ve mesafelerine bağlı olarak, yatay ve dikey eksenler üzerinde verilecek önleme hesap ve pratiklerine önceden çalışmanın zaruri olduğu, işin içine girmeyenlerin algılayabileceği bir şey de değildir.
Kazıp çıkarıldığında kimlerin kullanacak olduğu belki de başlangıçta belli olmayan gömülü cephanenin doluları arasına, neden boş law’ların da konmak zorunda kalındığı, umarım şimdi biraz olsun anlaşılabiliyordur. Zira her kim olursa olsun, atmadan önce boşuyla pratik yapmaya mutlaka ihtiyaç duyacaktır.
Fakat burada gözden kaçırmayıp asıl önemsememiz gereken husus, bu anlattıklarımı ve daha fazlasını bal gibi bilecek konumdaki bir Genelkurmay başkanının, doluları dururken dikkatleri boş law’lara çekerek, gömülü cephaneyi değersizleştirmeye kalkışmadaki çabasıdır.
Meselenin ruhu, tıpkı Merkez Bankası başkanının veya Hazine genel müdürünün, bir binanın bodrumunda sahte para basan kalpazanların yakalanması sonrasında, darphanenin çıkarlarını gözetecek yerde, yakayı ele verenlerin yaptıklarını ciddiye almamayı önerdiğinde; veya basılan sahte paraların öyle aman aman bir meblağ tutmadığını dillendirmeye kalktığında, onun hakkında nasıl şeyler düşünmeye başlayacaksak; şimdi de aynı şekilde davranmamızın gerekip gerekmediğindedir.
Sorun buradadır!
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016