Ergun BABAHAN
Türk siyasetinin en klişe, en bayağı laflarından biridir bu. İstanbul’u görmemiş Anadolu insanı bu kentte herkesin yalıda oturup viski içeceğini sanır. Fikrin sahneden çekildiği dönemde küfürün boşluğu doldurmasının en çarpıcı örneği bu sözdür. Viskinin ulaşılması güç bir tüketim maddesi olduğu bir dönemde ortaya atılmış, siyaseten tükenmişlerin sarıldığı bir can simidi olma görevini başarıyla sürdürmüştür.
Türkiye çapında siyaset yapan bir liderin HDP’ye oy vermiş milyonları ‘şerefsiz’ ilan etmesi gibi arıza bir durumu bir kenara bırakırsak, demokratikleşme meselesini hiç anlayamamış, siyasetin çözücü işlevini kavrayamamış bir zihniyetle karşı karşıya olduğumuzu görürüz.
Erdoğan ve AKP’nin ‘Kürt Meselesi’nde dilinin gittikçe faşizan bir hal alması, kendini milliyetçi oyların sahibi olarak gören MHP’de rahatsızlık yaratmışa benziyor belli ki. Şimdi kim daha sivri bir dil kullanacak yarışı başlamış görünüyor. Seçim döneminde zirveye çıkması muhtemel bir yarış.
DEVLETİN AYHARI BOZULDU...
Kürtlerin ülke nüfusunun önemli bir kesimini oluşturduğunu, bireysel değil grup statüsü talep ettiklerini görmezden, anlamazdan gelirsen, bu amaçla sivil siyaset yapmalarının önünü kesmeye çalışırsan sadece şiddetin ateşini körüklemiş olursun.
Devlet, dağda silah tutacaklarına, ovada siyaset yapmalarını yeğliyordu bir ara ama bu kadar güçlü bir varlık göstermelerini beklemiyordu. HDP’nin yüzde 13 oy alması, bölgedeki gelişmelerle birlikte ele alınınca sadece Erdoğan’ın değil, devletin de ayarını bozdu. Kürtler bölgede hakim nüfus ve çevreleri akrabalarıyla kuşatılmış durumda.
Böyle bir tabloda sağduyulu karar, bu insanları daha fazla bu devlete bağlayacak, başka arayışlara yönelmelerini engelleyecek bir dil ve politika olması gerekirken tam tersinin yapılıyor olması, Türkiye’de devlet aklının 1915’in ilerisine geçemediğinin açık göstergesi.
Şu anda uygulanan politika, bölgede askeri önlemlerin tek hakim uygulama olması, devletin kendi toprağını bombalamak zorunda kalması ve halka her türlü şiddet politikasının görülmesi anlamına geliyor.
GÖSTERMELİK SAVAŞ İLANI
Kobane’de IŞİD’e karşı savaşırken ölen gençlerin cenazelerini sıcakta TIR içinde bekletip çürüten bir anlayıştan bahsediyoruz. Ölenler senin yurttaşın, bu toprakların insanlarının evladı. Onlara çektirdiğin bu acı, bu insanları senden daha da uzaklaştırıyor.
Darbeler ve insan haklarıyla tanınan Türkiye, AKP sayesinde buna radikal dinci gruplarla flörtünü de ekledi. IŞİD’e göstermelik savaş ilanının Batı medyası tarafından satın alınmadığı açıkça görülüyor. 32 gencimizin ölümünden sorumlu tuttukları bir örgüte sadece üç sorti yapmaları bu ikiyüzlü politikanın açık göstergesi.
Uluslararası arenada itibar ve saygınlığı kalmamış bir ülke kendi iç meselelerini şiddet yoluyla çözmeye kalkarsa işin sonunun nereye varacağı çok açıktır. Kürt meselesi artık bölgesel bir sorundur ve sadece Türkiye’nin iradesiyle çözülebileceğini sananlar ciddi olarak yanılmaktadır.
Türkiye bu alanda belirleyici olmak istiyorsa, sivil siyaseti güçlendirmek zorundadır yoksa başkalarının senaryolarına oyuncu olur.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2022
7.03.2022
1.03.2022
21.02.2022
28.01.2022
11.01.2022
6.01.2022
3.01.2022
25.11.2021
18.11.2021