Elif ÇAKIR
Ülkemizin bütün saygın hukukçuları AK Parti’nin MHP ile birlikte çıkardıkları adaletsizliklerle, hukuki çelişkilerle, tutarsızlarla dolu İnfaz Yasası’nın Anayasa Mahkemesi’nden döneceğine inanıyordu.
Hatırlasanız bugünkü Ceza Kanunumuzun önde gelen mimarlarından Prof. Dr. İzzet Özgenç, o günlerde iktidarı infaz yasasının riskleri konusunda epeyce uyarmış, İnfaz Yasası’nın Adalet Komisyonu’na geri çekilmesi gerektiğini ifade etmişti. Yine Ceza Kanunumuzun önde gelen mimarlarından Prof. Dr. Adem Sözüer de ceza hukuku uzmanı Prof. Dr. Mahmut Koca ile birlikte infaz yasasına ilişkin 15 sayfalık eleştirel bir değerlendirme raporu hazırlamışlar, yetkililere göndermişlerdi.
Ama maalesef Anayasa Mahkemesi’nin çoğunluk üyeleri bütün bu beklentilerin aksine İnfaz Yasası’nın “şekil yönünden” iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle CHP’nin açtığı iptal davasını reddetti.
AYM’nin 7 üyesi (AYM Başkanı Zühtü Arslan, Emin Kuz, Hasan Tahsin Gökcan, Yusuf Şevki Hakyemez, Hicabi Dursun, Engin Yıldırım, Celal Mümtaz Akıncı) dava konusu Kanun’un “özel af niteliğinde bir düzenleme” olduğunu, af kanunu niteliğinde bir kanun çıkarılması için Meclis’ten beşte üç çoğunlukla geçmesinin şart olduğunu, dolayısıyla bu Kanun’un tümünün ve geçici 6. Maddesinin şekil yönünden Anayasa’nın 87. Maddesine aykırı olması sebebiyle iptal edilmesi gerektiğini belirttiler, bu görüşlerini gerekçeleriyle birlikte “karşı oy” olarak yazdılar.
***
Şimdi burada çok teknik bir konu olan “genel af” ve “özel af” farkına girmeyeceğim. İnfaz Kanunu’nun cezaların infaz sürelerinde önemli indirimler yapan bir tür “af kanunu” olduğu apaçık ortada.
Ama Anayasa Mahkemesinin 9 üyesi maalesef İnfaz Yasası’nın teknik bir infaz kanunu olduğunu, beşte üç çoğunlukla kabul edilmesi gereken af kanunu niteliğinde olmadığını savundular. İki oy farkıyla çoğunlukta oldukları için karar da böyle çıktı.
Oysa iktidarın basit çoğunlukla çıkardığı infaz kanununun teknik bir infaz kanunu olmadığı “koşullu salıverme” görünümlü bir “af kanunu” olduğu bunun ise Anayasa’nın 87. Maddesine aykırı olduğu açıkça ortadaydı.
***
AYM Başkanı Zühtü Arslan, 23 paragraflık karşı oy yazısında, çıkarılan İnfaz Kanunu’nun Anayasa’nın 104. Maddesinde Cumhurbaşkanı’na tanınan “özel af” türüne çok benzediğini belirtiyor. Dava konusu Kanun’un tümünün ve geçici 6. Maddesinin iptal edilmemesi halinde şöyle bir tehlikenin ortaya çıkacağına dikkat çekiyor:
“İptal edilmemesi halinde Anayasa’nın 87. Maddesi işlevsiz ve anlamsız hale gelecektir. Bu yolla beşte üç çoğunluğa gerek kalmaksızın, şartla salıverme ya da denetimli serbestlik adı altında belli suçlardan mahkum olanların cezaları değiştirilebilecek, hafifletilebilecek veya tamamen ortadan kaldırılabilecektir. Mahkememiz çoğunluğunun kararı maalesef bu yolu açmaktadır.”
Çok vahim değil mi? Bundan sonra iktidar partileri canları istediğinde Anayasa’nın 87. Maddesi’ne takılmadan “koşullu salıverme” görünümlü “af” kanunları çıkartabilecekler!
Oysa Anayasa Mahkemenin kuruluş amacı iktidarların çoğunluk oyuyla yapabileceği anayasaya aykırılıkların önüne geçmektir. İktidarların gücünün sınırlanmasını sağlamaktır.
Keyfi yönetimlerin yolunu açmak değildir.
Bu bağlamda Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından atanmasına rağmen hukuk adamı kimliğiyle ‘iptal’ görüşünü savunan AYM üyesi Prof. Yusuf Şevki Hakyemez’in diğer üye Hicabi Dursun’la birlikte yazdığı karşı oy yazısını da okumalarını okurlarıma önermek isterim.
***
Prof. Dr. İzzet Özgenç hocamızı aradım ve Anayasa Mahkemesi’nin oy çokluğu ile verdiği kararı nasıl değerlendirdiğini sordum. Sayın Özgenç şunları söyledi:
“AYM’nin önünde iki dava vardı. Bunlardan birincisi şekil bakımından Anayasa’ya aykırılık iddiasının olduğu dava. Yani bu düzenleme ‘özel af’ mahiyetinde mi yoksa bir ‘infaz düzenlemesi’ mi olduğu hususunda ki tartışmaların yapıldığı davaydı. AYM verdiği karar bu dava hakkındaydı.”
Sayın Özgenç, AYM’nin önünde maddi hukuk yani “esas” yönünden Anayasa’ya aykırılık iddiasını konu edinen bir dava daha olduğunu belirtti ve şöyle dedi:
“Asıl Anayasa Mahkemesi’nin değerlendirmesini beklediğimiz dava budur. AYM burada bu kanuni düzenlemenin belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı olup olmadığı yönünde bir karar verecektir. Eğer verilecek karar, belirli hükümlerin Anayasa’ya aykırı olduğu yönünde ise bu karar Anayasa’ya aykırı olan hükümlerin düzeltilmesi sonucunu doğrudan doğurmayacaktır. Ancak böyle bir karar aynı alanda yeniden bir kanuni düzenleme yapılması ihtiyacını ortaya çıkartacaktır. Bu arada verilecek Anayasa’ya aykırılık kararı, bu geçiş döneminde belirli hükümlülerin de infaz kolaylıklarından yararlanmasını sağlayacaktır.”
***
Sayın Özgenç, AYM iptal kararı versin ya da vermesin bunu beklemeden 30 Kasım tarihine kadar yürürlüğe girecek şekilde bir kanuni düzenleme ihtiyacının olduğunu ifade etti ve bu ihtiyacın sebebini şöyle açıkladı:
“Çünkü şu anda infaz kurumlarından ‘izinli’ olarak salıverilen ve fakat devletin denetim ve gözetimi altında tutulmayan 70 bin küsur kadar hükümlü var. Şu andaki düzenlemeye göre bunlar 30 Kasım gecesi infaz kurumlarına geri dönmesi lazım gelir. Ancak bunların hepsinin 30 Kasım günü sonuna kadar geri dönmesini sağlama imkanımız fiilen yok. Bu fiili imkansızlık karşısında 1 Aralık tarihi itibariyle nasıl bir yol, yöntem izlememiz gerektiği konusunda yeni bir kanuni düzenleme yapma ihtiyacı mevcuttur.”
***
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’e, AYM’nin kararını nasıl değerlendirdiklerini sordum. Özetle şunları söyledi:
“Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’ın karara yazdığı karşı oyda da ifade ettiği gibi nitelikli çoğunluk aranmasının sebebi af niteliğindeki düzenlemelerin kamu vicdanını yaralama ihtimalidir. Anayasa Mahkemesi, 7’ye karşı 9 oyla aldığı bu kararıyla bir anlamda Anayasa’nın 87’nci maddesini işlevsiz hale getirmiştir.
Yine kanunun geçici 6’ncı maddesiyle, istisna kapsamında olmayan suçlardan dolayı altı yıla kadar hapis cezasına mahkum edilenlerin ceza infaz kurumunda kalmadan, cezalarının infazına imkan tanınması da özel af kapsamındadır. Bu maddenin özel af niteliğinde olduğuna karşı oylarda da dikkat çekilmektedir. Kaldı ki 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun kapsamında hürriyeti bağlayıcı ceza ile cezalandırılan hükümlünün ceza infaz kurumunda tutulması esasken, ceza infaz kurumunda hiç kalmadan infaz etmelerine olanak sağlayan bu düzenlemenin özel af kapsamında olduğu açıktır. Bu düzenlemenin hapis cezasını başka bir yaptırıma dönüştürme gibi bir sonuç yarattığı ortadadır.
Ayrıca Anayasa Mahkemesi’nin 28 Mayıs 2002 tarihli 2002/51 sayılı kararını anımsatmakta fayda bulunmaktadır. Yüksek Mahkeme o kararında, ‘Tabi oldukları infaz hükümlerine göre çekmeleri gereken toplam cezalarından on yıllık indirim öngörülmesi, indirim yapıldıktan sonra ceza süresi dolmuş olanların belirli bir süre suç işlememe koşuluna bağlanması, getirilen düzenlemenin toplu ve şartlı özel af niteliğinde olduğunu göstermektedir” ifadesine yer vermiştir. Bu karar da göstermektedir ki, cezanın ceza infaz kurumunda çektirileceği süreyi etkileyen şartla tahliye süresine ilişkin düzenlemelerin ceza infaz şeklini belirleyen değil, cezanın kapsamını değiştiren düzenlemeler olarak kabul edilmesi gerekir.”
Hukukta farklı görüşler elbette olur. Heyet halinde verilen kararlarda elbette ‘çoğunluk’ görüşüyle ‘karşı oy’lar arasında farklılık olur. Burada sorun, AYM’nin daha önce ‘istikrarlı içtihat’ haline getirdiği kendi kararlarıyla çelişen bir karar vermiş olmasıdır.
Eskiden “af” dediği infaz indirimlerine, şimdi “infaz” diyerek beşte üç çoğunluk şartını gereksiz görmesidir.
AYM niye böyle sürprizler yapar ki?
Kendisinin tanımladığı “hukuki öngörülebilirlik” ilkesine uymuyor bu.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.05.2025
30.04.2025
22.04.2025
28.03.2025
28.02.2025
21.01.2025
8.01.2025
1.01.2025
18.12.2024
19.11.2024