Ahmet TAKAN
Sona geldik…
Tekâlif-i Millîye, diktatörlük yasası mıydı?.. Prof. Dr. Hikmet Özdemir’in Türk İdare Dergisi’nin Aralık 2000 tarihli sayısında, “ATATÜRK’ÜN KRİZ YÖNETİMİ TEKALİF-İ MİLLİYE” makalesinden en çarpıcı bölüm;
– 10. MECLİS ÜSTÜNLÜĞÜ
Tekâlif-i Millîye uygulamaları Meclis iradesinin üstünde veya dışında değildir. Bu durumun en çarpıcı örnekleri, Büyük Millet Meclisi’nde uygulamalar üzerine yapılan konuşmalar ve yetkililerin haklı yakınmalar yanında kimi zaman ağır suçlamalar da içeren bu konuşmalara karşılık ibret verici açıklamalardır.
Büyük Millet Meclisi’nde Tekâlif-i Millîye uygulamaları ile ilgili bazı ilginç tartışmalar ve çarpıcı açıklamalar şöyledir:
27 Ekim 1921 günlü gizli oturumda;
“Refet Paşa Müdafaai Millîye Vekili (İzmir) – Arkadaşlar, dünyada yoktan var etmek ancak Allah’a mahsustur. Bu, hiç birimizin kân değildir. Ben Müdafaai Millîye Vekili olduktan sonra biraz bir şey yapabildimse o da ancak Tekâlif-i Millîye’nin akıttığı membadan istifade ettim. Onları kabili istifade bir hale koydum. Ondan sonra istop dedim, durdum.”
“Mustafa Durak Bey (Erzurum) – (..) Bu millet hiçbir şeyi esirgemez. Efendiler, Müdafai Millîye Emirleri’ni de birtakım şubeler vasıtasıyla memleketin her tarafına teşmil ettiler. Oralarda neler oldu, Allah bilir. Yetişir Efendiler, bu Tekâlif-i Millîye’ye de nihayet verelim. Eğer bize para lazımsa bu usulleri bir daha uyarmayalım. Üç aylık, beş aylık olarak bir vergi tarh edelim ve illa bir emirle gayrı makbul ellerle para toplamayalım.(..)”
Tekâlif-i Millîye Emirleri’nin uygulayıcılarından Müdafaai Millîye Vekili Refet Paşa’nın konuşması ise dönemin koşulları üzerine oldukça hazin, fakat, tarihî bir belge kıymetindedir:
“Refet Paşa Müdafaai Millîye Vekili (İzmir) – .(..) Madem ki derdimizi dökeceğiz. O halde bana müsaade ediniz her şeyi söyleyeyim. Sakarya ordusuna 72 bin silahtan 28 bin silah gelmişti. Diğerleri tekmil dağılmış ve firar etmişti. (..) Ayın 5’inci gününde Heyeti Aliyeniz tarafından Müdafaai Millîye Vekaleti’ne intihap edildim. Ayın 13’üncü günü düşman ilerlemeye ve 23’üncü günü de muharebe etmeye başladı. Beni intihap ettikten 20 gün sonra Sakarya boyunda 72 bin kişilik bir ordu toplandı. Millet orduyu teşkil etti ve Heyeti Celilenizin verdiği kuvvetle ben buna vesile oldum. (..) Milletin himmetine müracaat ettik. Koştular, geldiler. Hepinizin insafına müracaat ederim. Buradan her gün cepheye giden askerlerin giyimli gittiklerini gördünüz. Evvelce bir tek matara yoktu. (..) Sonra süngümüz yoktu, süngü yaptık ve Konya’da ve her yerde yaptık ve aynı zamanda parasız yaptık. Demirini yüzde 40’tan aldığımız demirlerden aldık. Ustasını askerlerin içinden ayırdık ve koyduk. (..) Birçok değirmenler ele geçti ve birçok fırınlar yapıldı. 100 bin kişilik ordu buradan yedi, içti ve giyindi. Bugün tekrar arz ediyorum, bu sırf sizin gayretinizle oldu, sizin himmetinizle oldu. Gittiler; matrah, cephaneli ve giyinerek gittiler. Efendiler, bu silahlar ta Batum’dan geldi, Erzincan’dan geldi, Elazığ’dan geldi burada yoktu. Bu kadar az bir zaman zarfında getirilerek bunlarla Sakarya harbini kazandık. Bu, cem’an yekûn 20 gün zarfında oldu. Efendiler, tekrar arz ediyorum, Müdafaai Millîye Vekili huzurunuza çıktığı zaman bir şey yoktu. Batum’da bulunan cephane muharebe hitama ermeden evvel buraya geldi ve harbe girdi ve gelen cephaneyi burada sarf ettik. Sonra Samsun’da bulunan cephane buraya 4 günde geldi ve bunun için yolda insanlar öldü ve bu suretle buraya kadar geldi ve sarf edildi. Efendiler, Sakarya’da bu sayede muzaffer olduk. Beyefendiler, ben bunu haşa sümme haşa halk etmek kudretinde değilim. O elbiseyi giydirebildim ise bana milletin Tekalif-i Milliye suretiyle verdiği kumaştan giydirdim. Ben kendim bir elbise yapmaya muktedir değilim. Bana vermezseniz ben ne yaparım? Her verdiğinizi kullandım, her verdiğinizi yaptım ve doğrudan hak yere kullandım. Ufak tefek suistimaller olabilir. Bunlar belli değildir. (..)”
– Büyük Millet Meclisinde 31 Ekim 1921 günü yapılan Başkomutanlık süre uzatımı görüşmelerinde;
“Hüseyin Avni Bey (Erzurum) – Tabiidir ki orduların idaresi Tekâlif-i Millîyenin alınması verilmesi bir kimse tarafından bir fikre, kabil değil sığmıyor. Tekâlif-i Millîye alınmıştır. Zannederim ki işin içinde bir az nispetsizlik olmuştur. Ölen hayvanlar gözümüzün önünde.”
“Lütfü Bey (Malatya) – (..) Yüzde 40 Tekâlif-i Millîye’yi Paşa, Meclis’in selahiyeti itibariyle emrettiler. Şimdi gerek bu Tekâlif-i Millîye’de vukua gelen birçok suistimalatın tahakkuku ve gerekse ordunun kudretli taarruzu sayesinde nakise olup olmadığı tetkik edilmeli. Bunlardan dolayı tevellüd edecek mesuliyet münhasıran Paşa Hazretlerine aiddir. Böyle bir şey varsa Paşa da mesuldur. (..) Tekâlif-i Millîye’de yolsuzluk yok mudur efendiler? Paşa Hazretleri bunu ya kendisi yapacak veya yaptıracak.”
“Salahaddin Bey (Mersin) – (..) Tekâlif-i Millîye namile yüzde 40’ını fukara verdi. Zengin bir şey vermedi. Tekâlif-i Askeriye gitti, Tekâlif-i Adiye kaldı. (..).”
“Rıza Bey (İstanbul) – (..) Samsun’dan 4 deveciden bir telgraf aldım. Namıma yazıyorlar, diyorlar ki; Tekâlif-i Millîye namı altında memleketin en zenginlerini teşkil eden tüccarlardan yüzde 40 aldınız. Bunların Tekâlif-i Mîlliye suretiyle verdikleri malın yüzde 20’sini mütebaki yüzde 60’ının fiyatlarına zam etmek suretiyle satıyor ve zararını çıkarıyor. Biz hâlâ bu Tekâlif-i Millîye belasından kurtulamadık ve müstemirren bunu bizim hakkımızda tatbik ediyorsunuz. Büyük Millet Meclisi bunu düşünsün ve buna bir çare bulsun(..)”
Tekâlif-i Mîlliye uygulamalarından şikâyet edenler arasında Başkomutan Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine çok yakın Besim Atalay gibi şahsiyetler de vardır:
“O günün Anadolu’sunda zirai ekonominin itici gücü insan ve hayvan emeğiydi. Savaş nedeniyle erkeklerin silah altına alınması ve Tekâlif-i Millîye Komisyonları’nın da askerî nakliyatı sağlamak için halktan öküz toplamış olması, ister istemez ziraatı etkilemişti. Bunu göz önünde tutan Besim Atalay Bey (Kütahya) halktan alınan bu öküzlerin her gün öldüğünü belirterek, askerin elindeki bakımsız öküzlerin bedelsiz olarak köylülere verilmesini önermiştir. (..) Besim Atalay Bey, ‘Gözümüzün önünde ölen öküzleri ölmekten men edemeyen bizler, acaba dünyada hangi inkılabı yapacağız?’ diye sormuş ve öküzlerin ölümünü engelleyemeyen bir yönetimin daha büyük dertlere çare bulamayacağı görüşünü savunmuştur.”
★★★
Yazılacak çok şey var ama… O günlerle bugünleri mukayese etmek mümkün mü?.. Elinizi vicdanınıza koyup cevap verin!..
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2021
10.11.2021
13.10.2021
12.10.2021
9.09.2021
31.08.2021
4.08.2021
13.07.2021
6.07.2021
2.07.2021