Orhan MİROĞLU-Taraf yazıları
Stratfor’un direktörü, George Friedman, Türkiye gibi ülkelerdeki değerli kaynaklarını hangi yöntemle konuşturmaları gerektiğini uzmanlarına şu sözlerle anlatmış:
“Kaynağa, mali, cinsel, psikolojik kontrol uygula!”
“Her görüşmenin bir hedefi olmalı ve asıl ilgilendiğin mevzu tercihan gizli tutulmalı. Önce kaynağın kontrolünü sağlama yönünde hareket edeceksin. Operasyonda çeşitli gizlilik derecelerinde bilgiler edinilir. Bir kez kontrolü sağladın mı, kaynağın nasıl bir erişime sahip olduğunu belirle. Bu testi geçemezse kaynakla ilişkiyi bitirirsin.”
Stratfor’un ilişkide olduğu “kaynaklar” arasında şimdi etkin bir siyasi konumda olan Sezgin Tanrıkulu gibi siyasetçiler de var. İstanbul milletvekili ve partisinin genel başkan yardımcısı..
Acaba Stratfor Tanrıkulu gibi “kaynaklar”a ne gibi “mali, cinsel, psikolojik”, ve hatta siyasi kontrol uyguladı? Bildiğim kadarıyla psikolojisi ve mali gücü sağlam biridir Tanrıkulu. Psikolojik veya mali kontrol uygulanacak bir “kaynak” değildir.
Direktörün açıklamalarında yok, ama belki “siyasi kontrol” veya “siyasi ilgi ve alaka” uygulanmış olabilir, çünkü bu tür işlerin bir bedeli olsa gerek, öyle elin Amerikalısına bedavadan “hizmet” sunulmaz!
Benim aklıma gelen soru şu:
Tanrıkulu’nun CHP’ye transfer olması ve sonra da memleketi Diyarbakır’dan değil, İstanbul’dan aday gösterilmesine, Stratfor’un bir katkısı oldu mu acaba?
Tanrıkulu, Stratforcu Emre Doğru’yu çocukluğundan beri tanıdığını söylüyor. Arada güçlü bir aile dostluğu var yani. Emre Doğru hem TÜSİAD’ın Washington temsilciliğini yapmış, hem Stratfor için çalışmış bir kişi. Tanrıkulu, Emre Doğru’nun haber kaynakları arasında, ama ayrıca bir aile dostu!
Merak etmekteyim. Emre Doğru acaba TÜSİAD’taki “nüfusunu” Tanrıkulu için kullandı mı? TÜSİAD ve Stratfor’dan birileri CHP genel merkezinde Tanrıkulu için kulis yaptı mı?
Tanrıkulu’nun Taraf’a yaptığı açıklamalar, tatmin edici olmaktan uzaktır. Kaldı ki Taraf’ın, atanmış bir bürokrat olan İbrahim Kalın’la ilgili haberi manşete taşırken, binlerce insanın seçtiği bir milletvekili olan yani seçilmiş biri olan Tanrıkulu’nun Stratfor ilişkisine neden iç sayfalarda yer verdiğini de anlayabilmiş değilim. Birinci sayfaya şöyle bir ibare koymuştu gazete:
“Emre’yi çocukluğundan tanırım.”
Bu ibareyi isterseniz, “iyi çocuktur, tanırım” diye anlayın, isterseniz “Emre’nin çocukluğunda her şey yolunda gidiyordu, sonra da gitti Amerikalılara bulaştı, çok nasihat ettim, ama dinlemedi” diye anlayın. Ama bu kısa cümleden Stratfor’un “haber kaynağı” olan bir milletvekiliyle ilgili bir anlam ve mana çıkmıyor.
Bence Stratfor- Tanrıkulu ilişkisi manşetlik bir haberdir ve eğer AK Parti Genel Başkan Yardımcılarından birinin mesela Sayın Hüseyin Çelik’in Stratfor belgelerinde adı “haber kaynağı” olarak çıksaydı, yer yerinden oynardı ve haber bir değil beş gazetede birden manşetten verilirdi.
Tanrıkulu, atanmış değil, seçilmiş bir insandır, milletvekilidir ve hemen her fırsatta, insan hakları savunucusu olduğunu söyler. Siyasi kimliği, tercihleri ve faaliyetiyle ilgili olarak sorulan sorulara, hep insan hakları alanına sığınarak cevap verir. Bu alan, Tanrıkulu’nun en güvenli limanı.. Bu da her şeyden önce o alanda mücadele edenlerin ve mağdurların vicdanını yaralayan bir şey. Çünkü Tanrıkulu o alanı kullanıyor, istismar ediyor, siyasi istikbali için kullandı, bugün de kullanmaya devam ediyor. Nedim Şener’in tutuklanırken ve tahliye olurken yaptığı Hrant Dink suiistimali ne kadar göze batıyorsa, Tanrıkulu’nun da, kendisiyle ilgili olarak akla gelen hemen her sorudan, insan hakları mücadelesi üstünden yakayı sıyırmaya çalışması o kadar göze batıyor artık.
Mesela Tanrıkulu, birkaç yıl baro başkanlığı ve yıllarca da avukatlık yaptığı memleketi Diyarbakır dururken neden İstanbul’dan aday olduğunu soran herkese, “Ben insan hakları savunucusuyum, Türkiye’nin her şehrinden aday olabilirim” diyor, hatta bu türden soru soranları bölücülük yapmakla suçluyordu. Bir Kürt yazar da, Tanrıkulu’na şunu sormuştu, ama o da sorusuna cevap alamamıştı: “Diyarbakır cezaevinde yaşanan katliam için sana ödenen tazminatın kaçını mağdurlara verdin ve kaçına el koydun?”
Tanrıkulu şimdi de karşımıza Stratfor’ın haber kaynağı olarak çıktı. İlginçtir, Taraf’a yaptığı açıklamada yine “insan hakları alanındaki mücadelesiyle” Stratfor arasında bir ilgi kurmaya ve kamuoyunu aldatmaya çalışıyor.
Stratfor’un insan hakları ihlalleriyle ilgilenmediği çok açık.
Söz konusu şirketin, çalışma yöntemlerinin bırakalım insan haklarını bir yana, hiçbir hukuki ve ahlaki tarafı yok. Kuşkusuz Stratfor’la ilişkide olan “kaynak-ajan”lar da “şirketin” bu çalışma prensiplerini biliyorlardı. Sezgin Tanrıkulu da biliyordu. Bu kuruluşa bilgi verenlerin her birinin, hangi “mali, cinsel, psikolojik kontrol” ve tercih altında bilgi verdiklerini bilemiyoruz, ama Stratfor’un “deneyinden” başarıyla geçmiş ve Stratfor’un başkanının sözünü ettiği “erişime” sahip kimseler oldukları açık. CHP hem bu casusluk faaliyeti için Başbakan’dan adli işlem talep ediyor, hem de bu faaliyette TR705 Kod adıyla yer alan kendi genel başkan yardımcısının varlığından habersizmiş gibi davranıyor. Bu da gözden kaçmıyor tabii.
Melih Aşık 17 martta şunu yazdı:
“CHP Milletvekili Ali İhsan Köktürk dün Başbakan’a yazılı olarak sordu:
– Gölge CIA diye adlandırılan bir kuruluşa ülkemizle ilgili bilgiler sızdırılması doğru bir yaklaşım mıdır?
– Bu bir casusluk faaliyeti değil midir? Eğer casusluk faaliyeti ise niçin adli bir işlem başlatılmamıştır?
Sorular tabii CHP’yi de ilgilendiriyor.. Çünkü CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu da, TR705 koduyla Stratfor’un kaynakları arasında yer alıyor. Gerçi Tanrıkulu bu konuda açıklama yaptı ama partisini ikna etti mi? Sorular havada uçuşuyor..”
Sorular havada uçuşuyor, ve ikna edilmesi gereken İstanbullu seçmenler ve Diyarbakırlılar da var bence..Eğer bir işe yarayacaksa tabii..
Herkesin Newroz’u kutlu olsun, umut edelim, Newroz, gelecek yıl barış içinde kutlansın ve kan dökülmesin.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.10.2012
3.09.2012
1.09.2012
30.08.2012
27.08.2012
25.08.2012
23.08.2012
20.08.2012
18.08.2012
16.08.2012