Halil BERKTAY
Aydınların “büyük dâvâ”lara angajmandan vazgeçip bağımsız bir eleştirelliğe çekilmeleri ve tam da bu yüzden genelleştirilmiş bir aydın düşmanlığına hedef olmalarını inceliyorum. Bunun milliyetçilikten kopma, Atatürkçülükten kopma, komünizmden kopma eksenleri söz konusu.
Geçen sefer, komünist partilerin elindeki olağanüstü düşünsel disiplin araçları üzerinde durdum : “sert çekirdekli” bir teorinin “çelik çekirdekli” bir partiye güç vermesi; “doğru çizgi”nin darlığı ve kısıtlayıcılığı; “bilimsellik” iddiasından kaynaklanan aşırı epistemolojik özgüven; nihayet, özel olarak aydınları işçiler karşısında aşağılık kompleksine sevkederek kontrol altında tutma çabası.
Bu araç ve yöntemler ne için kullanıldı, neye yaradı ? Dönüp de trajik bir geçmişe; sosyalizmin yüz elli küsur, komünizmin ise neredeyse yüz yıllık acılarla dolu tarihine bir bütün olarak baktığımızda şunu görüyoruz : işçi ve komünist partilerinin aydınlarla ilişkisinin en korkunç, en dayanılmaz boyutu, aydınların yalanla yaşamaya zorlanması oldu.
Yalan herkes için kötü kuşkusuz. Ve yalan söylemeyen devlet de yok. Ama bazı akımlar ve iktidar biçimleri bunu daha fazla yaptı. Bir ay önce de yazmıştım (13 Ağustos : Anahtar, süzgeç, filtre): 20. yüzyılın kitle seferberlik ideolojileri, tek tek yalanlar söylemek bir yana, Machiavelli’nin nihaî amaç uğruna her türlü aracın meşru sayılabileceği gözlemine yeni bir boyut kazandırdılar. Asıl gerçeğin kendi derin gerçekleri olduğundan hareketle, büyük ve kronik yalanın teorisini kurdular.
İtalyan Faşist, Alman Nazi partisi, kısa ve şiddet dolu yaşamlara örnek. Birer çete gibi doğdular; her türlü rasyonel gözlem olanağının kalmadığı isterik ortamlarda iktidarı fetih ve gasp ettiler; serkeşçe savaştılar ve öldüler. İstikrarlı bir parlamenter düzende, uzun süre muhalefette ve göz önünde, her yaptıklarının mercek altına yatırılmasına maruz kalmadılar. Oysa komünist partiler, özellikle 1945 sonrası Batı Avrupa’da böyle esaslı bir normal politika sürecinden geçti. Hattâ Doğu Avrupa ve Sovyetler Birliği’nde bile, yaptıkları mutlak bir sır perdesi ardında gizlenemedi; derece derece dünya kamuoyuna maloldu. O zaman inkârdan, gerçeğe yalan deme yalanından başka çare kalmadı. Bu çelişki keskinleşti; gerçeği arama iddiasındaki kamusal aydınlar için, yalanı hazmetme ve savunmaya mecbur edilmek, bir çeşit manevî ölüm anlamına geldi.
Tek tek her ülkedeki KP’leri içten içe çürüten, adım adım itibarsızlaştıran en büyük sorun, dar anlamda “kendi” günlük pratikleri değil, uluslararası komünist harekete mensup ve bağlı olmaları; dolayısıyla Sovyetler Birliği’ni (daha sonra Maocular için, her durumda Çin’i) savunma zaruretiydi. Bu noktada, yaygın bir efsaneye de biraz değinmeliyim. Komünistler muhalefette mi iktidarda mı olduklarına göre yüzde yüz farklı mıydılar ? Yani muhalefette hep iyi, doğru, temiz, fedakâr ve erdemliydiler de, yalnız iktidara gelince mi kötü ve zalim oluyorlardı ?
Bunun çok aşırı bir basitleştirme, tek-yanlı bir vülgarizasyon olduğu kanısındayım. Bir bütün olarak muhalif Marksizm ile gene bir bütün olarak iktidar Marksizmi arasında, evet, ciddî bir fark var. Muhalif Marksizm derken kastettiğim, kapitalizmin (ya da statükonun) eleştirisi. Bazı başlıklarla söyleyecek olursak, Grundrisse, Kapital, Artı-Değer Teorileri. Bu, hâlâ çok zengin bir miras. Faraza her yeni küresel kriz patlak verdiğinde “Marx haklı çıktı” diyenler, aslında işin sadece bu yönünü kastediyor.
İktidar Marksizmi ise sosyalizm teorisiyle ilgili. Burada herhangi bir haklı çıkmışlıktan söz etmek tümüyle olanaksız. Başlangıçları da yanlış, sonraki eklenti ve genişletmeleri de. Örneğin Marx ve Engels’in, sosyalizmin nasıl bir şey olacağı hakkında uzun süre çok genel ve şairane lâfları var da, en ufak bir somut ve uygulanabilir fikirleri yok. “Bütün toplumsal hasılanın doğrudan işçi ve emekçilere ait olup onlar tarafından eşitçe paylaşılacağı” yolunda bir popülizm, bu boşlukta gelişiyor. Sonra da Marx, Gotha ve Erfurt Programları’na bakıpkabahati hiç kendine bulmaksızın, üstelik başka herkesi nasıl böyle bir şeye inanacak kadar safdil olabilirsiniz diye azarlayarak, sosyalizmin “ilk aşama”sında kapitalizmin ücret ve fiyat gibi bütün temel kategorilerinin aynen geçerli olacağını ilân ediveriyor.
Bırakalım, “şeklen benzer ama özü itibariyle farklıdır (çünkü burada artı-değeri bir özel burjuvazi değil kamu alır)” türü apolojileri.
Önemli olan şu ki, o zamana kadar herkesin “sosyalizm” diye bilip umduğu şeyin adı artık “komünizm” (veya “sınıfsız toplum”) oluyor ve gerçekleşmesi insanlığın uzak geleceğindeki mevhum ve muhayyel bir “bolluk toplumu”na erteleniyor. Dolayısıyla gerçek anlamıyla bilim alanının dışına çıkıyor. “Sosyalizmin bilimi” ise sosyalizm diye Stalin’in “ikinci devrim”ini, yani cebrî bir yukarıdan aşağı modernizasyon projesinin kilit kurumları ve uygulamalarını : devletçiliği, piyasa düşmanı bir emir-kumanda ekonomisini, bunların zorunlu siyasî karşılığı olarak “proletarya”nın tek-parti diktatörlüğünü modelleştirip savunmaya girişiyor.
Bu da aydınları muazzam bir problemle : kurumlaşmış partisel yalanı içselleştirmekle yüzyüze getiriyor.
Yazarlar
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları



















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024