Mümtazer TÜRKÖNE
Cübbe, Başbakan’ın zannettiği gibi bir güç sembolü değil. Hafta sonu Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ı “yeni düşmanı” ilan ederken söylediği “cübbe sizi güçlü gösterebilir” lafından, bu yüzden hakikat çıkmaz.
Cübbe “güç”ün değil “vicdan”ın sembolüdür. Üç meslek grubu cübbe giyer: Yargıçlar, bilim adamları ve din görevlileri. Her üçü de işlerini yaparken hiyerarşik bir amirin değil, sadece kendi vicdanlarının emrini dinler.
Cübbe, vicdanı ile iş yapanları hem kendi aralarında hem de dışardan bakanlar nezdinde eşit ve tarafsız kılar. Vicdanı temsil eden cübbe, altındakinin kişisel tercihlerini ve düşüncelerini bastırıp örter. Giydiği kıyafete yansıyan zenginlik veya zevkle birlikte kişiliği ve sosyal statüsü, cübbenin altında kaybolur. Vicdanı ile iş yapanlar kendi tercihlerini şapkalarıyla birlikte askıya asar, cübbeleriyle de kapatırlar. Cübbe bir kıyafetten çok zevksiz, bol ve biçimsiz bir örtü gibidir. Bilim adamları zaten kötü giyindikleri için cübbeyi törenler dışında pek giymezler. Din görevlileri, ibadet esnasında cübbenin yanında bir de kefenlerini sarık şeklinde başlarına geçirirler. Yargıç, cübbesi ile çıktığı kürsüde adalet sembolü gibi gözlerini bağlayıp körleşir, ona bakanların sadece mücessem bir vicdan görmesi beklenir. Avrupa’da geleneksel olarak devam eden peruk ve pudra ilaveleri, cübbenin dışına taşan kimlik ve kişiliği de ortadan kaldırmak içindir.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ı, o cübbenin altında bir güç ve iktidar sembolü olarak göremeyiz. Elbette anayasal yargının siyasal bir içeriği var; ancak denge ve fren sistemi dahilinde bu kurum sadece kontrolsüz gücü durdurma görevini yerine getiriyor. Freni boşalmış bir kamyon gibi yokuş aşağı gelen iktidarı durdurmak kolay mı? Tam tersine Hükümet’in elinde çok etkili güç araçları var. Partizan medya karteli hedef belleyip yargısız infazlarına, algı operasyonlarına giriştiği zaman üzerindeki cübbe Haşim Kılıç’ı korumayacak. Cübbe bir zırh olmadığına göre, savaş çıktığı zaman ayağınıza dolaşır. Başbakan, kitleleri ve kameraları karşısına alıyor ve “siyaset yapmak isteyen cübbesini çıkarır siyasetini yapar” diye meydan okuyor. Cübbesi Haşim Kılıç’ın elini kolunu bağlıyor; konuşmasına ve cevap vermesine engel oluyor; Başbakan’ın sözlerindeki alenî tahakküme karşı başında bulunduğu kurumu savunmak zorunda olsa bile.
“Siyasetçinin gömleği” ise yanlış tefsir edilen bir efsaneden ibaret. Efsane dünya malı biriktirmeyen tevazû sahibi Hz. Ömer gibi halifelerin, Selahaddin Eyyubî gibi devlet adamlarının hayatından türetiliyor. Her ikisi de öldüğünde terekelerinden birer gömleği aşmayan dünya malı çıkıyor. “İdam gömleği”ni popüler hale getiren, rahmetli Özal olmuştu. “Siyasetçinin iki gömleği vardır, biri idam gömleğidir” sözü, bir feragati ifade ediyordu. Halbuki aslolan öbür gömlektir. Kaç tane dünyalık gömleğiniz var? Yani ne kadar kendinize çalıştınız? İdam gömleği bulundurmanın gereği var mı? İdam cezası kalktı, varken de tasası idam edenlere düşerdi. Demek ki gömlek, siyasetle sağlanan zenginliğin sembolü. Bir gömlek siyaseti mevcut.
Siyasetin bilim değil ama bir tür sanat olduğu doğru. Peki ne tür bir sanat? Erdoğan için bu sorunun cevabı “düşman çoğaltma sanatı”. Düşmanlar dikkatle belirleniyor, kendini savunma araçlarına sahip olmayan kurumlar ve toplum kesimleri özellikle seçiliyor. Düşmanlar hayal mahsulü olunca savaşın galibi de önceden belli oluyor; hayalî düşmanlarla savaşarak efsanevî bir kahramana dönüşüyor. Bir tür hayalet avcılığı olarak düşünebilirsiniz bu politika anlayışını.
Bir düşman olarak “paralel devlet” hayaleti, Erdoğan’ın yerel seçim stratejisinin ana eksenini oluşturmuştu. Cumhurbaşkanlığı seçimi için hedefte Anayasa Mahkemesi var. Böylece hem kamuoyunun telaffuz ettiği muhtemel rakibini yıpratacak hem de Yüksek Mahkeme’nin kararlarını itibarsız hale getirecek.
Bu sefer siyasetçinin rengarenk gömleği ile yargıç cübbesi, yani güç ve vicdan karşı karşıya.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025