Yüksel TAŞKIN
Koca koca insanlar hemen hemen her yazılarında kanıtlanması mümkün olmayan tuhaf neden- sonuç ilişkilerine neden başvururlar?
Bu durum sadece Türkiye’ye mi özgü? Türkiye, İran veya Rusya gibi Batı karşısında güçlü bir mağlubiyet hissiyle Batılılaşma süreçleri deneyimleyen ülkelerde, komploculuk çok daha derinlere işlemiş olabilir mi?
Komplocu düşünme alışkanlığının giderek tüm dünyada yaygınlaştığı da bir gerçek. Bu durum Yeni Sağ iktidar tekniklerinden bağımsız değilmiş gibi geliyor. Yeni Sağ bencilliğin ideolojisidir.
1960’larda tüm dünyanın; hattâ sömürge- sonrası yeni bağımsız ülkelerin de refahı yakalayacaklarına dair modernist iyimserlik zirvedeydi. Yoksul ama umutluyduk.
Çok değil on yıl içerisinde, “sosyal uyanışın, iktisadi ve siyasi kapasitenin önüne geçtiği” tespitiyle otoriter rejimler ortaya çıkmaya başladı. Seçkinler, demokrasiyi kabullenemiyor, refahı da bölüşmek istemiyorlardı.
Ardından tam da bu bencilliğin ideolojisi olarak Yeni Sağ hegemonya ortaya çıktı.
Tüm dünyanın kalkınabileceğine, demokratikleşebileceğine dair iyimserlik terk edildi. Güçlüler, ellerindeki korumaya yönelirken; diğerleri sadece onları taklit ederek sistemde kendilerine yer açmaya giriştiler. Sistem- dışı alternatifler geriledikçe geriledi.
Yeni Sağ hegemonya, göçmenler başta olmak üzere, etnik ve dinî azınlıkları hedef tahtasına oturtmaya başladı. Böylece “asıl çoğunluk veya asıl ulus” adına, azınlıkların meşruiyetleri sorgulanmaya başlandı. “Ötekiler” kriminalize edildiler; bir güvenlik meselesine indirgendiler.
Komploculuk tam da burada devreye girdi. Madem trende herkese yer yoktu, madem bazılarının trenden atılmaları diğerlerininse hiç alınmamaları gerekiyordu, öncelikle “ötekilerin” meşruiyetini yıkmak lazımdı.
Komploculuk, meşru saymadığı rakipleri olduklarından güçlü göstermeyi çok sever. ABD’de siyasi ve iktisadi iktidar sağ muhafazakârlarda olsa bile onlar ülkeyi “liberal azınlığın” yönettiğini dillendirmeyi çok severler. Böylece yoksul ve beyaz bir muslukçu, Obama’nın sağlık reformuna ateş püskürür.
Türkiye’de Yeni Sağa özgü komploculuk çok kolay zemin buldu ama elbette buradaki kültürel bölünmelerin üzerine yerleşti.
Batıcılar ve karşıtları arasındaki bölünmenin şiddetli yaşandığı Türkiye gibi ülkelerde zaten farklı mahalleler birbirlerini meşru görmekte zorlanıyorlardı. Buna rağmen 1980’lere kadar Ulus veya Millet’in “kaynaşmış, imtiyazsız bir kitle olduğu veya olabileceğine” dair bir vurgu mevcuttu.
Elbette söylemin kapsayıcılığına rağmen ülkede “makbul vatandaşlar” ve “ötekiler” diye bir bölünme hissediliyordu. Dindarlığın her işaretinin kamusal alanda mürtecilik olarak damgalanması, “asıl Ulus’a” mensubiyetin kültürel kimliğin inkârıyla mümkün olmasını dayattı.
Toplum bu deli gömleğini üzerinden attı atmasına ama şimdi iktidar davulunun tokmağını eline geçirenler, sözünü ettiğimiz dışlayıcı kültürü yeniden üretmekte gecikmediler. Bu defa Ulus adına değil, Millet adına “milli” ve “gayrı- milli” tarifleri üzerinden yeni bir dışlayıcı iktidar tekniği oluşturuldu.
Bize özgü yönleri olan bu kültürel dışlama, Yeni Sağ dalganın “trenden atılması gerekenler” mantığını kolaylıkla devraldı. Dikkat edin, “Millet’in hakiki evlatlarının” daha fazla iktisadi, kültürel ve siyasi güç biriktirmeleri için, “gayrı- milli” kabul edilenlerin güçsüzleşmeleri gerekiyor.
Yukarıda işaret ettik: Herkesin refahtan istifade edeceği bir dünyaya inanç zaten kalmamıştı. Bu durumda, kimler yukarıya tırmanırken kimler hiç tırmanamayacak veya kimler alaşağı edilecek meselesi, siyasetin asıl belirleyici sorusu hâline geldi.
Aslında acımasız sınıfsal alt üst oluşların kültür sosuna bulandırılarak, hap şeklinde yutmamızın sağlandığı bir iklimden bahsediyoruz.
Bu öyle bir iklim ki, Cumhurbaşkanı sadece kendi kitlesine (“Asıl Millet”) konuşmayı doğal sayabiliyor. Pek çok sağ entelektüel, yaşanan kavganın “bir öze dönüş ve medeniyet inşası davası” olduğu yanılsamasıyla, esasında son derece dışlayıcı olan mekanizmaları meşrulaştırmış oluyor.
Oysa akıntıya kürek çekebilmek için kültürcülük afyonundan uzak durabilmek gerekiyor.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.04.2024
15.12.2019
26.07.2019
18.12.2017
27.09.2017
19.09.2017
10.08.2017
27.07.2017
10.07.2017
26.06.2017