Erol KATIRCIOĞLU
Okuyucularıma bir özür borcum var. Bilmiyorum kaç hafta oldu ama koşturmaktan yazı yazamadım. Koşturmak dediğim de siyaset. Basbayağı, bildiğimiz reel siyaset. Aday olup da topluma kendini anlatmak pek öyle yazı yazmaya benzemiyor. Yazı yazarken kafanın içinde konuştuğun insanlar bu kez sahici olarak karşında duruyorlar. Söylediğin her şeyden bir anlam çıkarıyor ve arkasından soru soruyor, memnun oluyor ya da surat asıyorlar. Oysa yazı yazarken böyle bir durum yok. Kendi içinde tutarlı görüşler söyleyebilmek yeterli. Ara sıra sosyal medya araçlarından sarkanlar olsa da, o da o kadar!
Bu seçimlerin tarihi önemi üzerine epey yazı yazıldı. Ben de yazdım. Tabii bu önemin altını çizerken bizim gibi insanların amacı aslında okuyucuları uyarmaktı. Ama ne yazık ki, ya bu yazılar bir nedenle bu insanlara ulaşamadı ya da yazdıklarımızı bizim mahallenin insanlarından başka okuyan olmadı.
Cumhurbaşkanı ilk seçildiğinde “Ben benden öncekiler gibi bir cumhurbaşkanı olmayacağım” dediğinde kimse bu lafın anlamını ilk anda anlayamamıştı. Türkiye siyasetinin en önemli aktörü olan orduya, bir dönem önceki ortağı Fettullah Gülen’in marifetiyle yapılan operasyonlar, ordunun cumhuriyeti koruyucu kanatlarını kırınca, Erdoğan, cumhuriyetin bütün kazanımlarını rafa kaldırma gücünü elde etti. Nitekim o gücü kullanarak yeni bir anayasa yazımı ile bir adım daha attı, arkasından da 24 Haziran seçimleriyle Cumhuriyetin doksan yıllık tarihini bir parantezle kapadı.
Bu yeni durum adı üzerinde “yeni” bir durum. “Yeni” oluşundan dolayı eski deneylerimiz, düşünce tarzlarımız hatta muhalefet yapma biçimlerimiz bile değişmek zorunda. O nedenle de galiba ilk yapılması gereken bu yeni düzenin ne olduğunu iyi anlamak. Bu yeni düzenin temeldeki amacının ve bu amaca ulaşmak üzere kullanmayı düşündüğü araçların neler olduğunu belirlemek.
Doğrusu Erdoğan’ı dinleyince insan biraz şaşırıyor aynı dünyadan mı söz ediyoruz diye. Bir yandan bakanlarını tanıtırken “Bu arkadaşlarımız dünyayı iyi tanıyorlar, dünya ile entegre olmakta bir sıkıntıları yok” diyor ama diğer yandan da aynı entegre olunacak dünyanın basınında çıkan olumsuz haberlere aldırmadığını, yine o entegre olunacak dünyanın “derecelendirme kuruluşlarını” da takmadığını söyleyebiliyor. Tuhaf değil mi? Peki ama adama sormazlar mı “Yahu kardeşim bu durumda sen hangi dünyayla entegre olmaktan söz ediyorsun” diye.
Bugün damadı da dolar kurunun 5 tl’ye sıçrayacağını anlayınca Merkez Bankası'nın bağımsız bir kurum olarak, ekonominin gerçekleri ve piyasa koşulları neyi gerektiriyorsa onu yapacağını söyleyerek ateşi söndürmeyi denedi ama olmadı. Neden mi? Çünkü insanlar soruyor; “Yahu, Erdoğan kaç yıldır Merkez Bankası'nın bağımsızlığının doğru olmadığını söylemiyor mu? Ve aynı Erdoğan, her fırsatta “ekonominin gerçekleri ve piyasa koşullarına” rağmen “faizleri sakın ola arttırmayın diyerek zavallı Merkez Bankası başkanına takla attırmıyor mu?
Buradan söylemek istediğim bu tuhaf açıklamaların bu yeni dönemle ilgili neler söylediğini değerlendirmek zor. Çünkü gerek “Başkan” ve gerekse de “bakan” arkadaşları Türkiye’nin gerçeklerinden çok, uçları birbirine değmeyen kendi dünyalarının gerçekleriyle haşır neşirler gibi. Anlaşılan böyle bir değerlendirme için henüz erken. Bakalım hangi ayda IMF’nin önünde sıraya girecekler göreceğiz.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.12.2025
18.12.2025
13.12.2025
9.12.2025
2.12.2025
26.11.2025
20.11.2025
11.11.2025
4.11.2025
28.10.2025