Roni MARGULIES
Yarın 10 Kasım.
Üzüntülü bir şeyler yazmam gerek.
Örneğin, Muazzez İlmiye Çığ ismini her duyduğumda çok üzülürüm.
Genç yaşta beyni burkulan bir kadının, Allah uzun ömür versin, 97 yaşında kepaze edilmesini çok üzücü bulurum.
Atatürk söyledi diye, tüm ömrünü Sümerlerin Türk olduğunu kanıtlamaya adamış bir kadın düşünün. Kolay değil, ama lütfen düşünmeye çalışın.
Normal ülkelerde böyle bir kadına nasıl davranılır?
Dalga geçen acımasız insanlar olabilir. Ama daha insancıl yaklaşım, duymazlıktan gelmek, konuyu değiştirmek, hoşgörülü bir gülümsemeyle “Haklısın nineciğim, havalar da bozdu, yağmur geliyor galiba” diyerek meseleyi geçiştirmek olur.
Bizde ne yapılır?
Kadının kitapları yayımlanır!
“Sumerlilerde Tufan, Tufan’da Türkler kitabımızdaki jeolojik buluntulara ve Sumer-Türk efsanelerine dayanarak.. Sumerlilerin Türklerin bir kolu olduğunu ve Asya’dan göç ettiklerini kanıtlamaya çalışarak Atatürk’ün bu konuda açtığı yolda büyük bir ilerleme yaparak sonuca yaklaştığımızı söyleyebiliriz.”
Lütfen yanlış anlamayın, bu alıntıda adı geçen kitap ve alıntının alındığı Atatürk ve Sumerliler kitabı 1930’ların çılgın Türk yıllarında değil, 2009’da yayımlanmış!
Başka ne yapılır bizde?
Bizzat kendi kitabında belirtilmiş:
“Muazzez İlmiye Çığ’a İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Kurulu’nun 13 Nisan 2000 tarihli teklifi ile Üniversite Senatosu’nun 4 Mayıs 2000 tarihli oturumunda Fahri Doktora unvanı verilmiştir.”
Belli ki, Orta Asya Türkçesinde ve dolayısıyla Sümer dilinde “üniversite” kelimesi “bilimle ilgisiz yalakalıklar yapılan yer” anlamına geliyor.
Zavallı Muazzez Hanım’ı düşünürken aklıma lise sosyoloji hocam Medoş geldi.
Klanlardan imparatorluklara kadar insan topluluklarının özelliklerini anlattıktan sonra soruyor Medoş:
“Çin İmparatorluğu ile Habeş İmparatorluğu arasındaki farklar nelerdir?”
Mehmet Öngün yavaşça elini kaldırıyor:
“Biri Asya’dadır, biri Afrika’da, hocam.”
Bir kahkaha tufanı kopuyor, haftalardır zaten bizden bezmiş olan Medoş ağlamak üzere, sırtını dönüp sınıftan çıkıyor.
On yıl sonra, doktoramın ilk yılı, Beyazıt Kütüphanesi’nde eski dergileri karıştırıyor, tarım sektöründe küçük aile işletmeleri üzerine alan araştırmaları arıyorum.
Yurt ve Dünya dergilerinde Mediha Berkes imzalı, 1940’larda yazılmış bir dizi yazı ilgimi çekiyor: “Polatlı köylerinde palamut üretimi.” Besbelli bir doktora çalışmasının ürünleri. Çok parlak yazılar.
Aklımın bir köşesinde bir şeyler kımıldanmaya başlıyor.
Bizim Medoş, Mediha Esenel, bir zamanlar ünlü bir profesörle evliydi diye duymamış mıydık? Boratav’larla, Boran’larla birlikte 1940’ların sonlarında ayağı kaydırılıp İstanbul Üniversitesi’nden uzaklaştırılan profesörün adı Niyazi Berkes değil mi? Mediha Berkes bizim Medoş olmasın?
Eve döndüm, telefon rehberinden numarasını buldum.
“Hocam, hatırlamıyorsunuzdur ama, ben Roni Margulies, 72 mezunu.”
“Hatırlamaz mıyım?” dedi ve “Margulies adlı kaç öğrencim olabilir?” dememe inceliğini gösterdi.
“Doktoram için Yurt ve Dünya dergilerini incelerken yazılarınızı okudum. Zamanınız olursa, gelip sizi görebilir, sorular sorabilir miyim?”
“Roni, telefonda sor, cevaplarım. Ama n’olur o kadarıyla kalsın. O yıllar hakkında konuşmak istemiyorum.”
Bense Polatlı köyleri hakkında değil, o yıllar hakkında konuşmak istiyordum asıl. Baştan savma sorular sordum, vedalaştık.
Yirmi yıl geçti. Medoş’un Geç Kalmış Kitap adlı bir kitabı çıktı. Hemen aldım.
Çok severdim Medoş’u. Ve acırdım. Parlak bir geleceğe adım atmak üzereyken siyasî nedenlerle ayağı kaydırılmış ve hayatını bizim gibi şımarık ve acımasız çocuklara gereksiz bir ders vermekle geçirmiş bir kadın.
Yazdığı kitapta bunları okuyacağımı umuyordum.
Hayır. Kitabın en çarpıcı yanı, sınırsız bir Atatürk tapınmasıydı. Gençliğinde Atatürk’ü gördüğü an, hayatının zirve noktasıydı!
O kuşağın kadınlarını anlıyorum. Önlerinin açılmasını Atatürk’e borçlu olduklarını düşünüyorlar.
Ama iki şeyi hiç anlayamıyorum.
Kadınların kurtuluşu bir erkeğin kurduğu diktatörlüğe nasıl bağlı olabiliyor? Astığı astık kestiği kestik bir erkeğe ömürleri boyunca tapınmak kadınları nasıl özgürleştirmiş oluyor?
Bir de, o kuşak neyse ne, benzer kadınların 2011 yılında hâlâ aramızda yaşıyor olmasını anlamakta zorlanıyorum.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.03.2023
13.03.2023
27.02.2023
20.02.2023
13.02.2023
6.02.2023
29.01.2023
21.01.2023
15.01.2023
15.01.2023