Ümit KIVANÇ
Oktarcılar ve onlarla mücadele konusunda tecrübeli eski milletvekili Emin Şirin, Ahmet Takan’ın geçen yazımda andığım yazısında aktardığına göre, şöyle diyor: “Beni en fazla alâkadar eden konulardan bir tanesi arşivler. Şimdi, Adnan Oktar’ın çok ciddi bir kirli arşiv tuttuğunu biliyoruz. (…) tekrar söylüyorum, arşivler nerede? Arşivleri devlet ele geçirip imha ediyor mu, edecek mi, bir adli süreç sonunda mahkeme kararıyla imha edecek mi yoksa bu arşiv başka maksatlarda kullanılmak üzere bir yerlerde saklanacak mı? Veya bu arşivin bir kopyası dışarıya kaçırıldı mı? (…) nerede bu arşivler? Yani poliste mi, savcılıkta mı, emanette mi? İddianameye ne kadarı girecek? Çünkü anladığım kadarıyla [operasyonun üzerine gittiği,] MASAK ve ahlâksızlık vs.. gibi konularsa, tutulan arşivlerin bir kısmı, açılacak davalarla ilgisiz kalacak. İlgisi olmayan şantaj dosyaları da olabilir. Bunlar inşallah başka ellerin elinde başka maksatlarla kullanılmaz ve gerektiği şekilde adaletin elinde imha edilirler.”
İktidar partisinin eski milletvekili, belli ki Adnan Oktar’ın arşivini menzili hayli geniş, parça tesirli saatli bomba gibi görüyor: “Tabii benim temennim bir adlî sürecin sonunda bu kirli arşivlerin tamamının imha edilmesidir.”
Şirin, arşivin Fethullahçıların eline geçmiş olabileceğinden de endişeleniyor.
Arşiv “ele geçirilir” mi?
‘Adnan Oktar’ın arşivi’ deyince, haliyle, Oktarcılar hakkındaki her haberin en çok ilgiye mazhar olan uzvunda dolaşıyoruz: cinsellik de cinsellik. Üstelik tongaya düşürmeler, gizli kameralar, ünlü kişiler, ihtimaller ihtimaller…
Fakat bu genel ilginin tek kaynağı, düşünürken genellikle yanlış organ kullanmamız değil. Esas kaynak, belli ki tahminimizden yaygın endişe. Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, “Adnan Oktar’ın arşivi patlarsa,” diye yazdı, “her kesimden birçok kişinin canı yanar, onu söyleyeyim. Henüz arşiv ele geçirilmedi deniyor. Arşiv yurtdışında host edilmiş, ama yabancı istihbarat örgütleri bunları servis edebilir ya da bunları şantaj için kullanabilir. Yani bu arşiv her halûkârda birilerinin ipini çekmek ya da birilerini kullanmak için kullanılacak. Hayırlı bir iş yaptınız, süreci yönetemezseniz, bu iş döner sizi vurur.”
İşte “cinsel içerik” meselesinin en alengirli yanı: Cinsel falan derken nerelere geliniyor!.. Dilipak bir yandan iktidarı uyarmaya çalışırken öbür yandan iktidar propaganda aygıtının “Oktar arşivi”ne dair hikâyesini yalanlıyor. Arşivin ele geçirilmediğini ileri sürüyor. Hem de “döner sizi vurur” diyerek, bizzat operasyona karar verenlerin arşivin açığa çıkmasından zarar görebileceğini imâ ediyor! Ne bereket!..
“Host edilmiş” lafı cehaletten, ona takılmayın. Böyle bir arşivin illâ sanal âlemde bulunması hiç mi hiç gerekmiyor. Oktar teşkilatının paradan yana sıkıntısı olmayan mensupları arşivi yurtdışına kolayca taşımış, sık aralıklarla kolayca güncellemişlerdir. 300-400 liraya alabileceğiniz, akıllı telefondan azıcık hacimli, 1 terabaytlık rastgele hardiske, güvenlik kameralarının filan asla ulaşamayacağı kalitede, H264 codec’iyle HD formatında yaklaşık 900 saatlik görüntü sığıyor. “Gizli kamera” türü işlerde kullanılan, daha fazla sıkıştırmalı, daha az ince ayarlı codec ve formatlarla bunun iki-üç katı sığar. Oktar’ların mâlikânesinde yemek sonrası “hoş muamele” gören her davetlinin ikişer saatlik görüntüsünü kaydetseler, diyelim iki bin kişi için şantajlık malzeme o kadarcık harddiskte kendine ferah feza yer bulur. Hele fazlalıkları atılıp işlemden geçirilmiş görüntüler sözkonusuysa, çok daha fazlası… Gerçi haberlere bakılırsa, yalnız “Kedicik”ler değil, hattâ belki esas olarak onlar değil, “yabancı kadınlar” ve eskort olarak çalışanlar kullanılıyormuş, tuzaklı çekimli işlerde; dolayısıyla, tufaya gelmiş erkek sayısı az değildir; yine de etkili şantaj için gerekecek görüntü miktarı, tek seferde lüks AVM’den 400 bin liralık, Paşabahçe’den 80 bin liralık alışveriş yaptığı söylenen bir teşkilatın beş yüz kopya çıkarıp saklayabileceği kadardır.
Şu soruyla meşgûl olalım biz: Operasyondan bir-bir buçuk aydır haberdar olan teşkilatın arşivi kaçırıp sağlama almamış olması ihtimali var mıdır? Tamam, Adnan Oktar’ın, Mehdilik şu bu bir yana, sözü dinlenir, muteber adam olduğuna iman etmiş olabilirler, fakat dünya -ve teşkilat- işleri konusunda süzme salak mı oradaki herkes?
Arşivle ilgili tahminler, buradan önemli-yetkili birtakım adamların bazı kadınlarla “uygunsuz” görüntülerinin çıkacağı yolunda. Şöyle ekleyelim: “iyi ihtimalle” yetişkin kadınlarla! Bu yüzden arşivin ele geçirilip geçirilmediği meselesi herkes için böylesine önem arz ediyor.
Fakat böyle bir dijital arşivin “ele geçirilmesi” ne anlam ifade eder ki?
Kopyası şu anda ele geçirilemeyecek bir yerdeyse, polis şifreleri kırsa, görüntüleri emniyete alsa bile, teşkilatın kalan kısmı, gerektiğinde şantaja yarayacak görüntüleri gerekli gördüğü anda gerekli gördüğü her yere dağıtabilir. Arşivin kopyasının çıkarılması öylesine kolay iş ki, bugüne kadar bunun yapılmamış olduğuna ihtimal veremeyiz.
Pekâlâ kullanılabilir, pekâlâ kullanırlar
Ayrıca, Oktar’ın âleminde “hoş muamele” görmüş etkili-yetkili kimseler arşivde kendi “uygunsuz” görüntülerinin de bulunabileceğini biliyorlar ve arşivin -bir kopyasının!- polisin eline geçmiş olması onları hiçbir şekilde rahatlatmaz, selamete eriştirmez. Dolayısıyla, arşiv ortaya çıkmasa bile, çıkabileceği ihtimali, teşkilatın bazı insanları hareketsiz kılmasına, belki yardıma, desteğe zorlamasına yetebilir.
Adnan Oktar teşkilatı mensuplarının en azından bir kısmının şuursuzlukla karışık bir gözüpeklik içerisinde olabileceğini, operasyon sırasında aralarından birinin polise ateş etmesi örneğinde gördük. Ortalık bu kadar ayağa kalkmışken sosyal medyadan polis tehdit eden bir başkasına da şahit olduk. Adnan Oktar’ı arabaya bindirirken kafasına bastıran polisi Oktarcılardan biri resmen dövüşe çağırdı. “Bebek’teki işyerinde” gözaltına alındığına göre hali vakti yerinde bir kimse olduğu anlaşılan Bahadır Köseoğlu, “Ben hocamızın tutuklanmasında bir elemana gıcık kaptım,” diye yazdı mesajında. “Hocamızın kafasına bastıran ve ağzını kapamaya çalışan Mali şubeden bir sivil polis kardeş BEN SIFIR (sıfır en az 5 yıl demek) YIL KİK BOKS EĞİTİMİ GÖRDÜM :)) O hareketi bi de bana serbest döğüş sisteminde yapmanı bekliyorum senden. Bakalım kimin kafasını eğiyorsun sen... Bi görelim... Eğer senin kafanı kırmazsam bana da Bahadır demesinler.. Avşak herif seni.” Böyle bir paylaşımın üzerine başına ne gelebileceğini şüphesiz tahmin edebilecek olan Köseoğlu, sosyal medya hesabındaki profil fotoğrafına Adnan Oktar’ın portresini yerleştirmekten de çekinmemiş, DHA’nın haberine göre, “Oktar grubuna bağlılığını, desteğini belirten paylaşımlarda” da bulunmuştu. Bahadır Köseoğlu önce gözaltına alındı, sonra “suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak ve örgütün veya amacının propagandasını yapmak”la suçlanıp tutuklandı, Metris Cezaevi’ne kondu. Herhalde tek örnek değildir.
Adnan Oktar teşkilatına karşı 1999 operasyonunda İstanbul Organize Suçlar Şube Müdürü kimliğiyle aktif rol alan ve hakkında Oktarcıların üç yüzden fazla suç duyurusunda bulunduğu, bazılarından hâlâ yargılanan Adil Serdar Saçan, o zaman ele geçirdiklerinin arasında, “birtakım gazetecilerin, ünlü bazı isimlerin cinsel içerikli kasetleri”nin bulunduğunu söyledi, Sözcü’den Özlem Gürses’e. Gazeteci. “Şantaj kasetleri yani?” diye sordu. “Şikayetçi oldular mı peki o kişiler?” Saçan, “O kasetlerdeki müştekilerin tümünü çağırdık,” dedi. “İnanır mısınız, hiçbiri şikayetçi olmadı!”
Dilipak ve “eski defterler”
Abdurrahman Dilipak, teşkilattan gelebilecek şantaj-karalama-itibarsızlaştırma ataklarına ihtimal veriyor ve bunları ciddîye alıyor: “büyük şehirlerde temizlik şart” diye sesleniyor Akit yazarı iktidara, yaklaşan yerel seçimleri işaret ederek: “Eski politikacılar üzerinden giderseniz, onların eski defterlerini karıştırıp sizi zor durumda bırakabilirler.” Bu yüzden “çok iyi, çok dürüst birilerinin aday yapılması şart”mış.
Dilipak, iktidarı temsilen siyaset yapan hemen herkesi şaibe altına bırakmış oluyor böylece: Adnan Oktar arşivinden hepsinin görüntüsü çıkabilir! “Eski defterler” pek bereketli anlaşılan.
Oktar arşivi sebebiyle yaşanabilecek sarsıntının boyutlarını -bugünkü abartılı laf kalabalığı yüzünden- kestiremiyoruz. Bir savcının korumasının teşkilatla bağlantılı olarak tutuklanması ve bunun üzerine savcının emekliye ayrılması, belki bu konuda ufak bir işaret sayılabilir, bilemiyoruz.
Tutuklanan polis memuru Özdemir Uygun, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu’nun korumasıydı. Salihoğlu, istifa dilekçesine, “Birdenbire Emekli olmak insanların aklına soru işareti getirse de,” diye yazdı, “gönül rahatlığı içinde arkama baktığımda aydınlık yüzler gördüm ve bu şekilde emekliliğe karar verdim.”
Tam da “gönül rahatlığı”ndan hiç bahsedilmese herkesin gönlünün daha rahat olabileceği durumlardan… “Emekli olma ihtiyacını hisseden” savcının niye görevi “ailesinin onayı” ile bıraktığını vurgulama ihtiyacını da beraberinde hissettiğini anlayamadık haliyle. Bu tür tuhaf operasyonların ve üstü kapalı vaziyetlerin şaşmaz sonucu: anlayamadığımızda şüpheleniyoruz.
Bu yüzden, arşiv sahiden saatli bombaysa, kimlerin bu bombanın yakın çevresinde dolaştığını merak ediyoruz haliyle. Meselâ Adil Serdar Saçan, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yiğit Bulut’un da Oktar’ın müritlerinden olduğunu ve bu konunun onu da yakından ilgilendireceğini ileri sürüyor: “Yiğit Bulut var meselâ. (...) Uzun süre çok yakın ilişkileri vardı. Şimdi de hâlâ görüşüyorlar mıdır, bilemiyorum. Ama bu örgüt korkunçtur, her müritle ilgili şantaj belgeleri var, kolay kolay bırakmazlar.”
Saatli bombanın yakınında dolaşan isimlerden biri de, iktidar propaganda aygıtının militanlarından, tam olarak ne iş yaptığı hususunda kimsenin emin olamadığı simalardan Cem Küçük. Gazeteci Nevzat Çiçek bir ara ona şöyle seslendi: “Cem Küçük… Hocan Adnan Oktar gibi insanlar aman bize bulaşmasın diye seni görmezden geliyor ama artık o iş bitti… Senin istihdam edildiğin yer ve seni oraya gönderenleri kimse yazmadı. Çünkü konuşulma yolu seçildi. Senin kendine biçtiğin gizem de devlet gücü de hava... Hiçsin.” Biz fâniler için bu mesajın anlaşılır tek yeri şuydu: Cem Küçük’ün Adnan Oktar ve teşkilatıyla ilişkisi var. Küçük buna Türkiye gazetesindeki köşesinden, “Siz DEVLET işinin inceliklerini bilmezsiniz. DEVLET için bilgi ve belge toplamanın önemini anlamazsınız,” yollu, hamâsî bir cevap verdi: “Ben 23 Mart 2018’de bu Adnan Oktar örgütünün başına gelecekleri her yerde söylemişim ve bu konuda her zaman olduğu gibi devlet lehine çalışmışım. (…) Oktar örgütünü bitiren İstanbul Emniyet Müdürümüz Mustafa Çalışkan’ı tüm varlığımla desteklemişim. Sizin bu iftiralarınız o yüzden benim üzerimde durmaz. Bunlar komiktir.” Küçük, devlet için birilerinin arasına sızıp muhbirlik yapmanın erdeminden dem vuruyor, 9 Mart 1971 “komünist darbesini engelleyen” Atıf Erçıkan ile Mahir Kaynak gibi “vatansever insan”ları örnek gösteriyordu.
Cevabın üslûbundan, Küçük’ü de arşiv ortaya çıkmasa sevinecekler arasında sayabileceğimize dair izlenim ediniyoruz.
Sanırım, o anlı şanlı arşivin yok edilmesi veya “emin ellere” geçmesi, Oktarcılarla devlet arasındaki en mühim meselese olacak. Sanırım Oktar sonunda pes etmek zorunda kalacağı, sıkı bir tehdit -veya “fiilî ikna”- süreci yaşayacak. Ve muktedirler bize o arşivin ucunu dahi göstermemek için ellerinden geleni yapacaklar.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024