Ali Türer
Padişah-Kul, Şeyh-Mürit, Millet-i Hâkime- Millet-i Sâdıka ilişkileri içinde kendine yol arayan bir kültürden geliyoruz. O yüzden ne kadar özensek de demokrasi anlayışımız bize özgü.
Demokrasi istiyor muyuz, insan haklarına saygılı mıyız, elbette. Peki, Türk’ün yanında Kürt’ün, Ermeni’nin, Süryani’nin, Romanın olduğu yerde devlet ille de Türk iken demokrasi nasıl olacak? Kökeni Kürt olan, Laz olan sonuçta Türk vatandaşı olduğunu kabul edecek. Türkçe konuşacak, Türkün Tarihini tarihi, Türkün Edebiyatını edebiyatı bilecek. İstiklal Marşını söylerken “Kahraman ırkıma bir gül” diye haykıracak.
İyi de adam Türk değil; “Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmek” için “muhtaç olduğu kudret”i “damarlarındaki asil kanda” nasıl bulacak? Azınlık olan da haddini bilecek, yoksa bildireceksin öyle mi? Dilim de, dinim de, kültürüm de, tarihim de farklı diyeni ne yapacaksın? Bu bölücülüktür, ihanettir, savaş çıkar deyip terbiye etmek zorunda mı kalacaksın, demokrasi bu mu?
Bırakın MHP’yi, AKP’yi; CHP bu geleneksel tutumu aşabildi mi, 1982 Anayasasının değiştirilmesi gereken maddelerini değiştirmeye yanaşıyor mu? Adına “Kürt” koyduğumuz, aslında kaynağında Türkün olduğu bu sorunu CHP bize demokrasi içinde çözmeyi vaat ediyor, iyi de nasıl? Daha olmazsa olmaz anayasal bu adımı atmaya hazır değil, demokrasi vaadinin anlamı ne?
Cumhuriyet Türk’ten Cumhurbaşkanlığı R.T. Erdoğan’dan soruluyor. Kalkıyor Cumhurbaşkanını eleştiriyorsun. Makamını eleştirene Cumhurbaşkanı hükümet kurma görevini niye versin? Seçimle geldi mi, geldi; öyleyse Devlet de o, hükümet de; Vali’de onun, muhtar da, polis de, hukuk da. Dün çözüm der bu gün olağanüstü hal, yetkiyi millet vermiş bir kere karışabilir misin?
Seninle koalisyon kurmam. Peki, ötekilerle kur. Onunla bir araya hiç gelmem. Destek ver azınlık hükümeti kurayım. Onu da vermem. O zaman gel seçim hükümetine gir. Ona da girmem. Peki, ne istiyorsun be mübarek?
Cumhurbaşkanı, Davutoğlu ile top çevirdi, koalisyon istemiyor, seçime gidecek belli. Ülkeyi seçime götürecek hükümete girmek anayasal hakkın, üstelik seçimin güven içinde yapılabilmesi için bu hükümette yer alman partin için, sana oy veren insanlar için çok önemli. Ülkede kan akıyor, belki bunu durdurma şansın var. İstemese de Davutoğlu senin partinden birilerini bakan yapmak zorunda. Yani ülkede öyle bir durum var ki kayıtsız kalman sorumsuzluk olur, sen ne yapıyorsun?
Ama durun, bizim demokrasimizde siyasi davranış yaşanan gerçekliğin analizi temelinde, sağduyu ile belirlenmez ki. Bizim davranışlarımızı duygularımız belirler, kızdık mı tam kızar, küstük mü tam küser, pire için yorgan yakarız. Ülkeyi seçime AKP mi götürüyor, biz de ona bakan vermeyiz. İyi de insanlar sorumluluk alması gereken yerde verdiğim yetkiyi kullanmıyor bu nasıl muhalefet demeyecekler mi?
Bir milliyetçimiz Parti kararına karşı, dinci partiye kolunu gönüllü kaptırmış, partisi içinde Truva atı rolüne soyunuyor. Milliyetçi Parti durumu fark etmiş gece başına bela olmadan Truva atını başından atmaya çalışıyor. Sonra anlıyoruz ki o partiyi “oğlum siyaset yapsın” diye babası kurmuş; “Babam kurdu, beni partimden atamazsınız diyor milliyetçimiz. Demokrasimiz bu, haksız mı?
Bir solcumuza da Türkiyelileşme yolunda yürüdüğü yoldaşları görev vermiş, seçim hükümetinde bizi temsil et demişler. “Bu hükümet savaş hükümeti, ben bu hükümette yer almam” diyor solcumuz, solculuk ağır basıyor.
Anayasa, ülke seçime giderken hükümeti elinde tutan parti seçim sırasında bir takım manipüle işler içine girmesin diye hiç olmazsa İçişleri, Adalet gibi icracı bakanları tarafsızlarıyla değiştirme hükmü getirmiş. Hal böyle iken kalkıyorsun seçime götürecek hükümeti kurma işini, koalisyonu kuramayan en çok oyu almış partinin başına, eski başbakana, silah arkadaşına veriyorsun. Burası Türkiye, bu da Türk işi demokrasi!
Fırsat eşitliği, düşünce, inanç, kendini ifade ve yaşama biçimi ve eğitim alma özgürlüğü hukukla güvence altında alınmamışsa orada demokrasiyi arama. Ortak paydalar, kurallar etrafında bir araya gelenler, birlikte geliştirdikleri kuralları açık ve şeffaf işletebiliyor, denetleyebiliyorlarsa orada demokrasi yaşama biçimi olarak işliyor, olgunlaşıyor demektir. Kendi kendinin güvencesi hale gelir. Gerçekçilik, açıklık ve objektiflikle dayanışma ve kardeşlik hukuku bütün toplumu kucaklıyorsa orada huzur da olur, demokrasi de.
Kafa Türk işi olunca kimlikler değişse de anlayış pek değişmiyor anlayacağınız. Çünkü pederşahi ilişkiler içinden geliyoruz, serde duygusallık var. Aldığımız eğitim sonucu el birliği ile bugünümüzü inşa etmeye değil, ahret imarını mamur etmeye alışmışız. Gönül penceresinden bakınca aidiyetlerimiz, ideolojilerimiz, tutkularımız, kaprislerimiz, kızgınlıklarımız ya da bağlılıklarımız ağır basıyor. Birine bağlandık mı gözümüz başka birini görmüyor.
O yüzden bu hamura daha çok su taşır, bu fırından daha çok ekmek yeriz.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- BOŞ UMUT, SONU HÜSRAN
12.06.2025 - TEHLİKELİ SULARDA SİYASET
22.12.2024 - AÇMAZDA SİYASET
3.12.2024 - ÇİFTE STANDART KULLANAN İKİ YÜZLÜ SİYASET ÜZERİNE
26.09.2024 - SİYASET VE MESLEKİ ETİK ÜZERİNE
2.09.2024 - TARİHDEN DERS ALMAK
5.08.2024 - ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU ÜZERİNE
7.07.2024 - LİDERLİK ZOR ZANAAT!
4.05.2024 - OTORİTER YAPI SONUÇTA KENDİNİ TÜKETİR!
1.04.2024 - POSTMODERN SÜREÇTE YÜKSELEN YENİ “DEĞERLER” ÜZERİNE
26.03.2024
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Ad Soyad Giriniz...
pardon bu açlık grevindeki arkadaşlar hapse girmeden elinde silah bulunan militan değilmi hani kreş yakan okul yakan masum arkadaşlar tamam devlet hapisteki adamın can güvenliğinden sorumlu ama bu adamları masum ana kuzuları gibide göstermeyin bu ülkede libaral geçinen insan ların bu örgüt sevdasını anlamak mümkün değil .adamların istediklerine bir bakın bunun adı zorbalık bide ileri demokrasi ülkesi ingiltere aynı durumda ne yapmış bi bakıver hoca
Mehmet Kırarslan
"Ölümleri önleyemeyen sözde haklılık hangi gerekçelere dayanıyor olursa olsun haklı görülemez." (Bu yazıdan) "Aydınlar içinde son zamanlarda ortaya çıkan bu gerilemenin temel nedeni PKK şiddeti falan değil, "ulus-devlet ötesi" süreçlerin bugün henüz belirsiz oluşudur." (Belirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı) İki anlatım arasındaki "şiddet"li çelişkiyi bilmem yalnız ben mi görüyorum? Yazarın öncelikle kendisini de ikna eden bir açıklaması olması gerekir, diye düşünüyorum.
Ad Soyad Giriniz...
Hep oyalama, hep kandirmaca. Eylem amacina ulasmis oyle mi? Neydi eylemin amaci, amaclarinin Turklerce asla kabul gormeyecegini gostermek mi? Nabinn devlete degil eylemi yapanlara ders vermeye kalkacagini gostermek mi? Ben anlamadm yani bu adamlar cezaevlerine doldurulurken ne guzel diye destekleyen taraf gazetesinin eski yeni yazarlari smdi ne oldu da bu insanlari bu kadar sever oldu? Simdiki sloganlari yetmez ama birakin! Sizden korkulur valla!
Gözde Kanber
" ...Yazıktır, günahtır ses verin, yanlışları doğruları sonra konuşuruz demeliyiz. Allah aşkına düşünün, örneğin intihara teşebbüs halinde olan bir insanla karşılaşsanız ne yaparsınız? Bu intiharı önlemek için harekete geçmekten başka yapılacak ne vardır? Gelinen bu noktada durum bundan çok mu farklı?... " sayın Nabi Yağcının bu sözlerine ben insanım diyen itiraz edebilir mi? her satırının altına imzamı atıyorum.
sami
Evet sekterim insanlıgın utancıdır ,insanlar cok yönlüdür kimi zaman ugruna ölünür -kimi zamanda nefret edilir.Hele gerceği bilip ugrunda her şeyini vermeye Hazır olamn insanlar kuraçakları yeni dünya düzeninde Nazım ustanın dediği ğibi ğöreçeğiz Çoçuklar güneşlş ğünleri ni bilimsel biliyorsa da sonradan ben yanlış yaptım sınıf iktidarı değil kapıtalizmin gelişmesi ve onun insancıl davraşını insanlığı kurtaraçak nakaratlarıyla töhbe edenler şimdi ölüm oruçları ayıbımızdır ned
hikmet
omuzlarının üzerinde birer baş taşıyanlara insan olduklarını hatırlattığınız için ellerine sağlık sayın Nabi Yağcı
Cumali Eşsizoğlu
Bu coğrafyada yaşayan bir insan olarak,ne dinlerden,ne dillerden,ne de vicdanlardan bir şey anlayamadım.Hayvan haklarını savunurlar,sıra insan haklarına gelince susarlar. Savaşı savunurlar,barış için atılan adımları kavururlar.Hem Allah verdiği canı ancak o alır derler,hem o canları almak için Allah Allah sesleriyle saldırırlar.Gecelerinde de rahat yatarlar. Vicdan sahibi her kes insani haklara ve ölümlere seyirci kalmasın,yüzü hakka ve halka dönük olsun,vebala ortak olmasın.