Vahap COŞKUN
Leyla Zana'nın Meclis'te kabul edilmeyen yemini bir vatandaşlık tartışmasına başlamış, iki yazı yazmış ve devam edeceğimi belirtmiştim. Fakat araya Tahir Elçi'nin katli, hendekler, barikatlar, şehir savaşları, tanklar, toplar, ölümler girdi ve mecburen mevzulara girmek durumunda kaldım. Yılın son yazısında, vatandaşlık tartışmasına dair hesabı -şimdilik- kapatmak istiyorum.
1924 Anayasasında vatandaşlık, sadece gayri-Müslimlerin durumu dikkate alınarak tanımlandı. Müslüman olup da Türk olmayanların -örneğin Kürtlerin- vaziyetine değinilmedi. Onlar doğrudan Türklük dairesinin içinde kabul edildiler.Cumhuriyet'in kurucularına göre, Müslüman olan ama etnik olarak Türk kimliğini taşımayanların, "Türk ulusu" içinde eritilmeleri bir zorunluluktu. Eğer Türk olmayan Müslümanlar asimile edilebilirlerse, Türk ulusunun bir parçası olabilirlerdi.
Daha baştan itibaren Cumhuriyet rejiminin zihninde "vatandaşlık" ile"etnisite" arasında bir ayrım vardı. Herkes ancak vatandaş olarak "Türk" olabilirdi. Mahmut Esat Bozkurt bunlara "Kanun Türkü" diyordu. Yani kanunen Türk hesap edilebilirler, ama gerçekte Türk sayılamazlardı. Vatandaşların ancak bir kısmı Türk olabilirdi.
IRKÇILIKLA HARMANLANMIŞ ASİMİLASYON
Cumhuriyet, "Türk ulusu" yaratma adına çok sert ve haşin politikalara başvurdu. Etnik kimlikleri sildi, Türkçeyi yegâne dil kabul edip diğer dilleri yasakladı, iskan kanunları ile etnisite mühendisliğine girişti, modernlik kılıfı altında halkı tedip etmeye kalktı. Tamamen ırkçı teoriler üretti, bu teorileri hayata geçirecek kurumlar kurdu. Nihayetinde bu ulus inşa projesi kısmen başarılı oldu. Kafkasya'dan ve Balkanlardan gelenler Türklüğü benimsediler. Lakin Kürtler nezdinde bu asimilasyon politikası pürüzsüz işlemedi, Kürtlerin ağırlıklı kısmı Türklük dairesine girmeyi reddettiler. Kürt meselesinin altında yatan da zaten budur.
1924'te şekillenen vatandaşlık anlayışı birçok alanda sorun çıkarttı. Fakat Cumhuriyet bu sorun üreten anlayışı terk etmedi. Aksine zaman içinde bu anlayışı daha da kemikleştirdi. 1961 (m. 54) ve 1982 Anayasaları (m. 66), 1924 Anayasasına oranla, çok daha sert bir vatandaşlık düzenlemesine gitti. Vatandaşlığın tanımında "Türk" ve "Türklük" e vurguyu yükseltti.
ÜST-KİMLİK
Cumhuriyetçi elitler sürekli “Türk” ve “Türklüğün” etnik bir kimliği ima etmediğini ve Türklüğün etnik içeriğinden arındırılmış olup toplumu oluşturan tüm kültürel, dinsel ve etnik aidiyetleri kapsayan bir üst-kimlik olduğunu belirtirler. Dolayısıyla vatandaşlığın Türklük vurgusuyla tanımlanmasında bir sakıncanın bulunmadığını ifade ederler.
Oysa bunun gerçeği yansıtmadığı izahtan varestedir. “Türk” sözcüğü, Cumhuriyet tarihi boyunca hiç bir şüpheye yer bırakmayacak şekilde etnik bir içerik ile kullanıldı. Cumhuriyet'in kurucularının sözleri, devletin yaptığı uygulamalar, yasal mevzuat ve bazı mahkeme kararları bunun teyidi niteliğindedir.
"Türk" hiçbir zaman başkalarını tanıyan ve onların kendilerini ve kültürlerini geliştirmelerine imkan veren bir hukuki kimlik olmadı. İddia edilenin tersine, bu ülkedeki çeşitliliğin tektipleştirilmesi amaçladı ve bu amaca hizmet ettiği oranda da farklılıkları ortadan kaldıran bir işlev gördü.
Sorun salt Leyla Zana'nın itirazı değildir; sorun tarihi olarak bu kadar yüklü bir kavram üzerinden bir mutabakata varılamayacak olması, kendi Türklük dairesi içinde olmayanlara Türklüğün dayatılmasıdır. Yapılması gerken bundan vazgeçilmesi ve vatandaşlığın özgürlükçü ve çoğulcu yeni bir siyasi paradigmayla düşünülmesidir. Toplumdaki çoğulculu tanıyan, herhangi bir etnik ve dini kimliği referans almayan, hak sahibi olmayı öne çıkaran kapsayıcı bir vatandaşlık anlayışı geliştirilmesi gerekiyor. Aksi takdirde bu tartışmalar sürer gider.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.07.2025
22.07.2025
15.07.2025
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025