Ali Türer
“Sürdürülebilirlik” kesinti ya da azalma olmadan varlığı devam ettirme kapasitesi anlamına geliyor.
Son yıllarda bu kavram metinlerde, konuşmalarda daha sık geçmeye başladı. Çünkü tüketim çılgınlığı, kullandığımız teknolojiler doğanın ve yaşamın dengesini her geçen gün biraz daha bozuyor, bunun yeni farkına varmaya başladık. İklim değişiklikleri, doğal felaketlerle doğa bizi uyarıyor, yaptığımız tahribatın olası sonuçlarını bize hatırlatıyor. Görüyor, anlıyor muyuz, belki; ama alışkanlıklarımızı değiştirmeye bir türlü yanaşmıyoruz. Uyuşturucu bağımlısı müptelalar gibiyiz. Yeni neslin bırakın refahını, geleceğini tehlikeye atıyoruz. Bu sorumsuzluğu, bu tahrip etme işini daha ne kadar sürdürebiliriz? Bu soruyu aklı başında insan, her geçen gün biraz daha fazla kendine soruyor.
Sürdürülebilirlik sadece tüketim çılgınlığı ile kullandığımız teknolojilerle mi ilgili? Ulusal düzeyde uyguladığımız politikalarımız sürdürülebilir mi?
İktidarı kaptırmamak, bedel ödememek için bu ülkede birileri çatışmayı, savaşı göze alıyor. Sindirmek için her gün biraz daha fazla şiddet, kamplaştırma, nefret dili kullanılıyor. Geleceği güvence altına almak adına bilgisiz ama bağlılığı test edilmiş gençler yetiştirilmek isteniyor. Bu amaçla eğitim sistemine kaliteyi düşüren, karışıklığı arttıran müdahalelerde bulunuluyor. Tarım, hayvancılık destekleneceği yerde verimli araziler yapılaşmaya açılıyor. İnşaata dayalı, tüketim çılgınlığına dayalı günü birlik ekonomik politikalar uygulanıyor. Hareketli fay hattı üstüne nükleer santral dikiyorsunuz. Üç gencinizden biri işsiz, ama aileleri üç çocuk yapmaya teşvik ediyorsunuz.
Bu politikalar sürdürülebilir mi?
Bakın ABD yıllarca arka bahçesindeki halk hareketlerini ezmeye çalıştı. Küba’ya tahammül edemedi. Dayatmayla, tehditle, ambargoyla Küba’yı dize getirebileceğini sandı. Peki, bu politikalardan ne elde etti? Küba devrimiyle 54 yıl mücadele etti, bugün başarılarını takdir ediyor, Küba’da büyük elçilik açıyor. Şili’de Salvador Allende’ye tahammül etseydi, bugün Güney Amerika daha güvenli bir bölge olmaz mıydı?
Sovyet rejiminin çökmesi Küba ekonomisinde tahrip edici etki yarattı, çünkü Küba’nın ticaretinde Sovyetler Birliği’nin payı %90’dı. 1990 da temel yiyecek maddeleri girişinde, petrol temininde dramatik düşüşler yaşadılar. Küba ekonomik alt yapısını yeni koşullara göre yeniden yapılandırmak zorundaydı. Önünde iki yol vardı, ekonomiyi tüketime dayalı mı yoksa insanın ihtiyaçlarına dayalı mı yapılandıracaktı? Sosyalist hükümet ikinci yolu seçti.
Amerikan Sağlık Birliği, “Küba vatandaşlarına temel ve koruyucu sağlık hizmetleri ulaştırmak üzere gelişmiş bir sağlık sistemi yaratarak insani felaketin önüne geçti” diyor. Bugün ABD’de 1000 kişi başına 2,6 doktor düşerken Küba’da 6,4 doktor düşüyor; Küba kişi başına düşen doktor ve yatak sayısında dünyada birinci. 80 ülke arasında Küba Anne sağlığı endeksinde de birinci sırada. Küba 2013 yılında GSYİH’den eğitime ayırdığı % 5.5 pay ile dünya birincisi idi. Aynı yıl ABD eğitime GSYİH’nın %4.4’ünü ayırırken Türkiye %3’ünü ayırabildi (dünya ortalaması %4.4’dü). Küba’nın eğitim karnesi okullaşma oranlarında %100, fevkalade. Latin Amerika’da Fen ve Matematik başarısında Küba öğrencileri birinci gelmiş. Büyük devlet çiftliklerini bölmüş, küçük çiftçilere dağıtmışlar, merkezi karar verme mekanizmalarında sorumluluğu tabana yaymışlar. Organik gübre, zararlılarla biyolojik mücadele ile organik tarımı, bahçeciliği geliştirmişler, ihtiyacını karşılayabilen ülke haline gelmişler.
Ama diğer yandan bakıyorsunuz verimlilik yüksek olmasına rağmen tüketim çılgınlığı bu ülkede yok, örneğin özel araca sahip olanlar nüfus içinde sadece %10, bisiklet kullanıyor insanlar; ulaşımda toplu taşımayı kullanıyorlar. Enerji kullanımında olağanüstü tasarruf yapmışlar, fosil yakıt kullanma oranlarını esaslı düşürmüşler; yenilenebilir enerji kaynaklarını çeşitlendirmişler. Böyle olunca doğaya karbondioksit salmıyorlar, havayı kirletmiyorlar, daha sağlıklı yaşıyorlar. İnsan başına 13 metre kare düşen küçük evlerde oturuyorlar oturmasına, ama evsiz insan yok. Nüfus artış hızı negatif, ama insan ömrü ortalama 77.7., bebek ölüm oranı ülkede % 0,04.
Yani Küba’da kişi başına düşen gelir belki birçok ülkeye göre düşük, belki bizdeki gibi gök delenlere sahip değiller, uçağa pek binmiyorlar, ama yaşama kalitesi bakımından dünyanın önde gelen ülkesi haline gelmişler.
Peki, biz nasıl yaşıyoruz?
Kentlere tıkışmışız, her yıl trafikte kabaca 3 bin insanımız ölüyor. En küçük hak arama talebimiz polis copu, gazı ile bastırılıyor. Enerjimizi kimlik kavgaları içinde tüketiyoruz, bir birimizi boğazlamak için fırsat kolluyoruz, huzurumuz yok. Kirli çatışmada her gün bir evimize ateş düşüyor. Gençlerimiz işsiz, vasıfsız, kaliteli eğitim alamıyorlar. Ne yediğimiz belli ne içtiğimiz. Temiz suya, havaya hasretiz. Tüketim çılgınıyız, diktiğimiz gökdelen, açtığımız hava alanı, cami ile gururlanıyoruz. Yiyeceğimiz ekmeğimiz yok ama telefonumuz son model. Kentlerimiz betonlaşmış, ormanlarımız yanıyor, köylerimiz boşalıyor. Atıklarımızı sularımıza, denizlerimize bırakıyoruz. Kendimizi pazarlamak için her kılığa giriyoruz. İş mi bu? Bu politikalar sürdürülebilir mi?
Bir süre sonra terk etmek zorunda kalacağınız politikayı günü kurtarmak için etrafınızı kıra yara uyguluyorsunuz, size akıllı denir mi? Gelecek kuşaklar bizi nasıl anacak, bunu düşünüyor muyuz?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları














































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.11.2025
6.09.2025
18.07.2025
12.06.2025
22.12.2024
3.12.2024
26.09.2024
2.09.2024
5.08.2024
7.07.2024