Etyen MAHÇUPYAN
Devrimcilerin işi kolaydır. Var olan sistemi ortadan kaldırır, insanlarını ve güç ilişkilerini tasfiye eder, yerine hayalinizdeki sistemi oturtursunuz. Ne var ki toplumsal gerçek belirli bir zihniyet çerçevesi içinde şekillenir. Eğer devrim zihniyeti değiştirmeyi hedeflemiyorsa kolayca hayata geçer, ama bir süre sonra her şey eskiye dönme istidadı gösterir. Buna karşılık zihniyet değişikliğini ima ediyorsa, devrim sonrasında uzun vadeli ve geriye dönüş imkanı da içeren bir gerilim dönemi başlar.
Türkiye’de de bugün bir devrimsel dinamik yaşanıyor. Ama bu hayallerini zamana yayan, eski sistemi içerden dönüştürerek ayakta tutmak isteyen bir girişim. Söz konusu yöntem kültürel kimliğe atfedilen ‘meşruiyet açığını’ da kapatıyor. Çünkü bu dinamik horlanmış ve dışlanmış bir çeperi, aydınlanmış ve medenileşmiş olduğu varsayılan merkez karşısında özneleştiriyor. Söz konusu farklılaşma sosyoekonomik bir olgu değil. Nitekim o çeperden gelen birçok büyük iş adamımız, hatta başbakan ve cumhurbaşkanımız var.
Bu farklılaşmanın temeli sosyokültürel… Yani kitleleri kapsıyor, onları kimliksel olarak tanımlıyor ve sınırlarını çiziyor. Geçmişteki başarı hikayeleri geride kalan yığınla
ilgili algıyı değiştirmemişti. Başarı ‘geri’ olan güruhun içinden kopmayı becererek ‘ileri’ olan kesime intibak etmeyi gerektiriyor,
böylece kendisini ‘ileri’ sayan kesimin
gözünde ‘geri’ olanların konumu daha da normalleşiyordu.
Cumhuriyet’in ilk seksen yılı bu model üzerinden oluşmuş olan kültürel hegemonyaya tabi oldu. Son on yılda değişen şey bu algının gerçeklik zemininin buharlaşmasıdır. Bugünün postmodern dünyası ‘ileri’ olmaya epeyce relativist bir bakışla yaklaşırken, küreselleşmenin getirdiği imkanlar da yereli merkezden bağımsızlaştırdı. Çeper bağımsız bir özneye dönüştü ve Türkiye’nin ideolojik toplumsal yapılanmasına tepki olarak kendisini sosyokültürel bir kimlikleşmeye açık tuttu. Basitçe söylersek, Anadolu’nun hızla büyüyen orta sınıfının salt iktisadi bir güç olarak ele alınması, yaşanmakta olan değişimi anlamayı engeller. Yeni orta sınıf kendisini bir kimlik olarak da sunuyor ve bu kimlik büyük ölçüde İslami. Öte yandan dindarlığın kendisi esniyor ve çeşitleniyor. Böylece İslami kimlik salt dinsel bir muhteva içermektense, belirli bir hayat tarzının ve sosyal ağın parçası olmayı ima ediyor. Dahası söz konusu hayat tarzı da dünyaya entegrasyonu hedefleyen, farklılığa açık bir bakışı yansıtıyor. Türkiye’deki muhafazakarlar arasında yapılan çalışmalar ‘ılımlı’ muhafazakarlığın arttığını, hoşgörünün yükseldiği söylenemese de hoşgörüsüzlüğün azaldığını ortaya koyuyor.
AKP bu değişimin ‘çocuğudur’… Sosyolojik dönüşümü takip etme ve yansıtma zorunluluğu, bu partiyi merkezle verdiği mücadeleyi bir ‘devrim’ sertliğinde yapmaktan alıkoydu. Amaç ‘tereyağından kıl çeker gibi’ sistemin zihniyetini ve işleyişini dönüştürmek ama yapısını korumaktı. Bu amaç halen geçerli ve yöntemde bir değişiklik olma ihtimali gözükmüyor. Kader bu partinin önüne zor olan yolu çıkardı. Bir gecede devrim yapıp hayatı değiştirme yolu kapalıydı, çünkü hareketin gücü zemindeki sosyolojik değişimden kaynaklanmaktaydı. Devrimler ideolojik bağlılık ister… Oysa AKP’nin misyonu değişim halindeki bir ideolojik tutumun kendine özgü macerasından besleniyordu. İslamiyet sadece kuşatıcı bir kimlikti. Onu bir siyasi ideolojinin hamuru haline getirmek mümkün değildi ve artık hiç değil…
Mahkum olunan zor yol AKP’yi de sıkça savurdu ve bundan sonra da savurmaya devam edebilir. Otoriterleşme tespitlerinin tümü haksız değil. Ancak nedeni sorgulandığında karşınıza farklı bir tablo çıkıyor. Bütün siyasi aktörlerin otoriter zihniyette davrandığı, alan kavgası yaptığı, rakibini zor durumda bırakmak için her türlü çabayı sarf ettiği bir süreçten geçiyoruz. Zamana yayılmış bir halk ihtilalinin içinde yüzerken devrim sonrasının çatışmalarını da yaşıyoruz, çünkü değişim artık merkezi de vuruyor. İktidar ise bu sancılı yolu geçerken eskinin insanlarını, sistemlerini ve yöntemlerini taşımak zorunda kalıyor. Bunun anlamı çatışmanın özellikle devlet bürokrasisi içindeki kılcal damarlara nüfuz etmesidir.
Türkiye kendince bir geçiş modeli üretmiş durumda. Devrim yaşamadık. Ama yaşanmakta olan toplumsal dönüşümün merkez üzerinde devrimsel etkileri var. Eski yapıya geri dönüş yolu kapandığında iktidarın otoriterliği de ters tepmeye başlayacak ve çok muhtemelen
farklı bir iktidar anlayışı ile karşılaşacağız. Çünkü AKP’nin ona ruhunu veren zemine
aykırı konum alarak var olabilmesi
mümkün gözükmüyor…
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları








































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024