Mümtazer TÜRKÖNE
Savaş devam ettiği için, öfkeye ve celallenmeye aldırmayın; Erdoğan'ın hafta sonu Çırağan Sarayı'nda ABD'yi hedef alan ağır sözleri ölçülü-tartılı ve ince elekten geçirilmiş sözler.
Sözün şiddeti değil haklılığı öne çıkıyor ve ciddi ciddi bir metinden takip ediliyor. Cumhurbaşkanı söylenmesi gerekenleri, aslında diplomatik üslûba harfiyen riayet ederek, tam da durumun nezaketine ve vahametine uygun şekilde şiddetli ifadeler kullanarak sıralıyor. Muhatabının üslûba takılmayıp mesajı aldığından emin olabilirsiniz. Çırağan'dan çıkan diplomatlardan birinin rivayete göre “fena dayak yedik” demesine bakılırsa, sonuç mesajın postada kaybolmadığını gösteriyor. Erdoğan'ın PYD konusunda söylediklerinin hepsi doğru, haklı ve yerinde sözler. Türkiye terörle savaş halinde iken ABD'nin bu terörün kaynağını himaye etmek için sağa sola yalpalaması kabul edilebilir bir durum değil. Yine de vurgulayalım: Bu mesajları Cumhurbaşkanı'nın değil Başbakan'ın vermesi gerekir. Cumhurbaşkanı, Başbakan yağıp-gürledikten, ağır laflarla muhatabını ezdikten sonra, devletin ne kadar sükûnetle işlediğini göstermek adına en küçük bir öfke veya başka bir duygu kırıntısı taşımayan mekanik bir ses tonuyla “Hay ağzına sağlık Sayın Davutoğlu” diyebilecek kadar sahneye çıkıp sonra kaybolmalı.
Durum bu sözlerin ağırlığıyla mütenasip şekilde vahim görünüyor; Türkiye PKK'nın taşeron olarak göründüğü sahnenin gerisinde Rusya ile sıcak bir savaşı bütün şiddeti ile sürdürüyor. Köşeye sıkışmış vaziyette, değil hamle etmek burnunu bile çıkartamıyor ve üstelik savaşı kendi sınırları içinde Sur'da, Cizre'de hatta Ankara'da Genelkurmay'ın dibinde “savunma savaşı” olarak kabul etmek zorunda kalıyor.
Tarihî tecrübeyi ve mantığını bilmeyenler savaşın üç farklı boyutunu birbirine karıştırır ve bu yüzden olan biteni doğru yorumlayamaz. İlk boyutta savaş, halkların öfkesini, vatan ve hamaset duygularını karşı karşıya getiren düşmanlığı ortama yayar. Türkler ve Ruslar tarihte sık sık yaptıkları gibi birbirinden nefret eder. Zannederiz ki, vatanı için savaşmaya ve ölmeye hazır bir millet oldukça, devletlerin sırtı yere gelmez. Halkın moral motivasyonu, savaşta bir avantajdır; ancak savaşı bu işte uzmanlaşmış askerler yapar ve kazanır. Askerlerin kılı kırk yararak yaptıkları hazırlık, savaş eğitimi, lojistik hesaplar, ihtimaller ve fırsatlar mutlaka soğukkanlı ve mantıklı bir şekilde yürütülmesi gereken ikinci boyutu öne çıkartır. Üçüncü boyut ise halkın desteğini arkasına alarak, askerin ihtiyaçlarını karşılayarak bu savaşı kısa veya uzun vadede ülke çıkarlarına uygun bir siyasî amaca bağlayan ve bir netice elde etmeye çalışan politikacıların bakış açısıyla oluşur. Savaşmak askerlerin işidir; savaş kararı vermek ve savaşın hedeflerini belirlemek ise politikanın meselesidir. Sıkıntımız bu üç farklı boyutun yer değiştirmesi. Sanki elinde silah varmış gibi savaş naraları atan ve güyâ savaşanlar politikacılar. Askerler sağduyulu politik bakış açısını, politikacılara rağmen sürdürüyor ve Türkiye için bir felâkete dönüşecek savaşı engelliyor. Halka gelince… Ülkesi için ölmeye hazır toplum kesimleri vatan haini ilan ediliyor ve düşmanlık savaşacağımız güce karşı değil, kendi aramıza yerleştiriliyor. PKK'nın küresel aktörlerden aldığı cesaretle sürdürdüğü saldırıları ve Rusya'nın PKK üzerinden Türkiye içine taşıdığı operasyonları bir kenara bırakın, devlet zirvesinde işleyen bu sevk ve idare düzeni ile hiçbir savaşı kazanamayız.
Rusya, Afganistan'dan bu yana biriktirdiği ve geliştirdiği asimetrik savaş tekniklerini ve taktiklerini yeni teknolojileri test ederek Türkiye'de uyguluyor, durduramıyorsunuz. Suriye'de IŞİD belasını, PYD gibi örgütlerin halkı sahipsiz ve savunmasız bıraktığı için azdırdığını ABD'ye anlatamıyorsunuz. Ankara saldırısını üstlenen TAK'ın, 2005 yılında Kuşadası ve Çeşme'de turistlere yönelik bombalı saldırılarını ve bu örgütün PKK ile bağlantısını herhalde bir dosyaya koyup göndermiş olmalılar. PYD'nin PKK ile aynı hiyerarşi içinde yer aldığını ise iki örgütün bayraklarını yan yana koyarak, birçok delilden daha kesin bir şekilde ispatlamanın mümkün olduğunu birileri mutlaka akıl etmiştir.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025