Yusuf Ziya DÖGER
Bir toplumun kendi geleceğini inşa edebilmesinin temel dayanağı geçmişi ile bugünü arasında değerler ve normlar üzerinden yerel hafızayı canlandıracak köprüler oluşturarak yeni yapılanmalar üretmesiyle ancak mümkün olur.
Kürdistan toplumunun iki yüz yıla yaklaşan gelecek inşa etme sorunu bugün reel koşullar ve yakalanan fırsatlar açısından belki de en uygun dönemi yaşamaktadır. Bu anlamda Başur (Irakta) bölgesel yönetim koşullarına kavuşmuş, Rojava (Süriyede)defakto özerklik durumuna kavuşmuş, Bakur (Türkiyede) ise tarihinde ilk kez devlet karşısında devletle müzakereler yapabilecek bir güce haiz olmuştur. Bu koşullara rağmen her üç parçada da yakalanan fırsatları heba edecek veriler doğrudan doğruya Kürdler tarafından ortaya konulmaktadır.
Reel koşulların yaratığı fırsatların değerlendirilmesi doğrudan doğruya siyasi ferasetle ilgilidir. Kürd siyasi aktörlerinin bu koşulları fırsata çevirebilecek güçleri mevcuttur. Ancak bu mevcudiyet kazanımların bir üst aşamaya geçirilmesini gerektirirken, siyasi aktörler sanki bunun es geçilmesi gereken bir şey gibi algılatmaya yönelik veriler sergilemektedirler.
Konumuzu Bakur üzerinden ele almaya çalışacağız. Bakur’un baskın ve güçlü Kürd siyasal aklını temsil eden BDP aldığı karar gereği kendisini siyasi anlamda feshederek HDP’ye katılma kararı almış durumdadır. Buna gerekçe olarak da Kürdistan sorununun daha geniş bir yelpaze içerisinde desteklenmesini ve Türkiye’nin demokratikleşmesine katkı sağlama şeklinde förmülüze etmektedir.
Bunun art niyet taşıyan bir amaç olduğunu ileri sürmek mümkün değil iken siyasi aktörlerin feraset eksikliğinden kaynaklandığını söylemek pekâlâ mümkün görünmektedir. Bu konuda geri adım atacaklarını düşünmek ise bir başka feraset eksikliğine duçar olmaktır. Dolayısıyla Bakur’un baskın Siyasi aklı bir tercih belirlemesinde bulunmuştur ve bu tercihini uygulama sahnesine koymuştur. Yapılabilecek en mantıklı şey bu siyasal aklın temsil edildiği yapılanmaların dışında kalanların onların tercihlerine şimdilik kaydıyla saygı duymak ve ortaya çıkacak sonuçları bekleyerek gözlemlemektir.
Ancak sorun burada BDP’nin gerçekleştirdiği tercihle sınırlı değil. BDP dışında kalan Kürdistani yapıların ortaya koyacakları pratik eylemlerle ilgilidir. Bu yapılar eleştiri oklarını BDP’ye yönelterek işin altından kalkamazlar. Yapacakları en temel davranış biçimi sahada kendi teorilerini hayata geçirebilecek pratikler ortaya koymalarıdır. Ancak unutulmaması gereken bir noktada BDP’nin yerelde varlığını devam ettirme kararında olduğudur. Bu nedenle Kürdistani yapıların tümü eylem alanında karşıtlık dili oluşturmadan kendi argümanlarını ortaya koymalıdırlar.
Bu pratik üzerinden tüm yapılar karşılıklı saygıyı esas alan ve Kürdistan kazanımlarını hedefleyerek çalışma alanına çıkmalıdırlar. Bu anlamda özellikle AZADİ yapılanmasının duruşu ne olmalı sorusunu açmak istiyorum.
AZADİ yapılanması Kürdistan da her ne kadar iki yıllık bir geçmişe sahipse de, yapılanmayı oluşturan kişilerin her biri Kürdistan sorununa yıllarca kafa yormuş ve bu konuda kendi çaplarında pratikler ortaya koymuşlar. Geldikleri gelenek Kürdistan Mirliklerinin ortadan kaldırılmasıyla Kürdistan’da oluşan yönetsel boşluğu dolduran Şeyx ve Molla hareketlerine dayanmaktadır. Dolayısıyla Kürdistan’la oluşturdukları ünsiyet yeni değil ve Kürd toplumunun geçmişle bugününü buluşturabilecek sağlam dayanaklara sahiptir.
Geçmişi es geçmeyen ve geleceği bu gelenekle harmanlayarak inşa etmeye yönelen bu yapı toplumun temel değerlerini kendisine referans almaktadır. Referanslarını hiçbir ideolojik bağa yaslanmadan Şeyx Ubeydullah Nehru’ye, ŞeyxMahmudBerzenci’ye, ŞeyxSeidPalevi’ye, Peşava Kadı Muhammed’e ve Nemir Molla Mustafa Barzani’ye dayandırmak iddiasındadır. Bugüne kadar ortaya koyduğu pratikle de bunu ispatlayarak gerçekleştirmiştir. Hiçbir Kürdü ötekileştirmeden kuşatan ve tüm Kürdi yapılara eşit mesafede durarak onların çalışmalarına karşıtlık üretmeden imkânları ölçüsünde katkı sunması bunun açık göstergesidir.
Bu gün koşullar açısından AZADİ İnisiyatif olarak yapabileceklerini yapmış ve kendi toplumuna katkı sunmak amacıyla bir üst aşamaya evirilmek zorundadır. Yani İnisiyatif olarak ömrünü tamamlamıştır. Bundan sonra AZADİ’nin yapması gereken temel şey Kürdistan kazanımlarına katkı sunmak amacıyla harekete dönüşerek yeni bir rota belirlemesidir. AZADİ temel referanslarını değiştirmeden yeni aşamaya geçmeli ve diğer Kürdistani yapılarla partnerlik ilişkisinin ötesine geçemeyen pratikler geliştirmelidir.
Kürdistani duruşunu hiçbir pratik yarar gözetmeksizin gerçekleştirmeye devam etmeli ve bu anlamda toplumunun değer yargılarına ters düşmeden bir üst aşmaya geçerek yoluna devam etmelidir. Amaçlarını gerçekleştirmek için kapılarını tüm Kürdistanlılara sonuna kadar açmalı ve Kürdistan davasına katkı sunacak her türlü öneri ve uyarıya açık olmalıdır.
Bu çerçevede Kürdistani hiçbir yapıya karşıtlık ifade edecek eylem ve pratiklerden kaçınmalıdır. Bugüne kadar Kürd ve Kürdistan sorununa yüzyılların oluşturduğu travmalar nedeniyle uzak duran muhafazakar kitleyi hedefleyerek çalışmalı ve kimseden rol kapma yarışına girmemelidir. Şunu kesinlikle dikkatten kaçırmamalı, bugüne kadar muhafazakar sağ partilere ve sekülersol partilere oy veren her Kürdün kendisi kadar Kürd olduğunu unutmadan bunlara doğru argümanlarla gittiğinden karşılık bulacağını bilmelidir. AZADİ sahaya bir üst evre olarak hareket olarak çıkmalı ama süreç içerisinde mutlaka partileşmeyi hedefleyerek çalışmalarını sürdürmelidir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları

































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2018
21.02.2018
13.10.2017
24.09.2017
27.03.2017
27.02.2017
16.02.2017
31.01.2017
28.01.2017
22.01.2017