Mümtazer TÜRKÖNE
20 Ocak’tan bu yana Erdoğan her konuştuğunda doların yükselmesi, seçimlerin en belirleyici parametresi olmaya başladı.
Piyasa artık ona güvenmiyor. Bundan sonra Erdoğan “döviz kuru” önünde diz çöküp; “Ben ettim sen etme!” dese bile artık faydası yok. “İyi bir ekonomi politikasının yarısı psikolojidir” derken kast edilen “güven” unsurudur. Türkiye’de her şeyin olduğu gibi ekonominin de rakipsiz patronu olan Erdoğan’a güven tamamen ortadan kalktı. Piyasa “dediğim dedik” bir adamın zorlamalarına artık kulak asmıyor, kendi başının çaresini arıyor. Şu ana kadar ekonomi, Erdoğan’ın Merkez Bankası Başkanı’na “faizi düşür” baskısı yüzünden 20 milyar dolara yakın para kaybetti. Birilerinin, üstelik çok parası olan birilerinin, canı fena yanıyor.
Siyasette, medya gücünüz varsa algı operasyonları ile her alanı tanzim etmeniz mümkün; ekonomi hariç. Serbest piyasada diktatörlük sökmez. Herkes kazanıyorsa kimsenin sesi çıkmaz, kaybetmeye başlayınca iktidar koltuğu kimseye kalmaz. Yılların birikimi nihaî bir sona yaklaşıyor, ekonomideki saadet zinciri artık varlığını genişletecek yeni halkalar bulamıyor.
Erdoğan’ın “ustalık dönemi” için tasarladığı ülke mimarisi, devlet rantı üzerinden siyasî güç temerküzü sağlamaktı. Üçüncü dönemine artan oy oranıyla başlayan, devlet içindeki rakiplerini de enterne eden bir lider için bir otokrasi inşası demekti bu proje. Yolsuzluk-hırsızlık diye kamuoyunun önüne çıkan skandallara, bu projenin sağa-sola sızan tezahürleri olarak bakmak, ekonominin ana gövdesinde olup bitenleri anlamak için yeterli. Devletin ekonomik iktidarını kontrolsüz bir şekilde kullanmak, meğerse ne kadar büyük ve karşı konulmaz bir güç ortaya çıkartıyormuş. Kamuya ait ekonomik kaynakları çoğunluğu temsil eden iktidarın keyfine bırakmamak için AB reformları ile oluşturulan bağımsız kurulların bugün ne kadar despotça kullanıldığına dikkat edin. Kamu İhale Kurumu, BDDK, SPK gibi asıl amacı iktidarın ekonomik gücünü sınırlamak olan kurumların her biri bugün şikayet konusu değil mi?
Kent rantı, maden ruhsatları, lisanslar, büyük ihaleler üzerinden büyüyen bu kontrolsüz ekonomik iktidarın üzerine bir diktatörlük inşa etmek mümkündü? 17-25 Aralık, devlet rantının dağıtım düzeneğine çomak soktu. Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına transferi, kontrol araçları başbakanlıkta kaldığı için ağır-aksak işleyen düzeni de durdurdu. Saray’da hep yatırımcı bakanlıklara odaklanan koordinatörlüklerin amacı, bu düzeni yeniden işletebilmek. Ancak bugünkü sorun daha esaslı ve diktatörlük yolunu topyekün tıkıyor. Türkiye ekonomisi, devlet rantını paylaştırma baskısı altında ezildi ve tökezlemeye başladı. Döviz kurunun ani yükselişinin gerçek sebebi, denizin artık tükenmiş olması.
Ali Babacan ile Erdoğan arasındaki anlaşmazlığın gerçek sebebi, reel ekonomi ile devlet sayesinde var olan asalak ekonominin karşı karşıya gelmesinden ibaret. Babacan yapısal reformlarla sanayi sektörünü güçlendirip daralan alanı açmaya çalıştı. Erdoğan siyasî kayıplarını hesaplayarak sonuna kadar direndi. Davutoğlu’nun elinde patlayan “şeffaflık paketi”nin en önemli parçasının kent rantının vergilendirilmesi olması, bu karşıtlığı göstermek için yeteri kadar açıklayıcı olmalı. Türkiye seçime gidiyor ve iktidar partisi kendisini aklayacak bir aracı, Cumhurbaşkanı’nı aşamadığı için kullanamıyor. Şu “kent rantı” meğerse iktidar sahibi için ne kadar büyük ve vazgeçilmez bir kaynakmış?
Bugün ekonomi tamamen dağılmıyorsa, Erdem Başçı’nın sağduyusuna ve direncine duyulan güven sayesinde. Ancak bu yüksek gerilim, seçimlerin temel aksını da veriyor. Artık Erdoğan ekonomik ve siyasî istikrarın mimarı ve garantörü değil, tersine istikrar önündeki en büyük tehdidi oluşturuyor. AK Parti iktidarı Erdoğan’ın akıl dışı müdahaleleri ve devlet rantı üzerindeki hegemonya ısrarı yüzünden ekonomi üzerindeki istikrar tekelini kaybetti. Piyasaların, konuşmayan, konuştuğu zaman da kimseye lafı geçmeyen bir cumhurbaşkanına ihtiyacı var. Seçimin en belalı denklemi, Erdoğan’ın marifetiyle AK Parti aleyhine dönmüş oldu.
Yarın, seçimin ikinci en önemli geometrisini oluşturan “kesişmeyen doğrular”la devam edelim.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025