Halil BERKTAY
[21 Eylül 2015] PKK’yla savaşın ve (görünüşte daha büyük) diğer siyasî sorunların gölgesinde de kalsa, son haftalarda hükümet basın özgürlüğü ve halkla ilişkiler açısından bir dizi felâket yaşadı.Hürriyet’e iki saldırının, Abdürrahim Boynukalın’ın hem fiziksel hem sözel kabadayılığının, Noktabaskınının ve Cem Küçük’ün Ahmet Hakan’ı hedef alan eşi görülmedik, tehditlerinin üzerine, bir de bunları orasından burasından savunan, hafifleten, mazur göstermeye çalışan yazılar bindi. Emsallerinin en yumuşaklarından ikisi, belki iki buçuğu Serbestiyet’te de yayınlandı. Asla katılamayacağım şeyler var ve kendi payıma, artık doğrudan tavır almak ve somut olarak eleştirmek ihtiyacındayım. Ama önce, hepsi son dört beş ay içinde olmak üzere bu konuya daha soyut değinmelerimi, özgün makale başlıkları altında hatırlatmak istiyorum.
Rahatsızlık, şüphecilik, bağımsızlık, yalnızlık
15-16 Mayıs’ta yazmışım; Serbestiyet’te 16’sında yayınlanmış. Bir yerinde, AKP’de en çok nelerden hoşlanmadığımı sıralamak gereği duymuşum. Son iki madde şöyle (bazı kilit ifadeleri şimdi siyah yapıyorum):
“(9) Bu ve benzeri bütün konularda, kraldan fazla kralcı danışman ve medya çevrelerinin oluşması. Bir kısım cahil ve yüzeysel insanlarda, sırf tam bağlı ve sadıklar diye, bir keramet var sanmak. (10) Bir adım ötede, AKP taraftarı medyaya (ki olabilir) müdahaleciliği aşırı boyutlara vardırmak. Hiç çatlak ses çıkmayan, yüzde yüz eleştirisiz bir bağlılık aramak. Dengelilik ve inandırıcılık nedir bilmemek. Belki en kabası ve en amatörcesi, faraza şimdiki seçim kampanyası çerçevesinde, televizyon haber saatlerinde AKP mitinglerinin ve AKP liderlerinin konuşmalarının, baştan sona, eksiksiz ve saatler boyu verilmesinin en iyi propaganda olduğunu sanmak. Gerçekçilikten uzak, eleştirisiz, uyarı kapasitesinden yoksun bir “parti basını”nın nasıl bir felâket, kendine nasıl bir zarar demek olduğunu, tarihteki örneklerine olsun biraz bakarak anlamamış, öğrenmemiş olmak.”
Geçmişten bugüne, düello mantığı ve düşman kültürü
29-30 Mayıs’ta yazmışım; Serbestiyet’te 30’unda yayınlanmış. Yüz elli yıllık sosyalizm ve komünizm tecrübesinin yaslandığı “düşman kültürü” ile 1960’lar ve 70’lerin sol gençlik örgütlerinin aşırı sağın saldırılarına karşı kendini savunma mantığıyla giriştiği “düello”nun acı tecrübelerinden, günümüz İslâmcılığı ve AKP için bazı dersler çıkarmaya çalışmışım (siyahlar, gene şimdi vurguladıklarım):
“Öte yandan, bu düşmanlığa karşı, onun türevi, simetriği ve aynadaki aksi gibi bir ‘düşman kültürü’yle mukabele edilip edilmeyeceği, bunun kaçınılmaz olup olmadığı ayrı bir sorun. (…) Son birkaç yılda, örneğin, bir kısım AKP’liler ile AKP yanlısı gazeteci ve yazarlardan, sürekli şunu duyuyorum: ‘Şimdi kavga zamanı; kavga verirken başka şey düşünülmez, eleştiri yapılmaz, düşmana koz verilmez; sımsıkı kenetlenilip öyle durulur.’ Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra diner gibi olmuştu. Şimdi tekrar canlandı. Siyasetin (ve dolayısıyla medyanın) normalleşmesi kabul edilebilir hale geldi -- sanıyordum. Derken şimdiki seçim kampanyasıyla birlikte sertlik ve gerilim yanlılığı tekrar öne çıktı. ‘Kavga zamanı’ söylemi (faraza Abdülkadir Selvi’nin son yazılarında dile getirdikleri dahil) her türlü eleştiriye sırt çevirmenin mazereti oldu.
“Biliyor musunuz, bu mantık Sovyetler Birliği’nin sonunu getirdi. [Proletarya diktatörlüğü teorisinin mübalağa edilmesi ve çığrından çıkarılmasına] … daha pratik politika düzleminde, gerek ülke içi ve gerekse dışında, her yerde açık-gizli kapitalistler, burjuva restorasyonistleri, emperyalist ajanlar, yıkıcılar, sabotörler gören bir ‘düşman kültürü’ (culture of the enemy) eşlik etti. (…) Kendini koruma içgüdüleri ağır bastı. Devâsâ lider kültleri yükselirken, parti içi eleştiriler de ‘revizyonizm’ üzerinden giderek kapitalizmin ve emperyalizmin hesabına yazılıp düşmanlaştırıldı. Bütün demokrasi olanakları boğuldu. Yaratıcılık öldü. Sistem taşlaştı, atrofiye uğradı ve bir süre can çekiştikten sonra ruhunu teslim etti.
“…aynı hastalık Sovyet ve dolayısıyla Komintern gelenekleri ve kültürüne orasından burasından bulaşmış bütün sol akım ve partilere de musallat oldu; uzun vâdede hepsinin sonunu getirdi. Muhalefetteki komünist partiler ve benzerleri de nereye baksalar düşman gördüler. Sosyalizme ve sosyalist ülkelere yönelik her eleştiri, her objektif bilgi ve haber yalan sayıldı. Kendilerine yönelik her eleştiri ve her objektif bilgi veya haber de keza yalan sayıldı. Her yerde küçük Stalin taklitlerive onların etrafında karikatür niteliğindeki lider kültleri türedi. Burjuva propagandasına karşı habire disiplin ve daha fazla disiplin, safların habire sıklaştırılması ve daha fazla sıklaştırılması istendi. Bir an geldi; Marksist solun en ufak bir güvenilirlik ve inanılırlığı kalmadı. Gerçeklerden koptu, kitlelerden koptu, saygınlığını yitirdi.
“Hele şu seçimler geçsin, her şey düzelecek deniyor. Bense düzelme ve normalleşme konusunda hele şu geçsin, hele bu geçsin ertelemeciliğine karşıyım. Bu, anormalliği uzatıp durmaktan başka pek bir sonuç vermez. AKP’nin Amerika’yı yeniden keşfetmek zorunda kalmamasını dilerim.”
Hooligan’laşma süreci
5 Eylül’de yazmışım; aynı gün yayınlanmış. Bir örnek olarak Koray Çalışkan’ın tweet’lerinden girmişim; muhalefetin kavgacılığı üzerinde durmuşum; oradan AKP medyasına geçmişim:
“Öte yandan, belki söylemek bile gereksiz ama, iktidar savunucuları da temiz ve günahsız olmaktan çok uzak. Açık söyleyeyim; ‘yandaş’ tabir edilen basını, belki birkaç köşe yazarı hariç, okumakta çok zorlanıyorum. Haber deseniz, içinde on enformasyon sözcüğü varsa, en az yüz tane de aşağılayıcı sıfat var (örnek olarak, herhangi bir PKK saldırısı hakkında, 5N1K’sının ötesinde kaç “hain, alçak, kalleş, katil, cani, terör/ist vb” kelimesi kullanıldığını inceleyin). Yorum deseniz, aklı başında bir yanıt ve çürütme yaklaşımı yerine, gıcıklığa gıcıklık, küfüre küfür, hakarete hakaretle karşılık vermek tercih ediliyor. Tencere dibin kara; seninki benden kara. Belirli bir tarafı olmak, burada da çoğu zamanyüzde yüz sadakat ve çizgi dışına çıkmama şeklinde anlaşılıyor. Dengelilik ve çok-yanlılık horlanıyor; aşırılık ve tek-yanlılık değer kazanıyor. Örneğin bir kısım aydın mutlak AKP karşıtı ve devirmeci kesildi diye, en az aynı derecede sığ ve mutlak bir aydın düşmanlığı baş gösteriyor. Batı basınının Oryantalist, İslamofobik tavrının aynadaki aksi gibi topyekûn bir Batı düşmanlığı (ve Doğu fondamentalizmi) başgösteriyor. Her ikisinin, yani aydın düşmanlığı ile Batı düşmanlığının kesişme noktasında, işin içine biraz da anti-Semitizm katınca, “zaten bizim aydınlarımız hep kökü dışarıda, komprador, Batı hayranı, Yahudi, Masonik vb olmuşlardır” gibi tekerlemeler karşınıza çıkıyor. Olmaz; bu kafayla bir yere gidilmez. Demokrasi mücadelesi böyle kazanılmaz. Bazı çok zeki insanlar var. Ama bakıyorsunuz, onlar da son derece bilgilendirici ve aydınlatıcı bir yazıya başlamışken, beş on paragraf sonra kendilerini lâf sokuşturmanın şehvetine kaptırıyor ve sertliği oranında o kadar üstü kapalı espriler yapmaya girişiyor ki, her şey bir yana, yazı şişer ve sarkarken siz de okuduğunuzu anlayamaz oluyorsunuz. Kötü para iyi parayı kovar (Gresham Yasası). Her şey aşağı çekiliyor, dibe vuruyor; yetenek de köreliyor; gazetecilik ucuzluyor; istenen politik norm’lara uygun biçimde üç beş cümleyi yanyana çırpıştırmak, fazlası istenmeyen bir “aparatçik mediokritesi”nin belirleyicisi, asgarî müştereki haline geliyor.”
* * *
İlkesel düzeyde, daha ne diyeyim? Fakat galiba meseleler böyle genel ve soyut biçimde ifade edilince görünüşte anlaşmak kolay oluyor, ya da kimse üzerine almayabiliyor da, eleştirinin ucu birazcık sivriltilince işler değişiyor. Sertlik ve militanlık o noktada başgösteriyor. Bakalım, göreceğiz, gene öyle olup olmayacağını.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024