Osman CAN
Kamu görevi ile bireysel işler arasında epey bir fark var. Bireysel işler, etki ve sonuçları esas itibariyle kişinin kendi yaşamı üzerinde doğar. Dolayısıyla bu işlerin sorumluluğu da kişinin kendisine aittir. Kişinin hatalı kararlarının ceremesini kişinin kendisi çeker. Bu alana ilişkin bir hukuki denetim esas itibariyle ancak başkalarının haklarına halel getirmesi durumunda devreye girer. Bu yüzden bu alana "özgürlük alanı" demek gerek.
Buna karşın kamu görevi oldukça farklı niteliğe sahiptir. Bireysel değildir. Kamu görevinin üstlenilmesi bireysel bir iş veya girişim mahiyetinde değildir. Bu görev yasa ile tanımlanır ve yasada öngörülen niteliklere haiz olanlara yine yasa ile yetkilendirilmiş olanlar tarafından tevdi edilir. Kamu görevinin etki ve sonuçları, kamu görevlisinin dışında, kamunun üzerinde doğar. Yani bunun sonuçlarına toplum katlanır, başka bireyler bundan etkilenir. Bu yüzden bu görevin görülmesi hem hukuki hem de idari denetime tabidir. Zira bu alan "yetki ve sorumluluk" alanıdır.
Kamu görevinde esas olan hiyerarşidir. Kamu görevlisi üstlendiği kamu görevini kendi bireysel tahayyüllerine göre veya siyasal tercihlerine göre yürütemez. Kamu görevinin nasıl yürütüleceği yasalarla, yönetmeliklerle, genelgelerle vs tanımlanmıştır. Bu tanımlama çerçevesinde bu görev hiyerarşik olarak, yani amir-memur ilişkisine göre, çoğu zaman emir ve talimatlar çerçevesinde yerine getirilir. Burada takdir hakkı sınırlıdır ve ancak yasal çerçevede ve o kamu hizmetinin kamunun somut taleplere uygun bir şekilde yerine getirilmesi amacına göre kullanılır. Yani takdir yetkisi keyfi değildir.
Kamu görevinde yukarılara tırmanıldıkça memurluk amirliğe dönüşür. Ama "yetki ve sorumluluk" alanına aidiyeti değişmez.
Kamu görevinin bu niteliği farklı tezahürlere sahne olur. Demokratik bir hukuk devleti sistemi yerleşik değilse, kamu görevinin sonuçlarının kamu görevlisinin dışında başkalarının üzerinde doğması, bazen umursamazlığa yol açar. Bazen de bireysel, grup veya ideolojik çıkarlarımaksimize etmenin aracına dönüşür.
Eğer ülkede siyasal düzen demokratik değilse ve bir toplum sözleşmesine dayanmıyorsa, yani siyasal yapı toplumsal dengeyi yansıtmıyorsa, bu durumda kamu mekanı iktidar oyunlarının sahnelendiği bir mekana dönüşür. Ülkenin katımerkeziyetçi yapısı nedeniyle her tür kararın merkezdeki koridorlarda pişirilip icraya konduğu durumda, bu mekandaki oyununşiddeti artar. Zira merkezi ele geçiren topyekün iktidarı kontrol eder hale gelir.
Ülkedeki sistemin bu sorunları, bu tezahürleri hukuk dışı olmaktan çıkarmaz. Mevcut yasalar çerçevesinde bu davranışlar, değişen oranlarda yaptırımlarla karşılanmak zorunda. Zira hiç bir sistem, ne kadar sorunlu olursa olsun, hiyerarşisini parçalayacak bu tür davranışlara tahammül edemez. Ederse, kamu hizmeti ve sonuçta sistem çöker.
Bu tür davranışlar hukuken kabul edilemez olduğu gibi ahlaken de ağır bir zafiyete tekabul eder. Zira kamunun cebinden çıkar maaşlarla, kamunun iradesinin ifadesi olan yasaların sağladığı yetkileri, bireysel, grup veya ideolojik çıkarlar için kullanmak, irade hırsızlığıdır.
Bu kamu hizmeti "yargı" ise, durum daha da vahim hale gelir. Zira yargı kurumu, adaleti sağlamak için diğer kamu hizmetlerinden farklıolarak "bağımsızlık" zırhıyla donatmıştır. Bağımsızlık zırhının tam da bireysel, grup veya ideolojik çıkarları için kullanılması, irade hırsızlığını aşan bir vehamete işaret eder.
Buna sessiz kalan devlet, devlet olmaktan çıkar.
Her hukuk düzeninde bu tür hedefler için örgütlü hareket eden kamu görevlilerine veya yargıçlara karşı alınacak tedbirler kanunlarla düzenlenmiştir. O kanunların gereği yerine getirilir, getirilmek zorunda. Yoksa irade hırsızlığına ortak olunmuş olur.
Paralel, vesayet veya başkası...
Herkes bu gerçeği içine sindirmeli.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2021
9.01.2021
20.07.2020
12.07.2020
23.06.2020
20.06.2020
20.06.2020
24.04.2019
18.01.2017
1.02.2015