Yusuf Ziya DÖGER
- Neyi bilmeli ve bilmeye çalışılmalı ki bilgi denilen nesne anlamlı olabilsin?
- Bilmek ve bilmeye çalışmak insani fıtrata yöneliş mi, yoksa iblisi mantığın verisi olan bilgi zaten bende var ve biliyorum mantığına yöneliş mi olmalıdır?
- Bilmenin yolu hazır formatlanmış zihinsel yapı inşa etmek midir, yoksa yeniden ele alıp var olan formatların dışına çıkabilmek midir?
Bunlara cevap oluşturabilmek için özne-nesne ilişkisinin kurulma biçimine odaklanmak gerekir. Bu kurulumu gerçekleştirmenin yolu da düşünme eyleminde gizlidir.
Düşünce, insanı ufku açan ve insanın zihinsel dünyasını ötekilere açan temel niteliktir. Düşünsel niteliğin işlevi diğerine ulaşmaya yol açan maharet olmasıdır. Yani bireyden bireye ve toplumdan topluma inşa edilecek yolu açmanın en kestirme biçimi olmasıdır. Diğerine ve diğerlerine ulaşmanın önceliği ise farklı düşüncelere tahammül ederek anlamaya çalışmaktır.
Düşünmenin bireyselleştirilmesi ve kronikleşmiş formların dışına çıkarılabilmesi gerekir ki bireye ötekine farklı açıdan bakmayı olumlu kılabilsin.Etrafına örülmüş zihinsel dehlizlerden çıkabilmeyi mümkünleştirebilsin.
Oysaformlaştırılarak benimsetilenin dışına çıkmak bireye korkunç gelmektedir. Dolayısıyla böylesi biçimlenmiş formlaştırılmış düşünme bireye daha ehven bir yol biçimi olarak görülebilmektedir.
Bugün bizi çepeçevre sarmalamaya çalışan ideolojik ve kutsallaştırılmış beşeri dinsel retorikler bireyselleştirilmiş düşünmeyi bir anlamda yasaklamayı hedeflemektedirler.
Bireyin kendi varoluşunu gerçekleştirmeye yönelik adımları da bu retorik içerisine sokularak retorikler üzerinden ötekileştirilmeye çalışılmaktadır.
Bu nedenle olup bitenlere İslam’ın genel felsefesi ve paradigmalarıyla bakabilmek ancak belli bir grubun veya anlayışın oluşturduğu mantık çerçevesinde bakma ile özdeşleştirilmektedir. Oluşturulan bu çerçevenin dışına çıkma gayretleri ise dinden çıkma ile eşdeğer kabul edilmektedir.
Oysa İslam’ın bütünlüğü esas alındığında bize düşünebilme yetisinin mutlaka kullanılması gerektiğini vurgulayan veriler sunduğu kolaylıkla görülmektedir.
Ama formlaştırılmış kategorik grupsal düşünme biçimleri hakikat arayışına gerek olmadığını ve hakikatin kendileri tarafından belirlenmiş olduğunu ileri süren bir mantığı bireye dayatmaktadırlar. Oluşturulmuş bu beşeri dine uyma zorunluluğunun da mutlak din (reel din) dairesinde olma anlamına geldiği vurgulanmaktadır.
Bu nedenle kendileriyle birebir örtüşen düşünsel yapıya sahip olmadıklarımız, ellerine bizim için cazip olabilecek dünyevi ve uhrevi metalar alıp önümüze çıkarak akıl çelme faaliyetleri sürdürmektedirler.
Girişmekte oldukları akıl çelme biçimini mutlaklık ve hakikat şeklinde sunmayı da ihmal etmeyen içeriklerle süsleyerek kategorikleşmiş yapılarıyla bizi kendi düşünme biçimlerine göre dizayn etmeye çalışmaktadırlar.
Bu bireyi çıkmaz sokağa (çekmektir) daldırmaktır/dalmaktır.
İnsanın insana güvenmeyişinin (ilanıdır) resmidir.
Sadece ben ve benden olanın bana uyanın hakikat kabul edilişidir.
Peki, okumalarımız kendi bakışımızla yeni bilgi üretmeyecek, farklı pencereler açmayacak, yeni yollar oluşturmayacaksa insan olmanın anlamı nedir sorusuna cevabımız olabilir mi? Olmayacağı kanaati taşımaktayım.
İşte bu nedenle adının başına Müslüman kelimesini koyan gruplaşmış yapılar insanları kendi beşeri mahzenlerine çağırmaktan vazgeçmeli, ona bireyselliğini iade ederek onu serbest dolaşıma sokmalıdırlar. Birey bu dolaşımlarıyla gerçekliği ve hakikati kavramalı ki varoluşunu gerçekleştirebilsin.
Eğer varoluşunuzu insani ve İslami fıtrat üzerinden tanımlayarak etnik köken realitenizi de gündeminize almışsanız problem daha da berraklaşır. Mamafih, grupsal yapılar ve egemen etnik aidiyet bu fıtrata inmeden kendi yapısını dinle (derin realiteyle) özdeşleştirilerek size sunmaya başlar. Böyleceproblem berraklığını yitirir ve gittikçe karmaşıklaşmaya başlar.
Karmaşıklığın dinamiği bireysel irade beyanını ötekileştirerek başkasından ödünç alınmış irade beyanlarının tartışılıp düşünülmeden benimsetilmesi/benimsenmesidir. Ne var ki bu anlayış aslında kendi doğrusunu oluşturamamak ve ona sahip olamamaktır.
Dini retoriklerden devşirilmiş ve düşünsel yaşam realitenize uygun olmayan dine bulandırılmış bu beşeri anlayışı size dayatmaya çalışarak varoluşlarını sizin üzerinizden gerçekleştirme amacı gütmektir.
Dolayısıyla Kürt etnik kimliğimiz egemen etnik unsurdan ödünç alınmış bu kategorik iradelere İslam dairesine saldırı olarak lanse edilmektedir. Bunun üzerinden insani olan temel haklarımızdan vazgeçmemizin dini anlam üzerinden lehimize olacağı gündemimize sokulmaya çalışılmaktadır.
Bu durum sadece devşirilmiş Müslüman mahallesine mahsus değil aynı şey varoluşunu devşirilmiş beşeri düşünceler üzerinden gerçekleştirmeye çalışan diğer gruplar için de geçerli kılınabilir. Türkiye’de sol düşünme biçiminde formlaştırılmış gruplar içinde de Kürt etnik kimliğinin insani hakları gündeme getirildiğinde aynı tepkiler oluşturmaktadır.
Benzeri durum açıkça Kürtler içersinde de göze çarpmaktadır. Temel insani haklarınızı isterken bunlara ulaşma yönteminde ortaya koyduğunuz farklılık hemen öteki ilan edilmektedir. En ağır saldırı ve hakaretlere maruz bırakılmaktadır.
Dolayısıyla insani ve İslami olduğunu ilan eden formlaştırılmış bu düşünme biçimleri oluşturulmuş marjinallikleri bertaraf etmeye çalışırlarken kendileri marjinalleşmektedirler.
İşte bu durum sorunun egemen etnik unsurun da denetiminden çıktığını ayan beyan ortaya koymaktadır. Bireysel düşünme biçiminin toplumda yer edemeyişinin göstergesi de budur.
Türkiye'de Kürt etnik unsurunun geçmişte inkârını gerçekleştirip asimilasyon uygulayan mantığın aslında devşirmelerin talimatlarıyla oluşturulduğu herkesin malumudur.
Benzeri durum günümüzde karşıt direnç noktası olarak topluma sunulan siyasi partilerin birçoğunun konuşan temsilcilerine bakıldığında nasıl devşirildiklerini görmemizi mümkün kılmaktadır.
Tekrarlayalım, sahip olduğumuz düşünsel dünya ötekini görmemizi engellemeye çalışan anlayışların oluşturduğu bobin tuzaklarıyla döşenmiş çıkmazlara sürüklenmemize yol açmaktadır.
Bu çıkmazlar içerisinde bocalayıp yolumuzu kaybettiğimizin ve tükenişe doğru yelken açtığımızın verileri var ama bunu aşmak bireysel düşünmeyle gerçekleşen bilgilerle mümkün olacaktır.
Dolayısıyla düşünmeye insana ulaşabilmenin ve kendini ifade ederek onda yer etmenin öncelikli işlevi yüklenmelidir. Ötekileştirmek pekte kolay bir yoldur. Oysa insaflı davranmak İslam’ın bize yüklediği en önemli görevdir.
Kendi dar kalıplarına sıkışmış tüm insanlar için yegâne kurtuluş yolu bilgi ediniminde bireysel düşünmenin benimsenmesidir. Kişinin bu yolu kullanabilmesi de pek mümkün görünmese de…
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2018
21.02.2018
13.10.2017
24.09.2017
27.03.2017
27.02.2017
16.02.2017
31.01.2017
28.01.2017
22.01.2017