Atilla YAYLA
Adı en çok duyulan ve en baskın Kürt hareketi olduğu için insanların çoğu Kürt nüfusla PKK'nın özdeşleştiğini ve PKK'nın taleplerinin tüm Kürtlerin isteği olduğunu zannediyor. Şüphe yok ki, PKK bu durumu çok seviyor. Kendini Kürt halkının tek temsilcisi ve aktörü olarak görmek istiyor. Silahlı yapısını sadece askere ve polise saldırmak için değil, Kürtlerin tek temsilcisi olmayı sağlamak için de kullanıyor. Fiilen veya potansiyel olarak muhalif Kürt bireyleri ve grupları psikolojik baskıdan silahlı tacize kadar uzanan yol ve yöntemlerle ya kendine tabi kılmak ya da silmek, sindirmek istiyor.
Oysa, Kürtlükle PKK'lılık çakışmıyor. Tüm Kürtler PKK çizgisinde yürüyor ve PKK bayrağı altında toplanmış değil. Kürtler arasında hatırı sayılır bir çoğulluk var. Böylesine politize olmuş ve yoğun tecrübeler yaşamış bir toplumda başka türlü olması beklenemez. Bunu Kürtlerin yakın tarihini okuyunca ve meselâ Diyarbakır'da samimî ortamlarda insanlarla sohbet imkânı bulunca hemen anlamak mümkün.
Şu tarihî gerçeği kimse gözden kaçıramaz: Neredeyse her toplum kesiminin mağdur edildiği Türkiye Cumhuriyeti tarihinde en büyük mağduriyeti Kürtler yaşadı. Kürtler daimî bir kültürel asimilasyon süreciyle ve zaman zaman da fiziksel olarak onları yok etmeye yönelik saldırılarla karşılaştı. Dil yasaklamalarından sürgünlere, mahpusluklardan katliamlara ve faili meçhullere kadar birçok acıyı yaşadı. Bunlar Kürt halkında bir bilinç ve bilinçaltı oluşturdu. Bunun izlerini, siyasî çizgisi ne olursa olsun, tüm Kürtlerde gözlemlemek mümkün.
Bu yüzden, kardeşlik ve huzur çağrıları, sanırım, Kürtlere hikâye gibi geliyor. Çünkü bu çağrılar statükonun naif savunusu olmaktan, Kürtlere “oturun oturduğunuz yerde” demekten öteye geçemiyor. Kürtlerin haklı talepleri var. PKK'nın haksız, vahşî ve gayri meşru yöntemi ve cinayetleri bu talepleri görmezden gelmemize sebep olamaz, bu talepleri görmezden gelmeyi meşrulaştıramaz.
Peki, Kürtler ne istiyor? Benim görebildiğim ve anlayabildiğim kadarıyla Kürtler eşit vatandaşlık istiyor. Dillerini hayatın her alanında kullanma hakkı istiyor. Siyasî egemenliği paylaşmak istiyor. Bunu Türkiye halkının Kürt olmayan kesimlerinden koparak, ayrışarak yapmayı değil, birlikte yapmayı diliyor. Herkesle beraber saygı görmek, zenginleşmek istiyor. Bunların hepsi meşru ve doğal yataklarında akmalarına izin verilirse Türkiye'ye dinamizm getirecek, kaynak israfını önleyecek süreçlere yol verecek talepler.
Ya PKK ne istiyor? Doğrusu PKK'nın ne istediği pek net değil. Söylediği şeyler yanında söylemediği, açık ettiği amaçlar yanında açık etmediği amaçları da var. Aslında PKK iktidar istiyor. PKK'nın kavgasının önemli bir yüzü sınırsız iktidar arzusu. PKK Kürtler üzerinde mutlak bir iktidara talip. İktidarının rakipsiz ve sınırsız olmasını arzu ediyor. Kürtlerin onun tanımladığı gibi olmasını istiyor. Kemalistlerin halka bakışı gibi, halkı ne ise o olarak kabul etmek yerine kendi tanımladığı özelliklere sahip bir halk olarak görmek istiyor. Belki de halkı yeniden yaratmak istiyor.
Bunu söylerken haksızlık ettiğimi hiç sanmıyorum. PKK önde gelenlerinin ideolojik çizgisi, sık sık yaptıkları açıklamalar, muhalif Kürtlere karşı sergiledikleri tavır söylediklerimi ispatlayacak delillerle dolu. PKK'nın hâkim olduğu yerlerde halka yapılan muamele çok açık. PKK hiddeti ve şiddeti devletin ortadan çekilmesi hâlinde tüm korkunçluğuyla Kürt halkına yönelecek. Abartmadığımı Rojava tecrübesinde gözlemledik. Devrim sapkını çevrelerin görmezden gelmesine rağmen Rojava uygarlığın tüm temel değerlerine aykırı uygulamalara sahne oldu. Rojava'da ideolojik ve etnik temizlik yapıldı. İdeolojik temizlik aynı ırktan (yani Kürt) olsalar bile PYD ideolojisini savunmayanların, etnik temizlik ise Kürt olmayanların (Arap, Türkmen vb.) sürgüne gönderilmesiyle sonuçlandı. Rojava'da olanlar PKK'nın mutlak hâkim olduğu bir coğrafyada neler olabileceğinin habercisi.
Kürtler ile PKK, Kürtlerin talepleri ile PKK'nın talepleri özdeş değil. Kürtlerin haklarını savunmak için PKK'ya sahip çıkmak gerekmez. Tam tersi daha doğru, Kürtlerin haklarını gerçekten savunabilmek için önce PKK'ya karşı çıkmak gerekir.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019