Ali Türer
İdeoloji, gurubu ya da sınıfı temsil eden siyasi bir hareketin davranışlarına yön veren düşünceler bütünü olarak tanımlanabilir. Bilincin ortaklaşa kullanılan özgül bir biçimi olarak da kavramlaştırıldığı oluyor.
Farklılaşan ihtiyaçlara, iş bölümünün gelişmesine bağlı olarak Kapitalistleşme (Modernleşme) sürecinin bir ürünü oldu İdeolojiler.
İdeolojilere dönük biri olumlu diğeri olumsuz iki yaklaşımdan söz edilebilir.
Olumsuz yaklaşım, toplulukların duygularını, endişelerini, varoluş sorunlarını; ideolojilerin siyasi emelleri doğrultusunda çarpıttığı savı üzerinden ilerler.
Olumlu yaklaşım ise, belirli bir kitlenin sınıfın çıkarları doğrultusunda mücadele içinde ortaya çıkmış, o sınıfı iktidara taşıyacak bir araç olarak görür ideolojiyi.
Fakat bir ideoloji hedef kitlesini peşinden sürükleme yeteneğini göstermiş, kitlesini iktidara taşımış, belirli bir yaşama ve üretim biçimini temsil etmiş, ilişkiler bütünü haline dönüşmüşse, yani bir gerçeklik haline gelmişse karşıtlarını da etkiler, yeniden biçimlendirir. Bu yolculukta kendisi de değişir, dönüşür aslında.
Her halükarda ideolojilerin toplumsal değişime yön verme çabası içinde ortaya çıktığını, özelliklerini o topluluğun yaşam biçiminden aldığını, karakterini o topluluğun düşünme biçimlerinden, endişelerinden, korkularından, kendini koruma duygusundan aldığını kabul etmek zorunda kalırız.
Böyle bakınca bütün ideolojileri, kuramları, paradigmaları toplusal değişim içinde insanın yapıp etmesiyle ortaya çıkmış zenginlikler olarak görmek, kabul etmek gerekir. Bunlarla gelen bilgi ve deneyimleri yaşama geçecek yeni kuramlar, hazırlarken kullanmak önemli hale gelir. Yaşam böyle zenginleşir. Bunu yapmazsanız yaşama geçme iddiasında bir program hazırlayamazsınız.
Fakat gelinen nokta bizatihi ideolojik davranmanın panzehiri gibidir. Algınıza, bakış açınıza, değerlendirmenize, geliştirdiğiniz savunma düzeneğine belirli bir ideoloji yön veriyorsa; yaşam içinde üretilen bütün bu zenginliklerden nasiplendiğinizi nasıl iddia edebilirsiniz?
Burada asıl sorun, bütün bir toplumu kuşatacak bir ideoloji üretmedeki zorlukta yatar. Bu da uzlaşmayı zorunlu kılar. Uzlaşma ise sonuçta ideolojinin bir çeşit inkârıdır. Ya da en hafif deyimle ideolojiyi geri çekme anlamına gelir.
Bir toplum içinde farklı ihtiyaçların kaynaklık edeceği farklı ideolojiler bir zorunluluk ise bunlardan hangisinin geçerli olduğuna neye göre ve nasıl karar vereceksin?
Doğal olarak her ideolojinin bir şeyleri içeride bir şeyleri dışarıda bırakan sınırları olur. Bu sınırlar ne kadar belirgin, köşeli, sert, dayanıklı ise ideoloji kendini o kadar güçlü ve kararlı vaaz edecektir.
Diğer yandan her bireyin kendine özgü deneyimi, öncelikleri, duygu dünyası, değerler alanı vardır kuşkusuz. Esasen bir kavrama tıpa tıp aynı anlamı yükleyecek iki kişi de bulamazsın. Fakat öte yandan ideolojinin gücü de, bireysel olanın kolektif bilinç içinde erimesinden gelmez mi? Öyleyse birey olmanın anlamı nerede kalır?
Herkesin aynı kavramlara aynı anlamları verdiği noktada iletişim ihtiyacı da ortadan kalkar. İletişimin temelinde kavramın içini birlikte doldurma ihtiyacı yatar. Yukarıdan belirlenmiş aynı anlam yüklenen bir kavram için insanlar birbiri ile iletişim kurma ihtiyacı niye duysun. O zaman düşünce kendini geliştirecek ortamı nerede bulur?
Birey olarak kendime özgü isem, seçimi özgür iradem ile yapacaksam, ortaklaşa üretilmiş ve kabul görmüş bir ideolojik kalıp içinde davranma ihtiyacını neden duyayım, bireysel irade kullanımıma neden ipotek koydurayım.
Peki bu durumda kendime özgü olma ihtiyacım ile bir topluluğa ait olma, bir topluluk halinde davranma ihtiyacım arasında uzlaşmayı nasıl sağlayacağım?
Bütün bunlar esaslı sorular değil mi? Gerçek şu ki, Sosyoloji bilimi, topluluk ve birey arasındaki bağları araştırdığı, çözümlediği her noktada genel ideolojinin özel bir tezahürü olarak karşımıza çıkıyor.
“Efendim, ben kendimi bir ideoloji içinde tanımlarım, fakat ideolojik davranmam, insanın bir ideolojisinin olması başka şey, ideolojik davranmak başka bir şey” diyebilirsiniz.
İyi de bu gerçekten mümkün müdür? Kendini bir ideoloji içinde tanımlıyorsan, o ideolojinin kalıpları içinde davranmak zorunda kalmaz mısın?
Hem ideolojim var diyeceksin, hem de ihtiyaca göre farklı çıkarımlar yapacaksın. Bu durumda Oportünist olursun.
Günün koşullarına göre ideolojiyi eğip bükersen o zaman da Revizyonist olmakla suçlanırsın.
Sonuçta ideoloji belirli bir tutarlılığı ve ilkeliliği gerektirir, değil mi? Bu ise seni Dogmatik yapar. Farklı görüşlere algını kapatır, ön yargılar ile hareket eder hale gelirsin. Bırakın eleştiriyi, farklı bir yoruma bile tahammülün olmaz. Hemen bir kirpi davranışı içinde dikenlerini (savunma mekanizmalarını)öne çıkarır, kendini güvenli alana taşırsın.
İyi de, hal böyle ise söyler misiniz bana, bu ideolojilerle nasıl yaşanır?
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları






















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.11.2025
6.09.2025
18.07.2025
12.06.2025
22.12.2024
3.12.2024
26.09.2024
2.09.2024
5.08.2024
7.07.2024