Abdurrahman Dilipak
Dün, Kürdistan konusunun tarihi arka planı ile ilgili yazımızı bitirememiştik.
Türkiye Osmanlı bakiyesi bir toplum. Burada 40 kadar halk yaşıyor. Koskoca Osmanlı yurdu dağıtıldı. Geriye kalan da taksim edilip dağıtılacaksa, burada kimse kalmaz. Geriye kalan ABD, AB ve İsrail’in kuklası olur sadece. Ve bu coğrafya kan gölüne döner.
Selahaddin’in çocukları üzerine plan yapanlar aslında kendi elleri ile bize dayattıkları anlaşmaları kendileri tartışılır hale getiriyorlar ve bu bölgede bizim üzerimizdeki planları sebebi ile birbirlerine düştüler. Mekerallahu! Görelim Mevlam neyler. Bize şer gibi gelen şeyler, bakarsınız bir hayra, bir uyanışa vesile olur.
İstememiz gereken adalet, barış ve hürriyet. Birimize ne lazımsa ötekine de o lazım. İnsanlar burada inandığı gibi yaşayıp, düşündüğünü özgürce ifade edebiliyor, haksızlığa uğradığında hakkını ve emeğinin karşılığını alabiliyorsa, kovsanız da kimse gitmez. Yoksa bağlasanız da kimse durmaz!
Kürtleri bulundukları ülkelere karşı kışkırtanlar, aslında karşılarına Türkiye, İran, Irak ve Suriye’yi alıyorlar. Türkiye ile Arap dünyası arasında, aralarında bir “Kürt koridoru”, bir “Şii koridoru” oluşturup, petrol bölgesine hakim olmak istiyorlar. Yoksa Kürtlerin ela gözüne hayran olduklarından değil. Düne kadar BOP çerçevesinde, Ankara TSK’yı ABD’nin emrine verseydi, Kürtleri ezeceklerdi. BOP çökünce kendilerine yeni bir piyon arayışına girdiler. PKK ve PYD üzerinden tezgahlanan planlar yeni değil.
22 Şubat 1920 tarihlerinde Baban Aşireti Reisi Paşa Bey ve diğer birçok Kürt beyi bir beyanname yayınladılar. Şöyle diyorlardı, çeşitli yerlere gönderdikleri telgraflarında: “Gazetelerden öğrendiğimize göre şu anda Paris’te oturan ve Kürt olduğunu iddia eden Şerif Paşa, Türkiye’deki entrikalarında başarılı olamadığı için, Bogos Nubar ile birlikte, gerçekte kişisel çıkarlar için çalışmasına rağmen, güya bağımsız Kürdistan için barış konferansına başvurmuştur. Bu nedenle barış konferansına bildiririz ki, Kürtler, soy ve din olarak Türklerle aynı ülke içerisinde birleştikleri yasal kardeşlerdir. Osmanlı hükümetinden başka hiç kimsenin Kürtler adına konuşma hakkı yoktur. Osmanlı tarihi içinde Kürtler arasında hiçbir ayrım yapılmamıştır. Ve bütün savaşlarda Kürtlerle birlikte ön saflarda kanlarını akıtmışlardır. Acaba Rus orduları ülkemizden çekildikten sonra, Ermeniler tarafından katledilen Müslüman halkın yüzde 80’inin Kürt olduğunu bugün Bogos Nubar’la uzlaşan Şerif Paşa bilmiyor mu? (…) İmparatorluk topraklarından bir kısmını ayırıp Kürtlere vermek, gelecekte Ermenilere yeni bir ülke hazırlamak demektir. Barış Konferansının dikkatine sunuyoruz ki, bizi Osmanlı İmparatorluğundan ayırmak için varlığımızdan hiçbir şey bırakmaksızın yok etmeleri gerektiğini kendilerine bildiririz.”
Tabii şunlar da vardı: “2 Ocak 1919’da İstanbul’da Sait Molla, Mustafa Paşa, Emir Bedirhanzade, Emir Ali ve arkadaşları İngiliz Yüksek Komiserliği’ne verdikleri bir istidada, “Kürtlere sınırları coğrafi olarak saptanmış, İngiliz mandası altında bir ülke verilmesini” ve “azınlık olarak tanınmalarını” istediler. 15 Nisan 1919’da Babıali nezdindeki İngiliz temsilci Andrew Ryan’ı ziyaret eden Kürt ayrılıkçılarından Seyit Abdülkadir de İngiliz mandasında “Özerk Kürdistan” kurulmasını istedi. Aynı şekilde Osmanlı devletini temsilen Stockholm Büyükelçiliği yapan Kürt Şerif Paşa, Paris Barış Konferansı’na katılarak, “Bağımsız Kürdistan” talebinde bulunacak ve bir harita sunacaktır. İngilizlerin Kürt meselesine bakışını İngiliz Müsteşarı Hohler, 27 Ağustos 1919’da Londra’ya gönderdiği raporda açıkça ifade eder: “Kürt sorununa verdiğimiz önem Mezopotamya bakımındandır. Kürtlerin ve Ermenilerin durumları beni hiç ilgilendirmez” diyordu. Aynı şekilde İngiliz Mr. Kidston da 28 Kasım 1919’da Londra’ya gönderdiği raporda: “Kürtlere her ne kadar inanmasak da onları kullanmamız çıkarlarımız icabıdır” diyordu. Amiral Sir Robeck, 26 Mart 1920’de Dışişleri Bakanı Lord Curzon’a benzer bir mesaj veriyordu: “Kürdistan Türkiye’den tamamen ayrılıp özerk olmalıdır. Ermeniler ile Kürtlerin çıkarlarını bağdaştırabiliriz. İstanbul’daki Kürt Kulübü Başkanı Seyit Abdülkadir ile Paris’teki Kürt delegesi Şerif Paşa emrimizdedir…” Damat Ferid Kürdistan kurulacaksa, bunların Mustafa Kemal’e karşı kullanılmasından yanadır mesela. İngilizlerle Fransızlar arasındaki asıl ihtilaf ise bölgedeki petrol ve madenler üzerindeki imtiyaz konusunda idi. Heyeti temsiliyede de Türk-Kürt Dersim Mebusu Diyap Ağa, TBMM’de “Dinimiz, diyanetimiz, aslımız, neslimiz hep birdir; bizim içimizde ayrılık gayrılık yoktur, hep biriz, kardeşiz” dedi. TBMM’deki Kürt kökenli milletvekillerinden Bitlis Mebusu Yusuf Ziya Bey ise: “Biz Kürtler vaktiyle Avrupa’nın Sevr paçavrasını ayaklarımız altında çiğnedik ve bütün manasıyla bize hak vermek isteyenlere iade ettik. Nasıl ki Elcezire cephesinde çarpıştık, nasıl ki Türklerle beraber kanımızı döktük, onlardan ayrılmadık ve ayrılmak istemedik ve istemeyiz…” dedi.
Konu sonunda Lozan’da bir şekle bağlandı ama tartışma görüldüğü gibi hâlâ bitmiş değil. 1 asır sonra yine Ermeni meselesi, yine Kürt meselesini ısıtıp ısıtıp önümüze getiriyorlar.
Lozan’ın 3. madde 2. fıkrasına göre Musul konusu Türkiye ve İngiltere arasında 9 ay içinde çözülmeye çalışılacak, sonuç alınamazsa Cemiyet-i Akvama gidilecekti. Sonuç alınamadı ve Musul sorunu 19 Mayıs- 5 Haziran 1924 arasında İstanbul’da Kasımpaşa / Haliç Konferansı’nda görüşüldü, ancak Ankara ve İstanbul hükümetlerinin hangisinin temsil yetkisi olduğu konusunda ihtilaf çıktı.. 7 Ağustos’ta İngilizlerin bölgede Nasturi İsyanı çıkararak süreci sabote ettiler. 29 Ekim 1924’te Brüksel’de olağanüstü toplanan Cemiyet-i Akvam, Türkiye ile Irak arasında “Brüksel Hattı” denilen geçici bir sınır belirledi. Bu arada İngilizler yine rahat durmadı. Bölgedeki dini ve etnik toplulukları kışkırttılar. 13 Şubat 1925’te Şeyh Said İsyanı çıktı. Cemiyet-i Akvam bölgede giderek artan belirsizliğe bir açıklık kazandırmak için 16 Aralık 1925’te Musul’u sınırımızın dışında bırakan bir karar aldı. Brüksel Hattı’nın kuzeyini Türkiye’ye, güneyini Irak’a bıraktı. Bugünkü Türkiye-Irak sınırı bu şekilde çizildi. Ankara hükümeti ise 17 Aralık 1925’te SSCB ile dostluk ve tarafsızlık antlaşması imzaladı.
Musul’la bağımızı 1962’de 27 Mayıs darbecileri, İngiltere’ye olan borcumuz karşılığı, Musul petrollerinden bize bırakılan payımızdan vazgeçerek noktaladık. Bugün Irak’ın Türkiye sınır bölgesinde 20 km derinliğinde bir kontrol ve Irak üzerinde İngiltere ile birlikte bir garantörlük hakkımız bulunuyor. Ve bir de Kerkük konusu var tabii.
Irak’ın ve Suriye’nin geleceği ayrı bir yazı konusu aslında. Irak ve Suriye’nin geleceği Türkiye’nin geleceğidir aslında. “Suriyelilerin burada ne işi var ya da Bizim orada ne işimiz var” diyenlerin anlaması / bizim anlamamız gereken asıl noktada burası. Ya hu, benim doğum yerim o zaman Adana’ydı ve babam doğduğunda Adana, Maraş, Antep, Hatay Musul’a bağlıydı!
Bu konu daha çok okumayı, yazmayı, düşünmeyi gerektiriyor. Türkiye dışında, içinde ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Vatikan, İsrail, Ermenistan, İran, Irak, Suriye ve Rusların da bulunduğu 100 yıllık bir tartışma bugünden yarına bitecek de değil. Sorun tek başına “terör”le açıklanamayacak kadar girift. Selâm ve dua ile.
Yazarlar
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.08.2024
5.08.2024
4.06.2024
27.05.2024
20.05.2024
5.05.2024
29.04.2024
22.04.2024
2.06.2022
7.03.2022