Tuncer KÖSEOĞLU
Şu anda sinemalarda Ali Atay’ın yönetmenliğini yaptığı, başrollerinde Uğur Yücel, Binnur Kaya, Cengiz Bozkurt, Feyyaz Yiğit, Mert Denizmen ve Mehmet Özgür’ün yer aldığı absürt komedi tarzında ‘Cinayet Süsü’ filmi oynuyor. Filmi de oyunculukları da çok başarılı bulsam da çok talihsiz bir film olduğunu söyleyebilirim. Talihsiz çünkü; yanlış bir ülkede çekildi. Bu kadar absürtlüklerin yaşandığı, toplumun önemli bir bölümünün gerçeklik duygusunu yitirdiği bir ülkede seri cinayetler üzerinden absürt komedi filmi çekerseniz, talihsiz duruma düşersiniz haliyle…Gişe rakamlarının ne olduğunu bilmesem de bana absürt bir film gibi gelmedi, bu ülkede yaşananları gördükçe fazlasıyla gerçek gibiydi.
Bu kadar da olmaz artık dediğimiz absürtlükler katlanarak artarken en son bunlara Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın tahliyeleri eklendi. Absürd olan Altan ve Ilıcak’ın tahliyeleri değildi, onlara verilen nefret dolu tepkilerdi. Bu iki yazarın neden içerde tutulduğu konusunda herkes kendi nefreti ve tıyneti ölçüsünde bir fikir sahibiydi. Ama burası bir hukuk ülkesiydi ve hangi hukuk maddeleri gerekçesiyle bu iki yazarın 3.5 yıl hayatının çalındığıyla en azından tahliyeleriyle nefret kusanlar ilgilenmedi. Bu çevreleri 3.5 yıl kesmemiş olacak ki, “Ömür boyu hapislerde çürüsünler” naraları atıldı. Bu naraları atanların bir çoğunun -Ak trolleri saymazsak- kendini iktidara muhalif görmesi şaşırtıcı gelmedi bana… Çünkü, onlar için ‘özgürlük’ kavramı sadece ve sadece ‘laiklik ve Türklükle’ açıklanacak bir kavramdı. Bunun dışında kalanların özgürlük ve hukuk hakları zaten yoktu ki, sadece onlar vatanı seviyorlardı.
Bu konuyla ilgili Serbestiyet’te Yıldıray Oğur’un “Acırsanız acınacak hale gelirsinizle nereye gelinir”, Alper Görmüş’ün “Ahmet Altan nefreti, nefret sahipleri hakkında neler söylüyor” ve son olarak Halil Berktay’ın “El zindanıyla Stalin kesilmek” başlıklı yazılarını tavsiye ederim. O yazıların üzerine söz söyleme hadsizliği yapacak değilim. Ben başka bir absürtlüğe dikkat çekmek istiyorum. Altan’ın tahliyesiyle birlikte, KHK ile kapatılan ve şu anda savunanı hiç kalmayan Taraf Gazetesi’nin manşetleri üzerinden nefret kusan ‘erdemli’ ve ‘şerefli’ insanlara bizim de bir sözümüz olmalı elbette. Çünkü bu erdemli ve şerefli insanlar Ahmet Altan’ın Taraf Gazetesi yayınları yüzünden yargılandığını, ve o yayınlar nedeniyle ‘zindanlarda çürümesi’ gerektiğini kamuoyuna inandırıyorlar!
Taraf Gazetesi 2007 yılının Kasım ayında yayın hayatına başladı. Bu gazetede 2013 yılının Nisan ayına kadar ben de muhabir, haber müdürü ve yazıişleri müdürü olarak çalıştım. 2010 yılından itibaren de haftada bir gün köşe yazısı yazdım. Öncelikle bilinmesi gereken bir nokta var, Ahmet Altan Genel Yayın Yönetmenliği yaptığı Taraf Gazetesi manşetleri yüzünden ve o dönem yazdığı yazılar yüzünden mahkeme kapılarına çok gitti, yargılandı ama ceza almadı. Hatta bir ara bu yargılamalar o kadar çok artmıştı ki mahkeme bir gününü Taraf Gazetesi çalışanlarına ayırıyordu. Övünmek gibi olmasın ama Taraf çalışanı olarak mahkeme kapatmışlığımız vardır. Altan’ın yargılanması yayın yönetmenliğini bıraktıktan sonra, özellikle 2013 yılından sonra yazdıklarıyla ilgilidir ki bu yazılara fikren katılmasam da hapse atılmasını, 3.5 yıl içerde tutulmasını haksız ve hukuksuz bulanlardanım. Bana göre düşüncelerine katılırsınız ya da katılmazsınız, bu ülkede darbecilikle suçlanacak en son kişilerdendir Ahmet Altan.
Taraf Gazetesi, kısa sayılabilecek yayın hayatında özgürlükler anlamında önemli işler yaptı. Büyük bölümünde para alamadığım gazetede çalışma motivasyonum, birçok arkadaşım gibi istediğimizi yazabilme, gerçeklerin üzerine gidebilme özgürlüğümdü. (Her ne kadar başta yakın arkadaşlarım olmak üzere Amerika’dan ya da başka yerlerden tomarla para aldığımız iddia edilse de bu gazetede elektrik ve doğalgazı kesilmiş biri olarak çalıştım.) İyi ve farklı bir gazete yapmaya çalıştık, bence başarılı da olduk. Taraf Gazetesi’nde iki konuda haber yapılması ilkesel olarak yasaktı. Biri herhangi bir dine, ırka ve cinsiyete karşı ‘nefret’ suçu sayılabilecek haber yapmak, diğeri de insanları özel hayatları, yaşam tarzlarıyla ilgili yargılamak. Bunun dışında tek ölçü haberin gerçek olmasıydı.
Taraf Gazetesi’nde haberlerin tartışıldığı, sayfalara dağıtıldığı haber toplantısı masası, kapalı kapılar ardında değil gazetenin ortasındaydı. Bu toplantıya dilerse herkesin katılma, söz söyleme hakkı vardı. Gazetenin çaycısının bile… Başka gazetelerde çalışan gazetecilerin bile gazeteyi ziyaret ettiklerinde toplantıya katılıp fikirlerini söylediklerine tanıklık etmiştir o masa.
İşte o masada çok önemli haberler çıktı. Bozuk etlerin imha edilmeyip insanlara satılması, büyük bir GSM şebekesindeki güvenlik açığı, Tuzla’da fazla kazanç uğruna ölen tersane işçileri, madende yaşanan iş cinayetleri ve Kurbağalıdere… İlk başta aklıma gelenler bunlar. Sesini duyuramayan insanların sesi olmuştu Taraf. Bu ülkede asla eşitlik istemeyen, her şeyi kendine hak gören bir kesim tarafından hala nefret edilmesinin en önemli nedeni de bu sanırım. Herkesin sesi olabilme iddiası…
Mesela şu anda hapiste olan Mehmet Baransu’nun bir haberi vardı, o haberle, Sedat Simavi ödülü almıştı. Bir teğmen ‘ceza için’ siperde askerin eline pimi çekilmiş el bombası vermiş, saatler sonra o bomba patlamıştı. Er ve iki arkadaşı ölmüştü. İşte böyle bir haberi o dönemde Taraf dışında hiçbir gazete yapamazdı. Askeri vesayet vardı ve Taraf dışında gazeteleri arayıp talimatlar veriliyordu. Askerden de iktidardan da talimat almadı Taraf, o açıdan bile kıymetliydi. Şimdi bakıyorum da gazetelerin büyük bir bölümünün iktidarın propaganda bülteni haline geldiği, dışarda kalanların da kendi içinde çırpınıp durduğu günümüzde Taraf gibi bir gazetenin olması bu ülke için iyi bir şans olurdu. Ama yok...
Taraf, ilk Kürtçe manşeti attığı gibi, PKK’ya karşı en sert manşetleri de attı. “PKK, iki halkın da düşmanı” gibi. Ayrıca başörtüsü yasaklarına en sert tepkili manşetleri de Taraf Gazetesi attı…
Ülke olarak bir türlü yüzleşmeyi beceremediğimiz için unutmayı- unutturmayı tercih ediyoruz. Bu ülkenin egemenleri bunu da çok iyi şekilde yapıyor. Bir telefonla 28 Şubat sürecinde Sincan’da tankları yürüten gazetenin o dönemdeki yayın yönetmeni, sicilinde “Muhtar bile olamaz”, “411 el kaosa kalktı” manşetleri bulunan Ertuğrul Özkök’ün son 29 Ekim respsiyonunda afili pozlar verdiği bir memlekette tabii ki Taraf günah keçisi olacak. Unutmak ve unutturmak da bu işe yarıyor zaten. Zaten bu ülkenin yakın tarihinde 367 garabeti yaşanmadı, e-muhtıra hiç olmadı. Ak Parti’ye kapatma davası hiç açılmadı. Birinci Ordu Komutanı Balyoz Darbe Planını uygulamaya koymaya çalışırken dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı zırhlı araçları Aytaç Yalman zırhlı araçları darbeyi uygulamaya koyan komutanın emrinden çekmedi. Daha sonra da bunu açıklamadı. Balyoz sadece inşaatlarda kullanılan bir araçtı. O darbeyi planladıkları için sonradan hapse girenler ise UFO gören masum köylülerdi. UFO’ya bir taş atmaktan başka suçları yoktu. 251 insanımızın katledildiği 15 Temmuz Darbesi’ni de FETÖ’ye yıkıp çıktık işin içinden. Bizim askerimizin geleneğinde ‘ülkeyi kurtarmak’ adı altında darbecilik hiç yoktu…
Tahliye nedeniyle ‘linç’ edilen Ahmet Altan’a bir linç de ben yapayım. Böylece ben de o muteber insanlar düzeyine çıkıp vicdanı ve fikri hür insanlar arasına katılayım diye bir anımı anlatarak bitireyim yazımı.
Taraf Gazetesi’nde haber müdürlüğü yaptığım dönemdi. Akşam saatlerinde bir telefon geldi, açtım. Telefondaki kişi Diyarbakır Lice İlçesi Şenlik Köyü muhtarı olduğunu söyleyerek olayı anlattı bana: Bahçede oyun oynayan 12 yaşındaki Ceylan’a havan topu isabet etmiş, küçük kızın bedeni paramparça olmuştu. Jandarmaya haber vermişler, jandarma olay yerine gelmeyince annesi küçük kızın cansız bedenini eteğine toplayıp karakola götürmüştü. Şimdi ise karakolun avlusunda bekliyorlardı, otopsi için doktor bile gelmemişti. Bu telefonu alır almaz Ahmet Altan’ın odasına gittim, bir solukta olayı anlattım. Haberi teyit etme imkanımız yoktu. Diyarbakır muhabirimizi olay yerine gönderdik ama bu en az beş saat demekti. Ahmet Altan bana şu soruyu sordu: “Sen bu gelen telefona inanıyor musun?” “İnanıyorum” diye cevap verdim. “ O zaman git haberi yaz, manşet yapacağız” dedi. Normal bir gazetede böyle bir haber teyit edilmeden yapılmazdı, teyit edilse bile bizim ülkede yapılmazdı. Ertesi gün Taraf, “Ceylan’ı havan topuyla uçurdular” manşetiyle çıktı. Ben korkudan ölüyorum o sırada, haber imzasız çıksa da benim sorumluluğum vardı. Gece yarısına doğru köye ulaşan muhabirimizden haberi teyit eden telefon alınca derin bir ohhh çektim. Taraf, bu haberi birkaç gün sürdürdükten sonra şanlı gazetelerimiz duyarsız kalmaktan vazgeçti ve Ceylan’ı haber yapmaya başladı. Böyle de kötü bir gazetecidir Ahmet Altan...
Şu anda memlekette yaşananlar kimseye absürt gelmiyorsa, Ege Denizi’nde ölen üç yaşındaki, dokuz yaşındaki çocuklar için “FETÖ’cüler denizde boğuldu” diye haber yapılması çok az insan dışında tepki çekmeyip normal karşılıyorsa bunun en önemli nedenlerinden biri de Taraf gibi bir gazetenin olmayışıdır. Hâl böyle olunca bu fakir de ‘absürt komedi’ iddiasındaki bir filmi beğenmiş olsa da ‘ne var bunda’ diyebiliyor. Memleketin birçok olaya verdiği tepki gibi.
Yazarlar
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.12.2023
20.05.2023
7.03.2022
1.03.2022
14.02.2022
28.01.2022
24.01.2022
12.01.2022
29.12.2021
20.12.2021