Yıldıray OĞUR

Bugün buna inanmak güç ama bir zamanlar Kurban Bayramları Türkiye’de bir güvenlik krizi konusuydu.
Peki, nasıl olmuştu bu tuhaflık?
Laik cumhuriyet kurban derisi, sakatat, fitre ve zekat toplama yetkisini 1925’te Atatürk’ün talimatıyla Tayyare Cemiyeti adıyla kurulan Türk Hava Kurumu’na vermişti.
Aykırı hareket edenlere de 3 aydan 6 aya kadar hapis cezası.
Kurban derisi ile vatan savunması arasında güçlü bir bağ kurulmuştu.
O yıllardaki propagandaya bakılırsa yerde yürüyen dört ayaklı hayvanların derileri, kesildikten sonra kanatlanıp yurdu koruyan uçaklara dönüşüyordu:
“Cemiyete verilecek olan bu paralar, bu deriler, bu bağırsaklar, Türk yurdunu, Türk yurttaşlarını gazlı bombalara, yangıncı kumbaralara karşı koruyacak birer çelik siper haline gelecektir. Düşman hücumlarına kurban olmamak için kurban paralarınızı Tayyare Cemiyeti’ne teberrü ediniz. Kurban kesmiş kadar sevaba girer, vatan müdafaasına bir fayda da temin etmiş olursunuz. (Cumhuriyet, 1933)
“Kurban bedellerini Türk Hava Kurumuna vererek muhakkak bir koyun kesmekten çok daha hayırlı bir iş görmüş olacaklardır. Kurban deri ve bağırsaklarını Tayyare Cemiyeti’ne vermekse kurban kesen her Müslüman Türk’ün ödemeğe mecbur olduğu bir borçtur” (Abidin Daver, 1933 Cumhuriyet)
Kurban kesen yanında zabıta, jandarmayla devleti buluyordu. Kurban ve sevabı vatandaşın ama derisi devletindi.
Her bayram sabahı vatandaşla devlet arasında bir gerilim konusuydu bu.
Kurban derisi, sakatat yüzünden kimler mağdur olmadı ki?
Tayyare Cemiyeti’nin tekeline verilen sakatat işlerine karışıyor diye koşer kesim yapan Yahudiler tehdit edildi:
“… Yahudi hahamlarının hayvan sakatatında, kuzu işkembelerinin içinde ne işi vardır?.. Vilayet konuya hak ettiği önemi verdi, haham efendiler de burunlarını koyun işkembelerinden çıkardılar… Vilayet … bu çizgiyi aşanları kulaklarından tutup İstiklal Mahkemesi’ne yollamalı, sonunun ne olacağını bunlara göstermelidir.”
Devlete karşı halkın haklarını savunma iddiasıyla oy alan sağ partiler bu baskıcı uygulamayı bitirmek için girişimler yaptı.
Zamanla post delindi.
1975’te İçişleri Bakanı olan MSP’li Oğuzhan Asiltürk deri toplamada “THK zabıta kullanılmasın” genelgesiyle başlayan tartışmaların harareti hiç dinmedi.
12 Eylül darbecileri 1981’de yasağı sıkılaştırdı.
12 Eylül ünlü MHP davasında yargılananlara yöneltilen suçlamalardan biri de yasa dışı olarak kurban derisi toplamaktı.
1982’de Gaziantep’te yakalanan 13 Dev-Yol’cunun suçları sayılırken “Bombalı pankart asmak, halktan kurban derisi toplamak” da sayılıyordu.
1986’de Özal, kurban derisinde devlet tekelini kaldırınca yazılan şu satırların bugünden bakınca espri olmadığına kim inanır:
“Türkiye’yi Orta Çağ karanlığına götürmek isteyen kara yobaz çetelerine verilen ödünlerle bugünlere kadar geldik. 1983 sonrası ANAP dönemi bu karanlık güç odaklarının örgütlenip palazlandığı yıl oldu.” (Hikmet Çetinkaya-Cumhuriyet)
1992’de Demirel, 1994’te Çiller yasağı gevşetti. Laik basın, ordu ayağa kalktı.
İhbarcı vatandaşlar jandarmayı, polisi aradı, her bayram camiler, yurtlar, depolar basıldı. Cami
Derneği’nde giderayak sevap işlemek isteyen hacı amcalar gözaltına alındı, 3 aydan 6 aya kadar hapis cezasıyla yargılananlar, hapse atılanlar oldu. Kurban derisi harareti can bile aldı.
O kadar ki 1994 yılında kurban derileri üzerine basın toplantısı düzenleyen Antalya THK Başkanı, basın toplantısında kalp krizi geçirdi.
Şimdi failleri de mağdur olan 28 Şubat sürecinde de koca paşaların meselelerinden biri tarikat ve cemaatlere giden kurban derisi gelirini kesmekti.
Mayıs 1997’deki MGK’nın bir numaralı gündemi kurban derisiydi. İçişleri Bakanlığı MGK’ya kurban derisi raporu bile sundu. 1998’de Çevik Bir bütün askeri birliklere THK’ya deri toplarken yardım edin talimatı gönderdi.
28 Şubat’ın heyheyli günlerinde Milliyet gazetesinde çıkan bir fotoğrafta kestiği kurbanın derisini soyan yaşlı bir kasabın etrafında silahlarını çevirmiş üç jandarma nöbet tutuyordu. Fotoğraf altında şöyle yazıyordu: “Kurban derilerini izinsiz toplayanlara karşı illerde denetimi polis, köylerde ise jandarma sağladı.”
Sadece ‘mürteciler’ değil, ‘bölücüler’ de kurban derisi topluyordu.
11 Mart 1998’de Van’da düzenlenen bir operasyonda yakalanan 13 köylü Van Emniyeti’nde basının karşısında el arabasında topladıkları kurban derileriyle birlikte çıkarıldı. Suçları PKK’ya yardım için kurban derisi toplamaktı.
Vatandaşın derisiyle devleti bölüp, rejimi değiştireceğini düşünen bir devlet özel mülke el koyuyordu. Bu bir asırlık devlet-vatandaş ilişkilerindeki sorunları sembolize eden bir demokrasi sorunuydu.
Nitekim bir Demokratikleşme Paketi ile çözüldü.
Kurban derileri toplayarak büyümüş bir hareketten gelen AK Parti iktidarı 2013’deki Demokratikleşme Paketi’nin içine konan bir maddeyle THK’nın kurban derisi, sakatat, fitre ve zekat toplama tekeli fiilen de kaldırdı.
THK, gözü havada değil yerde olan bir kurum oldu. Uzun süredir üniversitesi ve yolsuzluklar dışında adından bahseden yok.
Türkiye havacılıkta derisiz büyüdü. Kurban derisini THK’yaa kaptırmak istemeyen muhafazakarlar da buna öncülük etti.
Vatandaşının etinden sütünden ve derisinden faydalanan devlet bunu artık sadece vergi toplayarak yapıyor.
Kurban’ın eti, kemiği, derisi de vatandaşın. Kurban kesmek artık bir lüks. Büyükşehirlerde büyük bir zorluk.
Galiba artık kurban derisinin peşinden de pek koşan kalmadı.
Tarikatlar, cemaatler büyüdü, vakıflar serpildi, kurban derisine ihtiyaç kalmadı.
Derilerin peşinden artık sadece camiler, küçük dernekler koşuyor.
Türkiye’nin her Kurban Bayramı yaşadığı bir güvenlik krizi, devlet-vatandaş gerilimi de aramızdan böyle sessizce ayrıldı.
Allah kabul etsin.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRBahçeli haklı: Ok yaydan çıktı bir kere… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanDemirtaş kararı sonrasında iktidar ‘Terörsüz Türkiye’ sınavında… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'nin doldurduğu öbür boşluk 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAAİHM Kararı Kesinleşti; Demirtaş’ın Özgürlüğü, Demokratik Cumhuriyetin Vicdanıdır... 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSırada Nijerya mı var? 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDemirtaş’a tahliye 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTYüzde altmış, üç yüz kişi mi? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Öcalan misyonu” 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSiyasetin altın kuralını unutanlara hatırlatırım 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciFiyatı zengin siyaseti de fakir belirliyor 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZHak, özgürlük mücadelesi – Devletin güvenliği siyaseti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜREmniyet’in yazısı ortaya çıktı! Bahis baronu nasıl kaçtı? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENTam 16 yıldır beklenen samimiyet! 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUZombileşmiş bir toplum 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞMUHALEFETTE “DEĞİŞİMCİ”, 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyonun maliyeti daima enflasyonla mücadele maliyetinden büyüktür 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEGemi batarken… 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMünfesih terör örgütü 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYapay zekâya yatırım yapılıyor, ekonomiyi değiştiriyor ama insanlar neden daha yalnız hissediyor? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLU31 Mart’tan 19 Mart’a neler değişti? 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt siyasetinin eleştirisi: Pragmatizm ve “kutsal liderlik” arasında sıkışmak 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİAkademi hakikatin peşinde midir? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYa casus ya kayyım… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan'Casusluk' dosyasında ne var? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERMea Culpa 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.11.2025
29.10.2025
27.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
13.10.2025
11.10.2025
8.10.2025
6.10.2025
4.10.2025