Etyen MAHÇUPYAN
Liberal demokrasi kendi ‘doğası’ gereği çoğunlukçudur. Eğer insanların her birinin farklı deneyimleri, doğru olduğuna kuşku duymadıkları görüşleri, farklı talep ve tercihleri varsa ve bunların tepesine herhangi bir otorite oturtmanın meşruiyeti yoksa elinizdeki tek araç oylama yaparak çoğunluğun görüşünün hayata geçmesine imkân tanımaktır.
Ancak deneyimlerin ve görüşlerin son kertede mukayese edilemez oluşu, başka fikirlerin de çoğunluk olma hakkının ve hayatiyet alanının korunmasını gerektirir. Dolayısıyla liberal demokrasi azınlık haklarını ve temel hakları da yine ‘doğal’ olarak benimser. Mesele bunun nasıl sağlanacağına geldiğinde ise, açıktır ki çoğunluğun iktidar gücüne karşı bir denge mekanizmasına ihtiyaç duyulacaktır. Herkesin bildiği üzere söz konusu çözüm kuvvetler ayrılığı ve hukukun üstünlüğü bağlamı içinde üretilmiştir ve esas olarak yargının bağımsız olmasını savunur. Yargı bağımsızlığının dayandığı meşruiyet, sadece azınlık görüşlerinin korunmasına dayanmaz, çünkü otoritenin her zaman yozlaşma tehlikesi taşıdığı malum bir bilgidir.
Birçok liberal için mesele burada noktalanır ve kuvvetler ayrılığı/hukukun üstünlüğü/yargı bağımsızlığı üçlemesini tekrarlayarak ömürlerini mutlu mesut geçirebilirler. Ne var ki liberal demokrasinin meselesi gerçeklikle karşılaştığı andan itibaren başlar. Birinci soru söz konusu hukuka kimin karar vereceği, herhangi bir hukukun nasıl meşru olacağıdır. Eğer toplumun üzerinde bir otoritenin meşruiyetine inanmıyorsak, bu hukukun içeriğine ve niteliğine de halkın karar vermesi gerekir. Ancak her konuda olduğu gibi hukukun nasıl olması gerektiğine ilişkin de farklı görüşler olacağına göre, sonuçta çoğunluğun dediği olacaktır. Eğer siyasî görüş alanında ortaya çıkan çoğunluk ile hukukun nasıl olması gerektiği tartışmasında ortaya çıkan çoğunluk çakışmıyorsa nispeten sorun olmadığını varsayabiliriz. Ama ya bu iki çoğunluk büyük ölçüde aynıysa ve hatta belirli bir kültürel kimliğe tekabül ediyorsa? Liberaller bu noktada ‘evrensel’ hukuka müracaat ederler. Aslında ‘evrensel’ diye bir hukuk tabii ki yoktur. Burada kastedilen belirli ülkelerin kullandığı genelgeçer hukuktur. Böylece farklı bir kültürel geçmişin sonucu olarak üretilmiş olan bir hukuk anlayışı genel doğrular olarak ‘ithal’ edilir. Bunun kötü veya zararlı bir tasarruf olduğunu öne süremeyiz. Hatta çoğumuzun söz konusu hukuku beğendiğini de biliyoruz. Soru bu ithal hukukun doğru kullanılacağından nasıl emin olabileceğimizdir. Farklı bir kültürde yetişmiş olan ve hele belirli bir ideolojinin taşıyıcısı olan bir yargınız varsa ‘evrensel’ hukukun hükmü ne kadar olabilir? Bu insanlar o hukuku ne derece doğru yorumlayabilirler ve de daha önemlisi o hukuku ne derece doğru yorumlamak isterler?
Bu akıl yürütme bizi doğrudan sorunun kendisine taşıyor: Hukuku kullanan elindeki yetkiyi kötüye kullanırsa ne olacak? Diğer bir deyişle yargı mekanizmasının tasarruflarını kim, hangi meşruiyete dayanarak denetleyecek? Yargının kendi içinden denetlenmesi aynı sıkıntıları yeniden yaratacaktır. Yargının yasama veya yürütme tarafından denetlenmesi ise işin ‘doğası’ gereği düşünülemez bile. Demek ki yargıyı doğrudan toplumla yüz yüze getirecek ve denetlenmesine yol açacak bir ‘başka’ hukuksal zemine ihtiyaç var. Toplumun hukukun teknik özelliklerini bilme ihtimali az olmasına karşın, adalet kavramından uzak olmadığına güvenmemizden başka çıkış yolu gözükmüyor. Burada da kabaca iki yol var. Biri yargı mensuplarının doğrudan ve/veya dolaylı olarak halk tarafından seçilebilmesi ve gereğinde belirli bir çoğunluk sağlanabildiği takdirde ‘geri çağrılabilmesi’. Eğer seçim yasama üzerinden yapılacaksa nitelikli çoğunluk aranması ya da merkezî ve yerel parlamentoların dağılımının yargıyı belirleme imkânının yaratılması. İkincisi bir hakemlik kurulunun oluşması ve buradaki üyelerin de doğrudan ve/veya dolaylı olarak yine halk tarafından seçilmesi…
Liberal demokrasinin bizzat kendi çıkış noktasıyla yüzleşmesi gerekiyor. Ne yaparsanız yapın meşruiyet için eninde sonunda çoğunluğa dayanmak zorundasınız. Bu değişken çoğunluğun o an için ‘milli iradenin’ tek sahibi olduğunu, onun dışında hiçbir meşruiyet kaynağı bulunmadığını kabul etmek durumundasınız. Öte yandan söz konusu ‘milli irade’ de sadece o ana aittir ve toplumsal değişimle her an yeniden oluşur. Eğer yönetim sisteminiz bu değişim dinamiğini olabildiğince temsil edebiliyorsa, demokrasiye biraz daha yaklaşmışsınız demektir. Normatif doğrular ancak siyaset tarafından sahiplenilirse anlam kazanırlar. Son sözü her zaman siyaset söyler…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023